Genç dostum traduction Anglais
193 traduction parallèle
" O kadar hızlı gitme, genç dostum!
" Not so fast, my young friend!
İyi yolculuklar, benim genç dostum... hayaletlerin yurduna! "
Have a good trip, my young friend... to the land of phantoms! "
Pekâlâ genç dostum, seninle birkaç şey konuşacağım.
Now, my young friend, I'm going to have a word with you.
Hadi genç dostum. Üç hakkın daha var.
Come on, young fella, you got three to go.
Buraya kasırga falan geldiği yok, genç dostum.
No hurricane is coming here, you young pal.
İşte bu genç dostum.
Hey, young fellow.
Bak sana ne diyeceğim, genç dostum.
Let me tell you young fellow.
Neden bahsettiğini anlamıyorum, genç dostum.
I don't reckon on what you talking on young fellow.
Eğer yerinde olsam genç dostum, bu kızla hiç sorun çıkartmak istemezdim.
I wouldn't go stirring'up no trouble with that girl if I was you, young fella.
İsteseydi doğrudan seni vurabilirdi, genç dostum.
Good thing she can shoot as straight as she can, young fella.
Yine de gel ve beni gör bir gün, genç dostum.
Come and see me one day anyway, young fellow.
Hayır, genç dostum.
No, my young friend.
Ve Tanrı aşkına, genç dostum... dönüşünde tekrar sessizce girmek zorunda kalmamaya çalış.
And for heaven's sake, my young friend... try and see to it that you don't have to sneak back again.
Bak genç dostum. Hayallerini yıkmak istemem ama Khrushchev, Malenkov'a ne yaptı acaba?
Look, my young friend, what do you think Khrushchev did to Malenkov?
Genç dostum, eğer 1,000 frankım olsaydı birkaç dakika içinde onu 16,000 yapardım.
If I had 1,000, I'd have 16,000 in a matter of minutes.
Genç dostum, zaten öleceksem öleceğim andan on ya da yirmi dakika önce ya da sonra ölmemin ne önemi var ki?
My dear young friend, what can it matter whether I die 10 or 20 minutes beyond that point when I shall die at any rate?
Bela arıyorsun, genç dostum.
You're asking for trouble, my friend.
Durdur onu genç dostum!
Stop him, young fellow!
Genç dostum Dick Grayson'a balığa gitme sözüm vardı.
I'd promised to take my young ward, Dick Grayson fishing.
Gel, genç dostum.
Come here, my young friend.
Genç dostum, bu sabah bazı şeylerin sizin lehinize işlemediği ortada.
Young man, something is not right with you this morning.
Dinleyin genç dostum, çok naziksiniz ama kızım için daha ışıltılı bir düğün düşünüyorum!
You're a charming young man, but I had hoped for a more advantageous marriage for my daughter.
ömrümün sürüşünü seyrettim, genç dostum, sana şapka kaldırıyorum.
I've seen riding in my day, young fella, and I take my hat off to you.
seninle konuşmamdan hoşlanmıyormusun genç dostum, ama sen benim atıma bindin.
I hope you don't mind my talking to you, young fella, but you were riding my horse.
Bu benim genç dostum Imre Toth.
Oh, this is my young friend Imre Toth.
" Sevgili genç dostum, yardım isteğine karşılık veriyorum.
"My dear young friend, " your appeal aroused my sympathy.
Adımına dikkat et genç dostum.
Watch your step there, young fellow.
Hey, genç dostum.
Hey, here young fellow.
Benim yerime geçmek tamamen sana bağlı, genç dostum!
It's up to you to take my place, my young friend!
Ee, genç dostum.
So, young fellow.
Ama sakin olun, "yavaş olun" genç dostum.
But "nicht so schnell", young fella
Haydi genç dostum.
Move, young fella
Sen de bir katırsın, genç dostum.
You're a young fella too, a cub
Yani benim genç dostum ikimizde çok şanslıyız.
Then, my young friend, we two are very lucky
Yanılıyorsunuz genç dostum ;
You're wrong, my young friend.
Şimdi, genç dostum.
Now then, my young friend.
Zevk duyarım genç dostum.
Pleasant young fellow.
Çok muzip bir cevap, genç dostum.
A very sly answer, my young friend.
Yardımınız için çok teşekkür ederim, genç dostum.
Thanks for your help, my young friend.
Şu genç dostum için de bir tane alayım.
I'll take another one for my young friend there.
Sende ne var, genç dostum?
Hey, what you got there, young fellow?
Sevgili dostum. Her defasında daha genç gözüküyorsun!
My good friend, you get younger by the day.
Genç Amerikalı dostum Teğmen Frederick Henry'i tanıştırabilir miyim?
May I present my young American friend, Lieutenant Frederick Henry.
Eski dostum Pontius Pilate. Genç Arius.
My old friend Pontius Pilate, young Arrius.
Özel küçük bir olay, dostum, benim ve genç kadın arasında.
A private little matter, my friend, between the young woman and myself. Go!
- Nasılsınız, genç dostum?
- How are you?
Sonra gittin ve yakın dostum Dr Kananga'dan bu genç bayanı çaldın.
And then you go and steal this valuable young lady from my good friend, Dr Kananga.
Endişeye gerek yok, genç dostum
Not to worry, young man
Luke dostum genç Anne Lee'den ne haber
"Hey, Luke, my friend, what about young Anna Lee?"
Çok genç olmak diye bir şey yoktur dostum sadece daha yaşlı olmak vardır.
Well, is not they who are too young... are you that you're too old.
Bunu sana söylüyorum çünkü şu an benim yıllar önce içinde bulunduğum durumdasın. Ama dostum, sen benim o sıralar olduğum gibi genç değilsin. Durumu daha iyi kavrayıp, akıllı davranacak kadar yaşın var.
I'm telling you this because I think you're in a simmilar position like I was long ago but my friend, you're not that young as I was back than you're old enough to know better, pull yourself together confess it and I swear whatever you tell me, will remain within these 4 walls...
dostum 6912
dostum benim 16
dostumuz 17
genç kız 23
genç bir kız 20
genç bir adam 28
genç bir kadın 21
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
dostum benim 16
dostumuz 17
genç kız 23
genç bir kız 20
genç bir adam 28
genç bir kadın 21
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490