English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Abartıyorsun

Abartıyorsun traduction Anglais

898 traduction parallèle
Gladdie, iyice abartıyorsun tatlım.
Gladdie, you're getting yourself all upset, darling.
- Molly, abartıyorsun.
- Oh, Molly, you've been swell.
- Yapma Ninotchka, abartıyorsun.
- Now, Ninotchka, you are exaggerating.
Yalan mı? Abartıyorsun.
You're exaggerating.
Canım benim, korkarım ikna gücünü fazla abartıyorsun.
My dear, I'm afraid you're overcalculatin'your powers of persuasion.
Bence abartıyorsun.
I think you exaggerate.
Abartıyorsun, Diana.
You're swell, Diana.
Konuyu gereğinden fazla abartıyorsun.
You're unduly distressed about George.
Gestapo'nun etkisini abartıyorsun.
You overestimate the influence of the Gestapo.
Her şeyi abartıyorsun, Blanche.
You dramatize everything, Blanche.
Bence bu davayı çok abartıyorsun.
I think you've gone plum crazy on this case.
- Abartıyorsun.
Overdoing it.
Saçma. Abartıyorsun gene.
You're just dramatizing again.
Abartıyorsun Kıvırcık.
Curls, you're exaggerating.
Abartıyorsun.
You're exaggerating.
Abartıyorsun.
You are exaggerating.
- Abartıyorsun.
- That's overdoing it.
Bu hazine sandığı işini gerçekten abartıyorsun!
You're really overdoing it with those treasure chests!
Kendini abartıyorsun!
You take too much upon yourself!
- Bence biraz abartıyorsun.
You exaggerate.
Abartıyorsun Andrzej.
You're exaggerating, Andrzej.
Aaa, olayı abartıyorsun artık!
Well, you're exaggerating now. What are we going to do?
- Abartıyorsun.
- You're hobbing me.
Bence abartıyorsun.
- I think you overdid it a bit.
Abartıyorsun!
You exaggerate!
- Abartıyorsun.
- You exaggerate.
Hayatım, üzgün olduğun için çok abartıyorsun.
Oh, darling, you're exaggerating because you're upset.
Abartıyorsun biraz.
You're imagining things.
- İtibarını abartıyorsun.
- You're exaggerating your importance.
- Abartıyorsun ama.
- You're exaggerating.
Bence olayı fazla abartıyorsun.
You've got the whole thing absurdly out of proportion.
Herşeyi abartıyorsun.
You always exaggeraye :
Olayları fazla abartıyorsun.
They exaggerate the danger, of course.
Fazla abartıyorsun, canım, çocuğun gözlerinde yaş yok.
- You're overdoing it, my dear, the child is dry eyed.
Niye her şeyi abartıyorsun?
Why on earth do you have to dramatize everything?
Biraz abartıyorsun ama.
You're exaggerating a bit.
Başını belaya sokmuş biri olarak fazla abartıyorsun.
You make it personal for a man that's been in a few scrapes himself.
Her zaman abartıyorsun.
You always dramatize.
Tekrar ediyorum, aşırı abartıyorsun.
Again, a gross exaggeration.
Gerçekten abartıyorsun!
Haven't you had enough of Fantomas?
Hadi ama, abartıyorsun.
Come on, you're exaggerating.
- Şimdi abartıyorsun işte.
Now, now, you exaggerate.
- Olayları hep abartıyorsun.
You always overstate things, Kahlenberge.
Abartıyorsun.
You exaggerate.
Her zaman abartıyorsun.
You always exaggerate.
Abartıyorsun!
You're exaggerating
Beni abartıyorsun Draco.
You overestimate me, Draco.
- Neden bu kadar abartıyorsun ki?
- What's the fuss about?
Ya, abartıyorsun hayatım
Oh, you're exaggerating, my dear.
Özür dilerim Arthur, sinirlendiğinde biraz abartıyorsun.
You gather good.
Bana kalırsa abartıyorsun.
No.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]