English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kaldır

Kaldır traduction Anglais

35,025 traduction parallèle
Tişörtünü kaldırır mısın lütfen?
Can you lift your shirt up, please?
Kaldır elleri!
Hands up!
Tamam, kıçlarınızı kaldırın, savaş zamanı.
All right, get off your butt. It is tug-of-war time.
Kaldır şunu Garrett.
Put it away, Garrett.
Kaldır şu maskeyi.
Put the mask away.
Kaldır kıçını. Kartınızı geçirin lütfen.
Swipe your card, please.
İlk kim kaldırıyor?
Who's doing the first one?
Tamam, şimdi yeniden şimdiki tanımına karşı olanlar lütfen ellerinizi kaldırın.
All right, once again, all those against the current definition, please signify by raising your hands.
Çeneni kaldır.
Chin up. Turn.
Tüm bu parçalar kaşlarımı kaldırıyor, şey gibi...
Like a lot of little pieces adding up to me raising my eyebrows like...
Bekle, sürekli bankanın önündeki kaldırıma park eden adam sen misin?
Wait, are you the guy that keeps parking on the sidewalk in front of the bank?
Kaldırıyorsun ve portakal değil, başka bir şey.
And then you would lift it and... it wasn't an orange. It was something else.
Kapağı kaldırıp içine bakana kadar, içinde ne olduğunu bilmiyorsunuz.
Until you lift that lid and peer inside, you don't really know what's in there.
Elimi kaldırıyorum.
I'm-I'm, uh, I'm raising my hand.
Kaldırım diye bir şey kalmamıştır.
We don't have any pavement space left.
Kolunu kaldır, göster.
Lift your arm, show me.
Şartları kaldırın ve diğerini indirin.
Get rid of these dogs away from me and call others.
Eğer işemek iseniz, bacağınızı kaldırın.
Raise your feet if you have to urinate.
Adı da "Kaldır kıçını ve forkliftin başına dön. Paydos bitti."
It's called "Get Your Ass Back on the Forklift, Lunch is Over".
Şu koca kıçını havaya kaldır.
Get that big ass up in the air.
Krikoyla kaldırır mısın?
- Do you mind jacking it up real quick though?
Ayağa kaldır şu yavşağı.
Get this piece of shit on his feet.
Zelena, benden başka mezar odamın mührünü kaldırıp girebilecek tek kişi sensin.
Zelena, other than me, you're the only one who can open the lock to my vault.
Baktım sen kaldırımın ortasından yürüyorsun. Işıkların altına geldiğinde, geldiğin yere geri döndüğün belli oluyordu.
I look, there you are, middle of the fucking sidewalk, under the lights, in plain sight going back the way you came.
Ellerinizi havaya kaldırın!
Get your hands in the air.
Yukarı kaldır.
Just swipe up.
Onu ortadan kaldırırsak hiçbir yere gitmemiz gerekmez.
We remove him, we don't got to go anywhere.
Ellerini havaya kaldır!
Show me your hands!
Rica etsem şu çantayı kaldırır mısın?
Can you lift that bag?
Bu uçaktaki herkes bugün ölecek ama sen yaşamak zorundasın o yüzden alçakgönüllü ve minnettar ol ve ben seni sürüklemeden önce şu koca kıçını koltuktan kaldır.
Every other person on this plane is gonna die today, but you, for some reason, get to live, so be humble and grateful and get your ass out of that seat before I drag it out.
Bir kısmını şimdilik kaldırıyorum.
I'm just putting some stuff away for now.
Evet, kaldırımları çukur içinde.
Yeah. Sidewalks are cracked.
Kaldır.
Hold it out!
Kollarını Kaldır. Yukarı, Yukarı, Yukarı.
Arms up. up, up, up.
Şuna bakın, baş kaldırıyor.
Oh, look at this guy, piping up.
Biz kaldırtır, parasını veririz!
We tip the lifting people!
Bunların kaldırılmasında biraz yardım fena olmazdı.
Maybe I can get a little help putting some of this stuff away.
Kaldır onu, yaylanın. - Tamam.
Put that away, you're gone.
Tüm Perrin ve Erdos-Woods sayılarını ortadan kaldır.
Remove all of the Perrin and Erdos woods numbers.
Kaldır şunu!
Put it away!
Sanırım, durdurmak için çok geç kaldım.
I think I was too late to stop it.
Evet, ama aşırı saldırgan bir tepkiye maruz kaldık.
That's right, but we were met with strong hostile response.
Hayır. Sınıfta kaldığım, hiçbir derse girmediğim için bıraktım. Tüm vaktimi Meksika Cenazesi grubuna ayırıyordum.
No, I-I dropped out because I was failing, because I never went to classes, because I was trying to dedicate my time to The Mexican Funeral.
Sanırım ceketim arabada kaldı.
I think I left a... a jacket in there?
Hayır, hayır. Burada kimlerle mahsur kaldığımızı gerçekten bilmiyoruz.
No, no, I'm just saying, like, we really don't know anything about who we're here with.
Eğer ayrılmaya çalışırsan hikayesi kaldığı yerden devam eder ve zehir onu öldürür.
If you should ever leave, her story and the poison shall r-r-resume.
- Az kaldı, bitti sayılır.
- Almost there, almost there.
Birkaç parçayı kaldırıyorum.
I'm putting a few things away.
Kıyafetlerin hazır olmasına çok az kaldı.
Those suits are very nearly totally ready.
Hayır, bunun için beş yaşıma kadar beklemek zorunda kaldım.
No, I had to wait till I was about five for that.
Kaldır ibiğini, hadi.
[gobble-howls] Get your wattle up, come on.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]