Gidebilirsin traduction Anglais
7,392 traduction parallèle
- Bence kesinlikle gidebilirsin.
I mean, you totally could.
Ya da sen gidebilirsin.
Or you could go.
Onunla gidebilirsin aslında.
You could go with him.
Böylece daha hızlı gidebilirsin.
You may have to move faster.
- Gidebilirsin artık!
You can go!
Hala üniversiteye gidebilirsin.
You can still go to college.
Sen gidebilirsin. Beni yalnız bıraksan iyi edersin.
You should just leave me.
Artık gidebilirsin.
You can go now.
Gidecek yerin varsa hiç durma, gidebilirsin sarhoş herif! "
You, drunken fool, n leave if you have where to go to! "
Ne zaman istersen gidebilirsin.
You must go when you want.
Hâlâ çekip gidebilirsin.
You can still walk away.
- Gidebilirsin.
You can go.
Germeyeceğini düşünüyorum çünkü şu anda buradayım ve sen çıkıp gidebilirsin.
Well, I don't think that you would visit me if you thought I'd be a threat out there.
Eğer Dallasa varır da tanıklık yapmak istemezsen, doğruca hapse gidebilirsin.
If we get to Dallas and you don't wanna testify, you can go straight to jail.
- Sen okula gidebilirsin. - Gidebilir miyim?
- You have to go to school.
Sen de eczacılık fakültesine gidebilirsin.
You could go to pharmacy school, too.
Gidebilirsin.
You can go.
Andy Warhol'un imzalı fotoğrafını getirmediysen gidebilirsin.
If you didn't bring me Andy Warhol's autograph, you can just leave right now.
Şimdi gidebilirsin.
You're free to go now.
Benim yüzümden, hayal ettiğin yerine başka bir yere gidebilirsin.
Because of me, you might actually get somewhere instead of dreaming your life away.
Bence istediğin zaman gidebilirsin. Yani şimdi bile gidebilirsin.
- I think you can probably go, like, anytime, yeah.
Gidebilirsin artık.
You can go now.
Evine gidebilirsin.
You can go to your apartment.
- Gidebilirsin. - Tamam.
- Okay, baby.
Tallinn'de bir tekne alabilirsin ve İsveç'e gidebilirsin.
Melt can go by boat to Sweden.
Gidebilirsin!
You can go!
Gidebilirsin.
Far you have gone.
- Çalışırsa gidebilirsin.
- You can if it works.
Yani tek yapman gereken şey, Paris'le ilgili bir şeyler yazmak. Sonra gidebilirsin.
So all you have to do is write something in Paris and you can go.
Bunu al ve götür gidebilirsin, arabayı kullanabilirsin.
Go ahead and take... You can go and use the car.
Tabii ki gidebilirsin.
Sure, you can go now.
- Şimdi gidebilirsin.
- You may go now.
Olacak şeyler hoşuna gitmezse buradan gidebilirsin.
but your life isn't here anymore and if you don't like what happens you can go away.
Buradan çekip istediğin yere gidebilirsin, hayatta bulamazlar seni.
So you can leave, you can go wherever you want and they will fucking never...
Artık gidebilirsin.
Now leave.
Gidebilirsin Jason.
Jason, you can go.
Sadece sen Jack... fıstık gibi bir kadını tek başına bırakıp çekip gidebilirsin.
And only you, Jack, would leave a little hood rat, crack baby in charge. Let's keep this between us, shall we?
- Bekleme salonuna gidebilirsin yani.
So you can go to the waiting room. Yeah.
- Aslında, gidebilirsin.
Uh, yeah, actually, you can.
Yoksa ne eve ne de çocuğuna gidebilirsin.
Or else you won't get home to your kid.
Tamam, tamam, gidebilirsin.
Fine, go on.
Gemiye binip gidebilirsin.
You can still make the ship.
Kaçıp gidebilirsin. Seni durdurmam.
I won't stop you.
Evan, bugünlük eve gidebilirsin.
Evan, you can go home for the day.
- Sen gidebilirsin.
You go. I'm staying.
İstediğin zaman gidebilirsin.
You can leave whenever you feel like
Gidebilirsin.
You're good to go.
Şimdi gidebilirsin.
Now you can go.
Sonra gidebilirsin.
I wanna do some respiratory monitoring and then we'll let you go.
Veya çekip gidebilirsin de.
Or you can leave.
Gidebilirsin.
You go.