Iki milyon dolar traduction Anglais
365 traduction parallèle
- Karaborsada iki milyon dolar ediyor.
- Worth two million on the black market.
Yo, sadece iki milyon dolar.
No, just two.
Bölümü iki ayda iki milyon Doları bunun için mi harcadı?
For this, his department has spent two million dollars in two months?
Ondan bir kuruş bile kaybetmedin, fakat stüdyo iki milyon dolar kaybetti.
You didn't lose a penny on it, but the studio lost two million dollars.
Ve kendi postumu kurtarmak için, stüdyoya iki milyon dolar kaybettirdik.
And in order to save my own skin, we made the studio lose two million dollars.
Şey, elbette, iki milyon doları umursuyorum.
Well, of course, I care about two million dollars.
Sen bir kuruş kaybetmedin, ama stüdyo iki milyon dolar kaybetti.
You didn't lose a penny on it, but the studio lost two million dollars.
Ve kendini kurtarmak için, stüdyoya iki milyon dolar kaybettirdi.
And in order to save my own skin, we made the studio lose two million dollars.
- Tabii ki, iki milyon dolar umurumda.
Well, of course, I care about two million dollars.
Yanımdaki koltukta iki milyon dolar.
Two million dollars on the seat next to me.
- Bu, iki milyon dolar demek!
- That's two million bucks!
Orada iki milyon dolar var.
There's two million bucks up there.
Kırk iki milyon dolar vergisiz kazanç.
Forty-two million dollars, tax free.
Eğer onunla dışarı çıkarsam, bizi öldürürler, böylece iki milyon dolar tasarruf etmiş olursunuz.
If I go out with him, they'll blast us, and you'll save two million bucks.
Dışarı siz çıkacaksınız, sizi öldürecekler, böylece iki milyon doları biz alacağız.
Now if you two go out, they'll kill you, and you'll take the two million with you.
Kimse iki milyon dolar kefalet ödeyip tüymez.
Nobody skips on two million dollars bail.
Ancak şirketinizin değeri iki milyon dolar eder. Emeklilik fonunuzda 350 bin dolar var.
However, you've got a million-two built up in equity in your business, another 350,000 in your pension plan.
Corinne, iki milyon dolar içerdeyiz.
Corinne, we are two million dollars in the hole.
Çantada iki milyon dolar var.
There's two million dollars in that suitcase.
Senin götün için iki milyon dolar.
Two million dollars for your ass.
Ben, bütçe şimdiden iki milyon doları geçti.
Ben, we've inflated the budget to two million now.
- Orası iki milyon dolar.
- The price is two.
Çünkü bir dövüş iki milyon dolar.
Two million dollars a fight is why.
- Evet, iki milyon dolar.
- Yeah, $ 2 million.
- Kusura bakmayın ama anlayamadığım bir şey var, bu insanlar, bu adam, kadın her neyse oğlumu burnumun dibinden kaçıracak kadar zeki ama sadece iki milyon dolar istiyorlar.
You know, what I don't understand is these people, this he, she, it, whoever has got enough brains to snatch my son right from under my nose, but they only ask me for $ 2 million.
İki milyon dolar, Grosvenor Meydanı, 1945.
Two million dollars, Grosvenor Square,'45.
Bana İki-Yüz'ü getirene yüz başına bir milyon dolar vereceğim.
A million dollars a face to the man who brings me Two-Face.
İki hafta önce batı karşıtları için, direnişçi bir örgütün milyon dolar değerindeki külçe altınına hükümetlerinin jandarması aracılığıyla el konuldu ve hemen, Demir Perde arkasına altını götürmek için hazırlıklara başlanıldı.
Two weeks ago a million dollars in gold bullion intended for the underground in one of the anti-Western satellites was intercepted by that government's military police. Preparations are now being made to ship the gold behind the Iron Curtain.
İki milyon Dolar.
Two million dollars.
İki günlük bir periyotta altı milyon dolar geldi.
In one two-day period, six million dollars came in.
İki milyon dolar!
Two million dollars!
İki milyon dolar isteyerek şehre şantaj yapmaya çalışan terörist grubunu ele geçirmedeki katkından dolayı veriyoruz.
Specifically, it's for your part in smashing the group of terrorists who were trying to blackmail the city out of two million dollars.
İki milyon dolar için 180 bin yavru fok.
180,000 baby seals for two million dollars.
- İki milyon dolar.
- Two million dollars.
İki milyon dolar, doğru mu?
Two million dollars, right?
İki buçuk milyon dolar, Bay Unger.
Two and a half million dollars, Mr. Unger.
İki milyon doları sırf bize benziyorsunuz diye ödeyecek değiliz.
You don't pay two million dollars for nothing.
İki milyon dolar Bu çok fazla para
Two million simoleons. Man, that was hot.
- İki milyon dolar istiyoruz.
- We're up to $ 2 million.
Sam spor kıyafetleri şirketin iki milyon eder. Emeklilik fonunda 350 bin dolar.
Apparently, you got a million-two built up in equity on Sam's Sportswear, another 350,000 in your pension plan.
İki buçuk günden kısa bir sürede buraya dönmen lazım yoksa yarım milyon dolarım...
You gotta be back here in less than two and a half fucking days. A half million dollars of my money!
İki milyon dolar bu sergiyi kurtaracaktır, ve tüm dünya, Amerikan başkanlarının eşlerini, tümüyle yeni Mavis Talmadge Pavyonu'nda keşfedebilir!
Two million dollars will save this exhibit, and the whole world will discover America's first ladies in the all-new Mavis Talmadge Pavilion!
- İki milyon dolar nasıl olur?
- Shall we say two million dollars?
- Varlığı iki milyon dolar kadar.
- What is this?
Batman'in bizzat evime gelip çeki alması koşuluyla Gotham United Fonu'na iki buçuk milyon dolar bağışlayacağım.
I'll give two and a half million to the Gotham United Fund provided Batman comes to the house personally to pick up the check.
İki milyon dolar kazanabilirdik.
I know we could have gotten two million.
İki milyon dolar.
Two million dollars.
O yarım milyon dolar alıyor, biz ise iki tane kıtıpiyos burs mu alacağız?
She gets half a million dollars, and we get a couple of lousy scholarships?
İki milyon dolar?
Two million dollars?
İki milyon dolar, Corky.
Two million dollars, Corky.
Sonra eve iki bin Dolar nakit parayla geldi ve paraları havaya savurdu. Birlikte Milyon Dolarlık Yapışkan yarışmasındaki gibi paraların içinde yüzdük.
So he came home with $ 2000 cash and he threw it up in the air and we both just swam in it like we were on The Million Dollar Sticky.