Anlattı traduction Anglais
26,083 traduction parallèle
Karısının anlattıklarını teyit etti.
And he corroborated her account.
Umalım da kimse sizin anlattıklarınızla çelişmesin.
Let's just hope no one contradicts your account.
Kendisine senin hayatını oldukça zorlaştırabilecek bazı şeyler anlattım.
I've told him some things that could make your life very difficult.
Sadece bana anlattıklarını biliyorum.
Only what he told me.
İyileşmesini büyük bir şeymiş gibi anlattı.
He talked a great deal about his recovery.
Neler olduğunu anlattım.
I told him what happened.
Lin oyun sırasında ne olduğunu anlattı mı? Soygun sırasında o dışardaymış ve sen de içerideydin.
Lin told you what happened at the game? Mm. She was outside when the robbery occurred, and you were inside.
Anlattığın diğer bütün hikaye doğruydu.
So everything else about your story was true.
Bana hakkında çok şey anlattı.
He's told me many things about you.
Etkili bir şekilde anlattığınız kürkleri kendim görmek istedim.
Well, I wanted to see for myself... Those wonderful furs you wrote so eloquently about.
Babam, bugün kiliseye gelmesinin tek sebebinin senin, eğer gelmezse beni sonsuza dek kaybedeceğini söylemen olduğunu anlattı.
My dad told me that the only reason he came to the church today was because you told him if he didn't, he would lose me forever.
Bir saat önce çamurda otuz bir çektiğini anlattı bize.
He just told us he jerked off in the mud an hour ago.
Bize anlattıklarına bakılırsa bunun için 15 dakikaya ihtiyacı yok.
- Based on what he told us, he doesn't need 15 minutes for that.
Tek sorun, onlara şu anda ne tür bir palavra anlattıklarını bilmiyoruz.
- Well, the only problem with that is that we don't know what bullshit story they're out there selling right now.
Bu doğruysa, Lisa'nın bize anlattığı her şey yalan demektir.
If this is true, then Lisa lied to us about everything.
Bu parayı nasıl kazandığını anlattı mı?
- He tell you how he made this money?
- Mike'ın anlattığı şu iz hikâyesini yuttular mı?
So they bought all that print stuff mike was telling us.
Bize her şeyi anlattıklarını sanmıyorum.
I don't think they told us everything.
Bu olayı Amir Howard'a mı anlattın?
You told Chief Howard about this? Are you crazy?
Villagrossa bana her şeyi anlattı.
Villagrossa told me everything about it.
Owen olanları kısaca anlattı. O kadarını bile ağzından kerpetenle aldım.
Owen only ever told me headlines, and I had to drag it out of him.
Üzücü bir hikaye uydurdu. Helikopterden indirmeye çalıştığını ama hastasını kurtarması gerektiğini ve başka şansı olmadığını anlattı.
He made up some sad story about how he tried to stop her from getting on the helicopter, but she had to save a patient and he had no choice.
Ona anlattıkları şu yer Storybrooke aradığımız cevap olabilir.
The fact is, if the doctor is on to something, this place that they told him about, this Storybrooke... could be the answer we're looking for.
Size ne olduğuyla ilgili bildiği her şeyi anlattı.
He's already told you everything he knows about this matter.
Bu hikayeyi, iki görgü tanığı anlattı.
This narrative was given by two additional witnesses.
Federallerin bize anlattığına göre sen ve arkadaşların Doğu Yakasının en tehlikelileriymişsiniz.
What the Feds tell us is that you and your friends are the most dangerous criminals on the East Coast.
Annen, bana Bruins'i ne kadar çok sevdiğini anlattı.
- Yeah? So, your mom was telling me how much you love the Bruins.
Emma neler yaşadığını anlattı.
Emma told me what's going on with you.
Öyle bir anlattın ki ben... Ne dediğimi anlıyorsun, değil mi?
I just thought the way you were present... you know what I'm saying, right?
Bunu defalarca anlattın.
Yes, we've discussed this repeatedly.
Aynen anlattığınız gibi.
- Same exact thing. - Oh.
Farkında mısın, daha beş dakika bile olmadı... ve sen bana, vücudundaki yağ oranını... Mark Cuban'ın çiftliğindeki tatilini... ve Porsche marka yeni arabanı anlattın.
Do you realize that in less than five minutes, you have managed to mention your body fat percentage, vacationing on Mark Cuban's ranch, and your brand-new, limited-edition Porsche?
Alisha'ya her şeyi anlattım.
I told Alisha everything, baby.
Ve haberleri bana bildiği yoldan anlattı.
And he broke the news down for me the only way that he knows how.
Stanford olayını da anlattı bana.
She also told me about Stanford.
Ben hâlâ Ford'un size anlattığına inanamıyorum.
I still can't believe that Ford told you guys about that.
Bayan Westfall Bay McVeigh dediğiniz gibi sonuçlarını abartmış olsa bile Vali Florrick'e de abartarak anlattığını düşünmemek için bir neden yok.
Ms. Westfall, even if what you say is true... Mr. McVeigh oversold his conclusions here... there's no reason to believe that he didn't equally oversell them to Governor Florrick?
Özellikle o anlattığında.
Especially the way she tells it.
Ona ne anlattın?
What'd you tell him?
Ona her ne anlattıysan...
Listen, whatever it is you told him...
Sadece bilmesi gereken şeyleri anlattım, tamam mı?
I only told him what he needed to know, okay?
Sarah'ın da sana bizim büyük, lanat olasıca hikayemizi anlattığını biliyorum ama bu yüzden beni bir cüzzamlı gibi tedavi etmene gerek yok.
And I know Sarah told you some big fucking story about us, but it doesn't mean you have to treat me like a leper.
Başına neler geldiğini anlattı mı?
Has she told you any more about what happened to her?
Çünkü Caleb, Lost Woods'ta aranızda olanları anlattı da.
'Cause Caleb told me about what happened between you two at The Lost Woods.
Caleb, Lost Woods'da ikiniz arasında olanları bana anlattı.
Caleb told me about what happened between you two at the Lost Woods.
Kanlı ön cam da gerisini anlattı zaten.
And the bloody windshield told me the rest.
Hayır, sanırım her şeyi anlattı.
No, I think s-she told you everything.
Bu, olanları Jordan'a anlattığın anlamına mı geliyor?
Does that mean you told Jordan what happened?
Onun anlattığına göre, işler cinayet noktasına geldiğinde serbest bırakılmış.
According to her story she bailed when things got... Murdery.
Sanki ordaymış gibi anlattınız.
It's like you were there.
- Evimi sattım gitti. -... söylemediğin şeyler olduğunu düşündürüyor bana anlattığından fazlasını bildiğini.
Because when you say this thing was a big misunderstanding... Hey. I just sold my house.
anlattım 33
anlat 464
anlatamam 71
anlatabildim mi 110
anlatacağım 106
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlat bana 351
anlatırım 31
anlat 464
anlatamam 71
anlatabildim mi 110
anlatacağım 106
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlat bana 351
anlatırım 31