Gidebilir traduction Anglais
9,197 traduction parallèle
- Sorun olmazsa ben gidebilir miyim?
Please, let me, if that's OK.
Yani, teknesi olmadan ekinleri tarlada çürüyüp gidebilir.
I mean, without his boat, their crops may as well rot in the ground.
... sözü edilen vatandaşın mülküne girilmesini ya da yaşamını tehlikeye atması beklenmez, ve şartlar oluşursa cezalandırma yoluna gidebilir.
'.. said subject is not required to suffer his property to be invaded or his existence endangered, and may pursue and inflict such punishment as the circumstances merit.'
Kurduğun bu kusursuz ailede ne ters gidebilir ki?
What could possibly be wrong with this perfect family you've created?
- Nereye bize oturmak istiyorsun? - Ah, sen cehenneme gidebilir. Onlar gibi her yerde ah, arkadaşların oturabilir.
Uh, your friends can sit wherever they like.
- Yani gidebilir miyim?
- So I can go?
Şimdi eve gidebilir miyiz, aşkım?
Can we go home now, my love?
- Hapse gidebilir tamam mı?
He could go to jail. He's got three kids.
- Kızımız da gidebilir mi?
- Can our daughter go with her?
Yasmine'in doğum gününe gidebilir miyim?
Can I go to Yasmine's birthday?
85.000 $'a gidebilir misin?
Could you go $ 85,000?
Anne ben de babamla gidebilir miyim?
Mum, can I go with Dad?
Şimdi gidebilir miyim?
Can I go now?
Alaska'ya gidebilir miyim?
Can I still go to Alaska?
Benim gittiğim okula gidebilir veya öğrenimin bittikten sonra bizim kliniğimize katılabilirdin.
You could've gone to my Alma Mater or my med school or joined our practice after your residency.
- Gidebilir miyiz?
- Can we go? - Not now.
Konuşmak için başka yere gidebilir miyiz?
Well, can we go somewhere else to chat?
Artık eve gidebilir miyiz?
Can we go home now?
Gidebilir miyim?
Am I free to go?
Örnek Aldermaston'a gidiyor. Hemen oraya gidebilir misin?
The sample is on its way to Aldermaston.
Artık gidebilir miyim?
So, am I good to go?
Geri kalanlar gidebilir.
The rest of you can go.
Beni o kadar hazırlıksız yakaladın ki bir daha hastaneye gidebilir miyim bilmiyorum.
Don't know that I'll ever come back to a hospital again after you blindsided me like that.
Kulübü size gösterdim, artık gidebilir miyim?
Okay, I showed you the pop-up club, can I go now?
Şimdi gidebilir miyiz?
May we go now?
Ama kartlarımı doğru oynarsam, bu gece şansım yaver gidebilir.
But if I play my cards right, I might get lucky tonight.
- Gidebilir miyiz lütfen?
- Can we please go?
Etek giyen her canlının peşinden gidebilir.
He runs after anything in a skirt.
Sinyal her an gidebilir.
I may lose you.
- Sebastian, gidebilir miyim?
Sebastian, can I go?
Eğer açabilirsek, Su bacadan aşağı gidebilir.
If we open it up, maybe the water goes down the shaft.
Major orada. Oraya gidebilir miyiz?
Oh, there's major.
Gidebilir miyim?
- Can I go? - Whoa.
- Eve gidebilir miyiz?
- Can we go home?
Bulduğumuz gizli operasyon Beyaz Saray'a kadar gidebilir.
The level of cover-up that we are finding, it could trace all the way back to the White House.
Yok. Artık gidebilir miyim?
Can I go now?
İçeri gidebilir miyiz?
Can we go inside?
Artık gidebilir miyiz?
Can we go now?
Başka bir şey var mı yoksa eve gidebilir miyim?
Now... is there anything else... or can I go home now?
- Yine de sizden duymak hoşuna gidebilir.
~ He already knows. ~ Still, he might like to hear you say it.
Morg elemanlarından oluşan bir ağ oluştursam anca şansım yaver gidebilir.
If I can get a network of morgue staffers to keep an eye out, maybe I'll get lucky.
- Aileniz yeni bir yere gidebilir ve yeni bir başlangıç yapabilir.
Your family can relocate and start afresh.
Bu ikisi gidebilir.
Uh, these two are free to go.
Önce bir lavaboya gidebilir miyim?
You mind if I go to the bathroom first?
- Yani eve gidebilir miyim?
Mm, so i'm free to go home?
Gidebilir miyim yani?
So I can go?
Yarın müzayedeye gidebilir miyim?
So, can I go to the auction tomorrow?
Hoşuna gidebilir.
You might like that.
- İkisi de siktir olup gidebilir.
- Well, they both can suck dicks.
Eve gidebilir miyim?
Yeah, can I go home?
Kasırgaya gidebilir miyiz?
Can we go on the Whirlwind?