Abartma traduction Anglais
1,081 traduction parallèle
O kadar abartma.
Don't exaggerate.
Fazla abartma.
- No. Don't overdramatize.
- Bunu fazla abartma.
- Don't go overboard with this thing.
Abartma şunu Meadows.
Lighten up, will you, Meadows?
Abartma. Son derece sakindi.
let's not exaggerate, it was fairly calm...
Sakın... sakın abartma, Hiss.
Don't... don't overdo it, Hiss.
Abartma, Hildy.
Don't knock it, Hildy.
Ayrıca o, bireysel öznelliğine uygun olarak kendi bakış açısıyla istediği şeyi vurgulamak için çizimi, biçimi ve renkleri abartma ve deforme etme hakkına sahiptir.
He is also entitled to distort, to emphasise, to exaggerate line, form and colour in accordance with his personal vision and individual subjectivity.
Fazla da abartma.
Don't study it all off.
- Sakın abartma.
- Don't overdo it.
Abartma şimdi.
Now don't exaggerate.
Buraya gel, temizleyeyim, o kadar abartma.
Come here and let me wipe it off and stop being so dramatic.
- Fazla abartma.Sadece süzül.
- Don't sashay so much. Just glide.
Nazik ol, ama abartma tabi.
Polite, but without exaggerating.
- 50 kilo varsın. - Abartma.
- You will weigh 50. - do not exaggerate.
- Abartma. – Bu doğru.
- you do not exaggerate. - It is true.
Abartma.
Don't exaggarate.
Kendini bu kadar abartma. O kadar da değildi.
Why don't we go out tonight?
- Abartma, Charlie.
- Oh. come. now.
Abartma, insanların ne düşündüğünü bilemezsin.
Don't exaggerate, there's no knowing what people think.
- Abartma olur mu?
- Don't go overboard, you know?
- Abartma.
- Don't exaggerate.
Abartma.
Don't exaggerate.
- Abartma o kadar.
- Don't exaggerate.
Abartma, ciddi bir şey değil.
Shut up, it's not serious.
Abartma o kadar.
Hey! Don't overdo it!
Bence köpekbalıklarını fazla abartma.
You might wanna go a little easy on the sharks.
Abartma.
It's all right.
Abartma.
Just don't knock it.
Hadi abartma.
You're too sensitive.
Bu kadar abartma.
Don't exaggerate.
Bu kadar abartma.
Don't get so heavy.
Abartma Elliott.
Don't push it, Elliott.
BöyIece, bu hafta ve geIecek hafta için bir şeyIer eIde edebiIirim... Abartma.
That way, I can have a piece for you this week and next week...
Abartma Tony.
Don't go too far, Tony.
Louis, abartma.
Louis, you're making a scene.
Abartma, Domuzcuk.
Don't push it, Pig.
Bu epik abartma dediğimiz şey olsa gerek.
This is called epic exaggeration.
Abartma.
Don't push it.
Ucuz film posterlerindeki oyuncular gibi sefaletini abartma şeklini seviyorum.
I love how you exaggerate your misery, like some cheap movie poster.
Ama abartma.
But don't overdo it.
- Abartma istersen.
- Don't put me on.
İki milyon tamamen abartma
Two million is a slight exaggeration.
Ama fazla abartma.
Only let's not go bananas or anything.
Abartma Jane. Sadece ufak bir yılan.
Come on, Jane, it was just a garden snake.
- Abartma Percy.
- Don't exaggerate, Percy.
Küçük bir abartma.
Uh, well, a slight exaggeration.
Abartma, hayatım.
Don't overdo it, darling.
Ilya Ilyich, bu kadar abartma.
Ilya Ilyich, don't be so agitated.
- Hadi ama, abartma Diane.
- Lighten up, will ya, Diane?
Birayı abartma Buddy.
Go easy on the brew, Buddy.