Anlatırım traduction Anglais
5,741 traduction parallèle
Eve gidince anlatırım.
When we get home.
İçeride anlatırım.
I'll explain inside.
İstemiyorsan anlatmana gerek yok. Hayır, anlatırım.
- You don't... you don't have to talk about it, if you don't want.
- Ben anlatırım.
- I'll tell you...
Oraya geldiğimde anlatırım, tamam mı?
I'll explain when I get there, is that okay?
Riski ben alırım ve sana ne olduğunu anlatırım.
And I'll take the risk, and I'll tell you what I find.
Dediğimi yapmazsan, kime ne borçlu olduğunu anlatırım.
If you don't do as I say, I'll tell them what you owe and who you owe it to.
Arabaya gel, sana orada anlatırım.
Come to the van, I'll explain it to you.
Anlatırım.
I will.
Polise sen anlatmazsan, ben anlatırım.
If you don't tell the police, I will.
Bilmek istediğin her şeyi anlatırım.
Everything you want to know.
İkimizi ona anlatırım.
I'll tell him about us.
- Anlatırım.
You will.
Güvendiklerime anlatırım.
People I trust.
- Eğer babama onun hakkında bir şey söyleyecek olursan, ben de senin hakkında bazı şeyler anlatırım. - Mesela?
If you tell him, I have some other things to tell dad as well.
- Sonra anlatırım.
I'll tell you later.
Ne oluyor, Myka? Yolda anlatırım.
_
Sonra anlatırım.
I'll tell you later.
- Birazdan anlatırım.
- we'll-we'll talk in a minute.
Tamam, bi şartla anlatırım.
I'll tell you, but on one condition.
Sırayla anlatırım.
I'll tell it step by step.
Ben anlatırım.
I'll explain.
Gerisini yarın anlatırım.
I got that group tomorrow.
Pekala, Holly Hunter. O zaman ben de kendi üzüntülerimi anlatırım.
Okay, Holly Hunter, I can tell you about my woes instead.
- Sonra anlatırım. - Bu nasıl oldu?
- Yeah, I'll explain that one later.
Sonra anlatırım.
I'll explain.
Döndüğümde anlatırım.
I'll tell you when I get back.
Eğer bana gerçeği söylemezsen, senin hakkındaki her şeyi herkese anlatırım.
If you don't tell me the truth about my father, I'm going to tell everyone about you.
Sadece gitmeme izin verirsen, sana gördüklerimi anlatırım.
I'll only tell you what I saw if you let me go.
Bu işi şöyle halledeceğiz aletini pantolonunda tutacaksın yoksa Becca'ya her şeyi anlatırım.
This is how it's gonna work... you're gonna keep it in your pants, or I'm gonna tell Becca.
Hannibal'ın neden bunu yaptığını söylersen Jack Crawford'a her şeyi anlatırım.
I'll tell Jack Crawford everything if you tell me why Hannibal did it.
Gordon, kötü bir şey yaptığında iyi bir şeymiş gibi gelir ama aslında yanlış olduğunun farkındasındır. - Anlatmak isteseydim anlatırdım.
- Gordon, do you think it's better to do a bad thing and you know it's wrong, or...
Ama filmde, bunu yaptılar mı, nasıl yaptılar ya da bunu başka nasıl anlatırıza karar vermemiz mi gerekecek?
But in the film, we're gonna have to decide, did they do it, how did they do it, - or how else are we gonna tell the story?
Anlatır mı bir bak, ama sakın açık konuşma.
See if you can tell, but don't be obvious.
Hikâyeni anlatır mısın bana?
Will you tell me your story?
Lütfen bana da anlatır mısınız?
Would someone please communicate with me?
Ne olduğunu anlatır mısın?
Can you tell me that?
- Jim sahnede şakalarını anlatıyordu ve sonra... - Jim, Danny'yi mi öldürdün? Hayır, yardım etmek için gittim.
I had such a huge crush on you.
Belki gidip birkaç şaka anlatırım...
Huh?
İnsanlar nasıl tanışır birbirlerinden hoşlandıklarına kanaat getirir ve hoşlanmaya devam ederler anlatır mısın?
Can you tell me, how do people meet, agree they like each other, and then... keep on liking each other?
Yani bana tam olarak dört sene önce Sefridges'ten gittiğinizden beri neler yaptığınızı anlatır mısınız?
So,... could you tell me precisely what you've been doing since you left Selfridges four years ago?
Mahkeme üyeleri için, sanıkla aranızdaki ilişkiyi anlatır mısın?
Would you, for the members of the court, describe your relationship to the defendant?
Ben uyurken yaşanan her şeyi anlatır mısın?
Will you tell me everything that happened while I was sleeping?
Bize neler olduğunu anlatır mısın?
Just tell us what the fuck happened, okay?
Lütfen anlatır mısın?
Pray, do tell.
Ama önce bize herşeyi anlatır mısın?
But first, can you tell us everything?
Tamam, bana ne olduğunu anlatır mısın peki?
Okay, why don't you tell me what happened?
Ama sana bir şey anlatıyorum, kandırılmaktan sıkıldım diyorum.
But I'm telling you something, I'm sick of being lied to.
- Sakıncası yoksa bize bildiklerinizi anlatır mısınız?
Would you mind filling us in on what you know?
Sayın Başkan, bize Raymond Tusk ile olan ilişkinizi anlatır mısınız?
Mr. President, would you walk us through your history with Raymond Tusk?
Sence neler oluyor ; bana anlatır mısın?
Tell me what you believe is happening.
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlat bana 351
anlat hadi 43
anlat bakalım 207
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlat bana 351
anlat hadi 43
anlat bakalım 207