Ah traduction Anglais
126,666 traduction parallèle
Ah!
Ah!
Ah.
Oh.
- Aileye içelim mi?
To family, ah?
Ufaklık isim günü için oyuncak tekne almış gibi.
Ah! Looks like that little boy got a toy boat for his Name Day.
Elias Amca geliyor.
- Ah. - There's Uncle Elias.
Ah!
Aah!
Tabi ya wanheda, hepimizin kurtarıcısı!
Ah, right. Wanheda, savior of us all!
Hata bende.
Ah, my bad.
Ben Ajan Foerstel, bu da Ajan Wells.
Ah. I'm Agent Foerstel. This is Agent Wells.
Ben de seni gördüğüme sevindim.
Ah, good to see you, too.
- Kendini hafife alma.
Ah, don't sell yourself short.
Ah!
Agh!
Ah, rafa değiştirilmiş bir cep telefonu yerleştirilmiş.
Uh, the rack's fitted with a modified cell phone.
Ah, sadece leopar dövmesi üzerinde çalışıyorum.
Ah, just working on the leopard tattoo.
Ah-aah!
Uhh-ugh!
Ben de neredeyse atılıyordum.
Ah, I nearly got expelled myself.
Seni görmek güzel dostum.
Ah, it's good to see you, pal.
Buradan göremiyorum.
Ah, I can't tell from here.
Aptal manevi aydınlanma.
Ah, stupid spiritual enlightenment.
Ah.
Ah.
- Ah.
- Ah.
- dişlerine zararlı.
- you know. - Ah.
Ama, ilk olarak bana burayı gezirmelisin.
Mwah. Ah, but, first, you got to give me a tour of this place.
- Çarşamba çarşafa dolanır, Salı da sallanır biliyorsun, Perşembe ise perişan olur durursun.
- Ah, Wednesday, the meat in the Tuesday-Thursday sandwich, and what a sweet, sweet meat sandwich it is.
Hoşçakalın.
Buh-bye. Ah.
- Jessie ile gidemez misin?
- Ah. - Hey, can't Jessie go with you?
Ahır ise orada.
And over here, is the horse's stable.
Evet, çok güzeller.
Ah, they're okay.
Arabada giderken, arka koltukta her birinin ağzı açık bir şekilde, uyumalarını dikiz aynasından izlemeni özledim.
I miss when you used to look in the rearview mirror and they'd all be asleep in their car seats, just mouths wide open. Ah.
Burada bir rüya gerçekleşti.
Ah, this is a dream come true, right here.
Bu da Kevin ve Randall'ın maç programı.
Ah. So, this is Kevin and Randall's football schedule.
Ah, göz kırpıp bir de el salladım aynı anda hem de.
Ah, I just winked and I waved at the same time.
Kahretsin.
Ah, damn it.
- Merhaba, nasıl gidiyor?
Ah. Hey, how's it going?
Efsanevi olacak.
Ah, it's gonna be sensational.
Ah, Ian, Bize katıl.
Ah, Ian, join us.
Ah, tamam, bu harika, ama Dedektif Başmüfettiş Huntley buradaki mesele... bu emirleri veren kişi olmak için uygun olup olmadığınız.
Ah, well, that's great, but the issue here, DCI Huntley, is whether you're fit to be the one giving those orders.
Ah, Sağol, Maneet.
Ah, thanks, Maneet.
Ah, Kate.
Ah, Kate.
Ne kadar hoş.
Ah. Ain't that sweet.
Bu kadar muhabbet yeter.
Ah. Enough with the small talk.
Bir robot var.
Ah, there is a robot.
Duş harika.
Ah. That shower is the best.
Quincy.
Ah, Quincy, Quincy.
- Ah!
- Aah!
- Şahane.
- Ah, that's excellent.
Kendimi kandırmamın manası yok.
Ah, who am I kidding?
Teşekkürler.
Ah, thank you.
Sí.
¿ El presidente Kirkman está diciendo la verdad a la cumbre de la OTAN? Ah, see?
- Arkana bak.
Ah. - Watch your back.
- Dedim değil mi?
Ah!