Her nasılsa traduction Anglais
1,212 traduction parallèle
Yarışma 13 Ocaktaydı. Her nasılsa bunu kendi kendine 11 Ocakta postalamış. Taahhütlü.
The odd thing about this envelope is he appeared on the show on January 13, yet somehow he mailed this to himself January 11, registered mail.
Ama her nasılsa yeterli değildi.
It was not, however, decisive.
Profesör Lang, her nasılsa, Merkez Komutanlık buradaki küçük rolünüzden haberdar.
Professor Lang, however minor her role, is known by the Central Command.
Her nasılsa, güzel kızlar ve gangsterlerle dolu bu kabustan ve şehrin en zengin adamıyla yüzyüze karşılaşmaktan sağ çıkacağıma inanıyordum.
I believed somehow that I could live through this bad dream about pretty girls and gangsters and standing face-to-face with the richest man in town.
Her nasılsa, bu film yapılmadan önce, dağ tekrar ölçüldü... Ve 997 feet yükseklik çıktı.
However, just before this film was made, the mountain was remeasured and found to be 997 feet.
Bu her nasılsa o solucanla ilgili.
It's somehow connected to that worm.
Her nasılsa hepsi birbirleriyle uyum içindedir.
Somehow they all fit toghether
" - Her nasılsa"
- Somehow
Ama her nasılsa her seferinde zorlaştırıyoruz.
But somehow we always do.
- Sorun değil! Her nasılsa bu heriflerle dövüşecektim zaten!
I'd have to fight these guys, anyway!
Her nasılsa yolu kapayan bir engel var.
Not yet. Whoever did this put up one hell of a roadblock.
Her nasılsa, ölü yada canlı bu yabancı varlığı, asla tamamen anlayamayız.
However, dead or alive, these are the remains of an alien entity we never fully understood.
Her nasılsa, bu yeteneklerini tamamen keşfedene kadar, bu konuda ustalaşman...
However, I would advise caution in exploring this ability until you have mastered the...
Her nasılsa, mantıksız olsa da göründüğünden daha fazla olmakla beraber sonsuz bir ödül gibidir.
However, I must point out that, as illogical as it seems, being a father can have infinite rewards... far more than would seem possible.
Her nasılsa, Bay Kim'in farklı bir düşüncesi var.
However, Mr. Kim has a different opinion.
Bilimsel bir keşif şansını anlıyorum, Kaptan, fakat her nasılsa bu ırkın, inancı ölülerini yalnız bırakmak olduğu açıkça görünüyor, ve sanırım buna saygı duymalıyız.
I understand the chance for scientific discovery, Captain, but whatever belief this race has, they clearly meant for their dead to be left alone, and I think we should respect that.
Her nasılsa Klingon Anayurdunda yapılan arkeolojik kazılarda...
However, some archeological digs on the Klingon Homeworld...
Ah, her nasılsa, bu bilgilerin kaynağına göre, sizinkilerle boy ölçüşebilecek direkt-enerji silahları- - artı olarak da yenilenebilir kalkanları çarpışma esnasında size üstünlük sağlayabilir.
Uh, however, uh, I know from, uh, knowledgeable sources that they have directed-energy weapons comparable to your own- - uh, our own, that is- - plus regenerative shields that may even give them a certain advantage over us in a fire fight.
Her nasılsa, sinirsel implant gelişmeden önce, Katil için yapılan Banean cezalandırılması ölümcül bir enjeksiyondu.
However, before the neural implants were developed, the Banean punishment for murder was lethal injection.
Her nasılsa, onun tarafından elle tutulur bir kanıt sunamıyorum.
However, I can offer no tangible evidence on his behalf.
Her nasılsa, bunun açıkça bir hata olduğunu şimdi biliyorum.
However, I now know it is clearly false.
Her nasılsa, Komutan Chakotay, hala geri gelmedi.
However, Commander Chakotay has still not returned.
Her nasılsa, bu çarpışma, Güverte 4'te, güç kaybına neden olmuş durumda.
However, the collision has caused a power failure on Deck 4.
Her nasılsa, yalnız değiller.
However, they are not alone.
Bu her nasılsa çağırılmam hakkında değil.
That is not, however, what I am calling about.
Her nasılsa, kalkanlarını delemiyoruz.
However, their shields were not penetrated.
