Itiraf etmeliyim traduction Anglais
2,561 traduction parallèle
Komşularınıza bu evi nasıl kabul ettirdiğinizi merak ediyorum itiraf etmeliyim sizi gerçekten düşünüyor olmalılar.
I must say, I don't know how you got your neighbors to agree to a halfway house on their street, but they must think a lot of you.
Biraz tedirgin olduğumu itiraf etmeliyim.
I'll admit that gave me pause.
Evet, itiraf etmeliyim ki bu biraz tuhaftı.
Yes, I'll admit it's a bit odd.
Sana bir şey itiraf etmeliyim.
I have to confess something.
Yaratıcı bir avukatlık örneği bu Bay Garza. Yine de itiraf etmeliyim ki beni pek şaşırtmadı.
Well, that is creative lawyering, Mr. Garza, but I must admit, it didn't wow me.
Aynı zamanda geçen hafta bir konuda haklı olduğunu itiraf etmeliyim.
I also have to admit That you were right about something last week.
Şunu itiraf etmeliyim ki, hava burada karardığında...
I can say, here when it's dark...
Ama merak ettiğimi itiraf etmeliyim.
But I have to admit I'm curious.
Ama itiraf etmeliyim ki,
But I confess,
Ama ben bile son zamanlarda oraya gitmeliyiz diye düşündüğümü itiraf etmeliyim.
But even I have to admit, recently I've been thinking we'll have to go there.
Birşeyi itiraf etmeliyim...
You must confess, the one thing...
Burası eski ve kocaman bir ev ama itiraf etmeliyim ki kış aylarında kendini biraz hüzünlü ve yalnız hissedebilirsin.
To be sure, this is a grand old house, but I must confess that in winter one can feel a little dreary and alone.
Ama itiraf etmeliyim, çok ilginç bir fikir.
- But I must admit it's an interesting idea
Sana bir şey itiraf etmeliyim.
I have something to confess.
Anne, sana bir şey itiraf etmeliyim.
Mum, I have a confession to make.
Doğru, hayatta havalı ve eğlenceli şeyler yapamadık, ama itiraf etmeliyim ki, bunu sevdim ve zevk aldım, ama sakin bir hayatla zevkli bir hayatı kıyasladım ben ikincisini seçtim.
True, we're unable to do the attractive, amusing things in life, which I must confess, I do love and enjoy, but weighed against a calm, congenial life, I'd choose the latter.
Ama itiraf etmeliyim ki, tanıdım.
But I have to admit, I have.
Bir şey itiraf etmeliyim. Madagaskar lemurları hakkında pek bir şey bilmiyorum.
I have to confess, I don't know a lot about the Madagascar lemur.
İtiraf etmeliyim Lynette, evin çok güzel.
Oh, I gotta say, Lynette, this place is adorable.
İtiraf etmeliyim ki, bir futbolcunun anlaşmasını bir basketbolcuyla konuşmak garip.
I got to say it's strange discussing a football player's deal with a basketball player.
İtiraf etmeliyim ki, bu beklenmedik terfiyi hayal bile edemezdim.
- Thank you, Your Grace. I confess I find this sudden elevation beyond my imagining.
İtiraf etmeliyim ki Chaplain, görevimizin amacından şüphe etmeye başlıyordum.
I confess, Chaplain, I was beginning to doubt our mission's purpose.
- İtiraf etmeliyim, okumadım.
- I didn't read it, I have to admit.
İtiraf etmeliyim ki ben de burada olmaktan çok memnunum.
I have to admit, I kind of love being here, too.
İtiraf etmeliyim ki bu bizim için de biraz sürpriz oldu.
I have to admit this is pretty special for us.
İtiraf etmeliyim ki berbat bir ilk iş günüydü.
I do have to admit it was one heck of a first day.
İtiraf etmeliyim, bir doktora aşık olmak oldukça yararlı oluyor.
Well, I've got to admit, it's handy being in love with a doctor.
İtiraf etmeliyim, güzel hareketti.
Ha ha ha. Gotta admit-it's a classy move.
İtiraf etmeliyim ki, yanılmışım.
I gotta say, I was wrong.
İtiraf etmeliyim ki, ailem hakkında çok şey öğrendiğin için biraz gergindim.
I gotta admit, I was a little nervous about you learning so much about my family.
İtiraf etmeliyim.
I-I got to confess.
İtiraf etmeliyim, tekrar burada olmak güzelmiş.
Got to say, it's good to be back here.
İtiraf etmeliyim, çok zekisin.
Very clever of you, I must say.
İtiraf etmeliyim, sizi hafife almışım.
I must confess, I underestimated you.
İtiraf etmeliyim şu anda biraz korkuyorum.
I have to say, I'm mildly freaking my noggin right now.
İtiraf etmeliyim ki masken süper.
Yeah! Look, I've got to say, Great mask.
İtiraf etmeliyim ki...
I got to admit... Oooogggggggh!
İtiraf etmeliyim Tim, pek şaşırmadım.
I have to say, though, Tim, I'm not surprised.
İtiraf etmeliyim ki Şrek, seni kıskanıyorum.
I gotta say, Shrek, I envy you.
İtiraf etmeliyim ki iyi rakiplerdiniz. Ama şimdi yenilme zamanınız.
I must confess, you were worthy opponents but the hour of your defeat has come!
İtiraf etmeliyim Mick Jagger'ın yandan görünüşü gibiydi.
You've got to admit it's... No, it looked like Mick Jagger sideways.
İtiraf etmeliyim ki, tanımadığım bir kızın memelerini görmek çok güzel.
I gotta admit, it's awesome to see a strange girl's breasts.
Biliyorsun, Ava, İtiraf etmeliyim.
You know, Ava, I must confess
- İtiraf etmeliyim, bizi çok fena kandırdın.
- I got to admit, you tricked us real good.
İtiraf etmeliyim ki böyle yükseleceğini biliyordum. Ama bunu kendim söylerek çok zekice olduğunu göstermek istemedim.
I really have to admit, I know for it go so high but, it is rather ingenious that I signifies saying it myself.
- İtiraf etmeliyim ki, biraz gerginim.
- Well, I must admit, I am a little nervous.
İtiraf etmeliyim ki eviniz beni her zaman büyülemiştir.
I have to confess, your house has always fascinated me.
İtiraf etmeliyim ki, hiçbiri sonuç vermedi.
Admittedly, nothing very conclusive.
İtiraf etmeliyim ki eşim ve ben gizlice sizi hâlâ öyle çağırıyoruz.
I must admit, my wife and I privately still call you by that.
İtiraf etmeliyim.
I'll give you that.
İtiraf etmeliyim ki...
Well, I have to admit...
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf 19
itiraz 23
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraz yok 21
itiraf ediyorum 130
itiraz ediyorum 679
itiraf 19
itiraz 23
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraz yok 21
itiraf ediyorum 130
itiraz ediyorum 679