English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russe → Turc / [ О ] / Он говорил правду

Он говорил правду traduction Turc

83 traduction parallèle
Хуже всего, что он говорил правду обо всем и всех.
Ya her şey hakkında herkese gerçeği söylerse?
Я думала, что он врет, когда он говорил правду. Я думала, что он говорит правду, когда он врал.
Gerçeği söylerken yalan, yalan söylerken de gerçeği söylediğini sandım.
- Может он говорил правду.
Belki doğruyu söylüyordur.
И лжец. Если бы он говорил правду, он не задумываясь принял бы мой вызов.
Eğer gerçeği söylüyorsa, benim karşıma çıkmakta tereddüt etmemeli.
Похоже, что он говорил правду.
Doğru söylüyor gibi görünüyor.
Так значит он говорил правду.
Yani söylediklerinin hepsi doğruymuş.
Может он говорил правду.
Belki, doğruyu söylüyordu.
Биометрические показатели указывают, что он говорил правду.
Evet. Biyometrik göstergeler doğru söylediğini söylüyor.
Я думала, он говорил правду, но он увез тебя в Блэкпул.
Onu dürüst biri zannederdim ama onun yerine seni Blackpool'a götürdü.
Оно бы ему не понадобилось, если б он говорил правду.
Eğer doğru söyleseydi buna ihtiyaç duymazdı.
То, что он там нёс, думаешь, он говорил правду?
Yaptığın onca şeyden sonra sence gerçeği mi söylüyordu?
Он говорил правду?
- Doğru mu söylüyordu peki?
Он говорил правду.
Doğru söylüyordu.
Возможно Дэнни и соврал насчёт своего имени но про витамины он говорил правду.
Danny adı hakkında yalan söylemiş olabilir ama ilaç şişesi hakkında doğruyu söylüyordu.
он говорил правду.
Yalan söylemiyormuş demek.
Поэтому я верю, что он говорил правду.
Bu beni doğru söylediğine inandırıyor gibi.
Мы знаем, что Брима не убивал его и что он говорил правду о том, ч то они с Симчеем были друзьями.
Onu Brima'ın öldürmediğini biliyoruz ve bize Symchay'nin arkadaşı olduğu için gerçeği söylüyordu.
Его алиби подтвердилось, и он говорил правду насчет своей машины.
Mazeretini kontrol ettik ve araba konusunda da doğruyu söylüyordu.
Это должно быть те, которые доктор Итцковитц отметил. Он говорил правду.
Bunları Dr. Itzkowitz düzeltmiş olmalı yani doğru söylüyordu.
Уиттен сказал, что никогда не смотрел тот старый фильм с Дарси. И он говорил правду.
Bence doğruyu söylüyordu.
Я знаю, прости. Но он говорил правду.
Üzgünüm ama doğruyu söylüyormuş.
Он говорил правду, не так ли?
Doğruyu söylüyordu, değil mi?
Думаю, он говорил правду.
Bence doğru söylüyor.
Он говорил правду, что ему выгодней живой Барри Грейнджер, чем мертвый.
Canlı bir Barry Granger işime daha çok yarar derken doğruyu söylüyordu.
Вообще-то, я думаю, что он говорил правду.
Aslında gerçeği söylediğini düşünüyordum.
Э... Он... говорил правду.
Yani, yani gerçekleri görmek lazım.
- Так значит, он мне говорил правду?
- Yani doğru mu söylüyordu?
Все это время он говорил мне правду
Bütün bu zaman boyunca bana gerçeği söylüyormuş.
Может он правду говорил? !
Belki de soyledigim dogrudur!
Он перевирал одно, но говорил правду о другом, а потом начинал перевирать тоже самое.
Bir konu hakkında yalan söylüyordu sonra da aynı şey hakkında gerçeği anlatıyordu....... sonra tekrar geri dönüp ilk söylediği şeyle ilgili yalan söylüyordu.
Мы хотя бы минуточку не можем представить что он с самого начала говорил нам правду?
Bir saniyeliğine başından beri onun doğruyu söylediğini düşünemezmiyiz?
Он говорил правду.
Doğruyu söylüyor.
Шон, ты слышал он сказал, что Кесслер говорил правду.
Shawn, onun duydun, Kessler gerçeği söylüyormuş.
Хорошо, ты знаешь, когда Тоби сказал, что Рой Кесслер говорил правду, он не имел в виду похищение.
Pekala, Toby, Roy Kessler'in gerçeği söylediğini söylerken, kaçırılmayı kast etmedi.
Когда он поймет, что Луи говорил правду и волноваться не о чем, он вернется в Париж, оставив Луи для меня.
Louis'in doğruyu söylediğini ve endişelenecek bir şey olmadığını farkettiğinde, Paris'e geri dönecek, ve Louis'i geride, bana bırakacak.
Он мне не говорил, потому что он знал правду, которая была хуже вымысла
Bana söylemedi çünkü gerçeğin kurgudan daha kötü olduğunu biliyordu.
Он хотел знать, говорил ли Джо что-то Тэсс... словно Джо пытался убедить её говорить правду.
Joe'nun Tess'e bir şey söyleyip söylemediğini merak ediyordu. Joe, kızı gerçeği söylemesi için ikna etmeye çalıştı mı diye.
Он так много говорил ей, что собирается сказать нам правду.
Janine'e, bize itirafta bulunacağını söylemiş.
Он может использовать это против меня и я даже не знаю, говорил ли он мне правду.
Bana karşı kullanabilir. Ayrıca doğruyu söylediğini de bilmiyorum.
Потому что из всех мужчин, с кем я встречалась, он единственный, кто всегда говорил мне правду.
Çünkü tüm erkekler için iddiaya girerim ki, o bana doğruları söyleyen tek erkekti.
Так что, может он и говорил правду о парне, которого видел с Одетт в переулке.
Belki de sokakta Odette ile birlikte gördüğü çocuk hakkında doğru söylüyordur.
Да я даже и не знаю, говорил ли он мне правду. Не особо.
Sayılmaz.
Он убийца. Феррен говорил правду.
Ferren doğruyu söylüyordu.
Ну, пойдемте узнаем, говорил ли он правду.
Pekala, gidip bakalım acaba doğru mu söylemiş.
То, что он солгал вам, всё больше убеждает меня, что он говорил Уиллу Грэму правду.
Sana yalan söylemesi Will Graham'e gerçeği söylediğine dair şüphelerimi ortadan kaldırıyor.
- Говорил они уничтожат его бумаги, вырежут его язык Только из-за того, что он сказал правду.
- Doğruyu söylediği için dosyalarını yok ettiklerini ve dilini keseceklerini söyledi.
Он говорил, если бы у меня кишка не была тонка, я бы говорил людям правду.
Dedi ki... Ben herhangi cesareti olsaydı, Ben insanlara gerçeği anlatmak istiyorum.
- Он принадлежал какой-то несчастной свинке. Полагаю, Марк Хупер говорил правду.
Sanırım Mark Hooper gerçeği söylüyordu.
Он правду говорил.
Yalan söylememiş.
Что ж, посмотрим говорил ли он правду.
Bakalım doğru söylüyormuymuş.
Значит, он говорил мне правду, А я плеснула ему коктейлем в лицо.
Bana doğruyu söylüyordu ve ben onun yüzüne içki fırlattım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]