Erken traduction Anglais
28,369 traduction parallèle
Ama açmadı. Saat daha erken.
It's early.
Daha erken aramak isterdim kusura bakmayın ve içkiler için de teşekkür ederim. Selam, ben Jane Rizzoli. Evet.
Hi, it's Jane Rizzoli.
Henüz bir şey söylemek için çok erken ama bazı önemli faktörlerde iyileşme belirtileri görülüyor.
Well, it's too... too soon to say, but seems to be some marked improvement in some crucial factors.
Çiyin incileri geceleyin dağılmış, çayırda erken açan çiçeklerin üzerine.
♪ Pearls of dew at night are strewn ♪ ♪ Over meadow flowers in early bloom ♪
FSU'dan erken çıkıyorsun.
You're jumping out of FSU early.
Nedense Y eksenini biraz erken ayarlamışım.
Uh, well, I did adjust the Y axis earlier for some reason.
Beni daha erken görebilmek için kuralları çiğnediğini sanmıştım.
And I thought you were breaking the rules, coming to do my checkup early just to see me.
Bir görgü tanıdığı vardı ama öldü... ve Yo-Yo'nun kontrol raporu bir hafta erken geldi ki bu da Coulson ve Mack de orada demektir.
There was an eyewitness, now dead, and I just received Yo-Yo's check-in report a week early, which means Coulson and Mack are there, too,
Adamı ekeceksen, ne kadar erken yaparsan o kadar iyi olur.
All right. If you're gonna ditch the guy, you better do it soon.
Sabah erken saatte vizitem var. Biraz çalışmak istiyorum.
I got early rounds in the morning and kind of want to just study.
- Erken mi geldim?
Am I... early?
Ne kadar erken yaparsak o kadar iyi olur.
The sooner the better.
Çok erken evlendim.
I got married too early.
Dün gece zilimi çaldığın kadar erken değil. - Öyle mi?
Not as early as you ringing my doorbell last night.
Eve erken döndün.
You seemed to come home a little early.
Yanımıza bir ezik oturmasın diye erken geldim.
I got here early to make sure we weren't sat next to some weenball.
Erken saatte golf maçı vardı.
He had an early tee time.
Kusura bakmayın erken geldik. Hiç trafik yoktu.
Sorry we're early, the traffic was light.
Bunu daha erken yapabilir kulaklarımı onun ahlaksız sesinden kurtarabilirdin.
You could have done it sooner and spared my ears his noxious voice.
Oraya daha erken varabilirsiniz ama Çin destroyeriyle 2 saat içinde temasa geçeceğiz.
You'll beat us there, but we'll intercept the Chinese destroyer in two hours.
"Seni seviyorum" demek için çok mu erken?
Is it too soon to say "I love you"?
Yerel ofis yaptıklarımız sayesinde erken davrandı.
The local field office got a head start because of what we did.
- Çok fazla, çok erken.
It's too much, too soon.
- Bu kadar erken nereye gittin öyle?
- Where were you so early?
Ne kadar erken olursa o kadar iyi olur benim için.
Well, the sooner the better for me.
Üçte birini bu kadar erken alamazsın.
You can't expect a third so soon.
Neden bu kadar erken?
Oh, why... why so early?
Biliyorum, bu senin için biraz erken olacak ama bence, bu sana büyük resmi görmende yardım edecek.
Okay, this is gonna be a little fresh, but I think it's gonna help you in the big picture.
Biraz erken, ama...
Little early, but...
Eve çok mu erken döndüm sence?
Did I come home too soon?
Tamam, böyle heyecanlı olman için fazla erken bir zaman.
Okay, look, it's way too early for you to be this keyed.
Erken olmadığına emin misin?
You sure this isn't too soon?
Kliniğimiz erken otizm konusunda uzmanlaşmış ve harika bir sosyal yardım... - Tanrım. Şimdiden seni sıkmaya başladım.
Uh, our clinic specializes in early detection of autism and we have a wonderful community outreach... oh, God, I'm boring you already.
Hayır, çıktıktan hemen sonra çünkü tren istasyonuna çok erken varırsam bu bütün programımızı bozar.
No, only after you've already left because if I get to the train station too early it will screw up our whole timeline.
Daha erken bir tane yakaladım.
I caught an earlier one.
Öyle olsa bile, yine de sana bu kadar erken dönmekle... gerçekten doğru yaptığına kesinlikle emin misin... diye sormak zorunda hissediyorum.
Be that as it may, I I feel the need to ask you if you're absolutely sure that you made the right choice in returning so quickly.
En güçlü insan bile, senin başına gelenleri yaşadıktan sonra... işe bu kadar erken dönmeye çekinecektir.
Even the strongest person would hesitate to rush back into things so quickly after enduring what you've been through.
Neden bu kadar erken geldin?
Why are you here so early? Is everything okay?
- Olabildiğince erken buradan ayrıldı.
Moved as soon as she could.
Erken kalkmazsan böyle olur.
You would've done if you hadn't woken up so early.
Bugün erken saatlerde Marcella'yı gördüm.
'I saw Marcella earlier on today.
Erken evredeyim ama...
It's early stages but...
Komiserim, bugün biraz erken çıkabilir miyim?
Oh, Captain, is it okay if I leave a little early today?
Çok erken oldu.
That was so immediate.
Erken olduğunu biliyorum.
I, uh... I know it's early.
Pardon erken geldik.
Sorry we're early.
Tatlım, biraz erken değil mi?
Honey, ain't it a little early?
Uzatmayayım, dosya odasını düzenlemek için erken geldim.
Long story short, I came in early to organize the file room.
Dosyayı çok erken kapattım.
I closed those books too soon.
- Neden bu kadar erken geldin?
[Water dripping, thunder rumbles] - W-What are you doing here so early?
Bu sonuca, varmak için çok erken.
Mm, too early to draw that conclusion.
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erken döndün 21
erkencisiniz 19
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erken döndün 21
erkencisiniz 19