Her nasılsa... içimde bu konuda kötü bir his var.
Somehow... I have a bad feeling about this.
Her nasılsa vücudunda bulunan bütün hücreleri değişmiş.
Somehow, virtually every cell in his body has been altered.
Her nasılsa onlar, kalkanlarımızın içinden geçiyorlar.
Whatever they are, they're passing right through our shields.
Bizim anılarımızı alırlar. Ama her nasılsa geri sızmaya başladılar.
They take our memories away, but somehow they start to seep back.
Her nasılsa, Morpheus'un senin kan dökmeni beklediğini öğrenmişsin.
Somehow, you've learned that Morpheus demands you spill blood.
Her nasılsa adımı duyacağımı hissettim.
Somehow I felt I might hear my name.
Ama bu gece, her nasılsa Sayın Cayhall'ın bu çirkin suçta yalnız olmadığını bize öne süren bir bilgi geldi elimize.
Tonight, however, information has come to us suggesting Mr Cayhall may not have acted alone in this heinous crime.
Afrika... planladığım herşeyi değiştiriyor, ama her nasılsa programın ilerisindeyiz.
"Africa... " It changes everything I plan, " yet still we are somehow ahead of schedule.
Her nasılsa çipini çıkarmış.
He pulled out his implant.
Yalnız her nasılsa hücrelerin büyümesi anladığımız kadarıyla... normalden 4 kat daha hızlı.
However, his cells are developing at what we feel... is four times the normal rate.
Her nasılsa senin her şeyin onun uzmanlık alanı.
His turf was to be yours anyway.
Her nasılsa ailemin banka hesabına 100.000 dolar yatırılmış.
Somehow $ 100,000 finds its way into my parent's bank account.
Yetişkin eğlence merkezleri, şimdiye kadar, her nasılsa biraz kalitesizdi.
Adult amusement complexes, up until now, have been somewhat cheesy.
Her nasılsa sizin nedenlerinizi sorguluyorum.
Somehow, I question your motives.
Her nasılsa gerçekten unutana kadar gelmeyeceklerini biliyorlar.
Somehow they know not to come back until you really forget.
Kirayı ödeyebilirdim, ama her nasılsa bu bana biraz kolay görünmüştü.
I could pay the rent, but somehow it seemed too easy.
Her nasılsa, Bağlantı gerçekleşti, olayları yeniden yaşadım ve yaptığım hakkında ki gerçekleri itiraf etmek zorunda kaldım.
Somehow, being in the Link must've forced me to relive it and admit the truth about what I'd done.
Her nasılsa sözcüğünü de duyacak mıyım?
Do I hear a "however" coming?
Her nasılsa, birkaç hafta sonra, her iki bitki de durumlarına alışarak önce ki hallerinden, daha güçlü bir hale geldiler.
However, after a few weeks, both plants adapted to their new condition and, in fact, became stronger than either had been alone.
Her nasılsa bir test sürüşünün zamanın akışını değiştireceğinden şüpheliyim.
Somehow, I doubt that taking a test drive is going to alter the course of the universe.
Nasılsa er ya da geç söylememiz gerekecek.
We'll have to tell her at some point.
Her zaman bir Romalı nasılsa öyle giyinir ve Herşeyin onların sayesinde olduğuna inanırdı.
He always carried on about how we were Romans... and that we owed everything to them.
Bizi kandırıyor da olsalar, bu işi bir sonuca vardıracağız. Her şey yoluna girecek. Nasılsa suçlu elimizde.
Even if this Victor kid is sellin'us a line of shit on the tape... which is what they all do anyhow, even if they're givin'it up... this is still a good, solid "closed by arrest".
Bir kerede birini alabilirim ya da zamanı geldiğinde hepsini birden alabilirim her nasılsa bunu istiyorlar zaten! Bunu öğrenmek istemezsin.
That's something you don't wanna find out.
Ve bu da... Her neyse işte, nasılsa hafta sonunda hepsiyle tanışırsınız.
And this is... ah, what the hell, you are going to meet in the weekend.
nasılsa 23
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne istersen 16
her ne kadar 48
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24
her neyse 2842
her ne ise 107
her ne olursa olsun 80
her ne istersen 16
her ne kadar 48
her neredeyse 27
her ne olursa 33
her neyse işte 22
her ne haltsa 24