English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kabul edemem

Kabul edemem traduction Anglais

1,661 traduction parallèle
Lütfen beni anlayın, sizi kabul edemem.
Please understand me, I cannot accept you.
Üzgünüm. Bu isteğinizi kabul edemem.
I'm sorry I can not agree to your request.
Kabul edemem...
No, no, I... I couldn't.
Benden talep etmiş olduğunuz isteğinize gelince üzgünüm ama kabul edemem.
As regards your proposal... I'm afraid I cannot accept it.
O konuda tebrikleri ben kabul edemem aslında.
Well, I can't take credit for that, you know?
Ama bunu kabul edemem.
But how can I accept it?
Yapmadığım bir şeyi kabul edemem.
I can't admit doing something I didn't.
Bu faturanın tarihi geçmiş, bayan, kabul edemem.
This bill's out of date, miss, I can't accept it.
Ama bunu kabul edemem.
But I can't accept it.
Hayır, bunu kabul edemem.
No, I can't accept this.
Bunu kabul edemem.
I cannot accept it.
Hayır Dois Mundos, kabul edemem.
No, Dois Mundos, I'll pass.
Bunu kabul edemem.
I can not accept this.
Dedim ya, kabul edemem!
I say, I cannot accept!
"Otoyollardaki geçişlerde daha uzun kırmızı ışık, bedava köpek barınağı, saygınlık." Bu talepleri kabul edemem.
- "Longer red lights at freeway off-ramps, free doggy daycare, human dignity." I can't meet these demands.
Ama başından beri var olan amacımızdan sapmayı kabul edemem.
But I refuse to lose sight of what... This has always been about :
Ama, ben öyle olduğumu kabul edemem.
But I don't get cranky.
Bunu kabul edemem, George.
I can't accept this, George.
Bunu kabul edemem.
- I cannot accept...
- Bunu kabul edemem, Vince.
- I can't take this, Vince.
Bunu- - bunu kabul edemem.
I can't- - I can't accept it.
Onun kanlı parasını kabul edemem.
I won't accept his blood money.
Bunu düşündüm ve bir gecelik ilişkiyi kabul edemem.
All right, look. I've thought about this and I cannot accept being a one-night stand.
Sunduğunuz fırsat için müteşekkirim çocuklar ama ben kendi çabamla kazanmadığım hiçbir şeyi kabul edemem.
I'm grateful for the opportunity, guys, but I can't really... endorse anything that I haven't had a hand in personally making.
Sunduğunuz fırsat için müteşekkirim, ama kendi çabamla kazanmadığım hiçbir şeyi kabul edemem.
I'm very grateful for the opportunity. But I really don't want to... endorse anything that I haven't had a hand in making myself. - Oh.
Helena, bunu kabul edemem.
Helena, I couldn't accept this.
Ödeme kabul edemem.
I can't accept payment.
Bunu kabul edemem.
I couldn't accept that.
Sayın savcı, sonuç için sorumluluk kabul edemem. O sonuca doğru giden olaylara katılmak bana bir yarar sağlamıyor.
Mr. District Attorney, sir, I cannot accept responsibility for an outcome when I am not given the opportunity to participate in the events leading up to that outcome.
Bu, evliliğinle ilgili bir konuysa, kabul edemem.
If this is a marital issue, I'm going to have to decline.
Bu şekilde yenilmeyi kabul edemem.
I won't go down like that.
Hayır, çocuklar, bunu kabul edemem.
No, you guys, that is unacceptable.
Şu anda bu talebini kabul edemem.
You have to let me see him. That's not a request I can grant at the moment.
İşi kabul edemem.
I can't take the job.
Her ne kadar yeni açılan alış-veriş merkezi yüzünden işlerim biraz kesat olsa da komşumun parasını kabul edemem.
I can't take money from a neighbor, although business at the Leftorium's been pretty slow since that big chain store came to town.
Bunu kabul edemem.
I can't accept this.
Bunun gibi tek taraflı bir anlaşmayı kabul edemem.
I couldn't accept such a one-sided arrangement.
Bunu kabul edemem.
I can't accept it.
Ama kabul edemem.
But you know, of course, I could never accept it
Bu evliliği kabul edemem.
I cannot agree to this marriage.
- Hayır. Ben çalıntı mal kabul edemem.
- I, no, I can't accept stolen goods.
Hasta mazeretini kabul edemem bile.
I've had to deny sick leave, too.
Bunu kabul edemem Bernard.
I can't accept that, Bernard.
Öyleyse bunu kabul edemem.
Well, then I cannot accept this.
Bunu kabul edemem.
I can't accept that.
Üzgünüm, ama davayı, müşterimin gerçekten âşık olduğuna inanmadan kabul edemem.
Sorry, but I won't take a case unless the client possesses true love.
Dans gerçekten korkutucu, ama kabul edemem.
Ooh. Well, as scary as that is, I'm gonna have to pass.
Bu yüzden Augusten, umarım Fern ile olan ilişkimde bana destek olursun. Çünkü hayatımın şu aşamasında baskı görmeyi artık kabul edemem.
And so, Augusten, I hope I have your support in my relationship with Fern because at this stage in my life I do not need and I will not accept more oppression.
Bunu kabul edemem.
I don't buy that.
Çok hoş ama kabul edemem.
That's sweet, but I can't accept.
Kaptan ekleyeceğim başka bir şey yok. - Bunu kabul edemem!
Captain...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]