Kaldı ki traduction Anglais
3,292 traduction parallèle
Düşünecek ne kaldı ki?
What is there to think about?
Bu mantığı sorgusuz sualsiz kabul etmek en kolayıydı çünkü. Kaldı ki bir noktadan sonra bunu bile düşünmüyorsun.
I accepted such convenient logic without questioning it, and at some point, I even stopped thinking about it.
Kaldı ki gerçekten de yükler, çünkü bizler ölüyüz, anladın mı olayı?
And they are a burden, because we don't live, do you get it?
Kaldı ki, onu yıllardır görmedim...
- Then again, I haven't seen him in years. - Great.
- Benimle ne işin kaldı ki?
- So what business do you have left with me?
Kaldı ki daha 24 yaşında.
But she is just 24 years old..
Kaldı ki Evan'ın haberi olduğundan oldukça eminim.
Which... I'm pretty sure Evan knows about.
Benimle ne alakan kaldı ki, böyle yapıyorsun.
Are you still in love with me?
Bir gün kafanı kaldırırsın ve aniden fark edersin ki aşılmaması gereken bir çizgi aşılmıştır ve bu yapmayı hiç düşünmediğin bir şeydir ama geri dönüşü yoktur artık.
One day you look up and suddenly discover a line has been crossed, something you never intended, but there's no turning back.
Ne müthiş tesadüftür ki MacGregorlar dadılarını kovmak zorunda kaldılar Aynı gün Emma Spencer görüşme için geldi.
It seems awfully coincidental that the MacGregors had to fire their nanny the same day that Emma Spencer came in for an interview.
Harcamalar konusundaki daimi endişelerim yüzünden sana mektup yazmaya mecbur kaldım. Ki buna artık daha fazla dayanamıyorum.
I am compelled to write to you due to my constant concern over expenses which are more than I can bear alone.
Şöyle ki çocuğum, havuz her sene sezonu kapattığında,... şemsiyeler raflardan inip, güneşlikler rafa kaldırıldığında,... işte o zaman Fall Follies için başvurular başlar.
( Playing "taps" ) ( Lisa ) You see, child, every year when the pool closes for the season, the umbrellas come down, the awnings go up, then and only then... ( Pen clicks ) is the sign-up for the Fall Follies posted.
Oh, hayır, ben de ona isterse avukatını arayabileceğinin iyi bir fikir olduğunu düşünüyordum ki, bu konu geride kaldı, o yüzden hadi..
Oh, no, I was just thinking maybe it be a good idea to keep him from lawyering up, but we're past that now, so let's just...
Umuyorum ki karşılıklı atışmaları ortadan kaldırmak için köprünün altından çok sular akmıştır.
I would hope there's enough water under the bridge to wash away the usual recriminations.
Öyle görünüyor ki burada mahsur kaldık.
It appears that we are stuck here.
Bugünlerde bunları yapan kaldı mı ki?
Who does that these days?
Ve onlardan biri özgür kaldıysa, emin olun ki kardeşlerini de özgür bırakmaya çalışacaktır.
And if one of them is free, you can be sure it will try to free its brothers.
Mesele şu ki, meditasyonum pozitif enerji gerektiriyor. O yüzden tüm Nazilerle ilgili şeylerini kaldırmanı istiyorum.
The thing is, my meditation requires a positive feng shui, so I would like it if you Ken could remove all of your Nazi memorabilia.
Dedi ki ; Evin eski sahiplerinden geriye tek o kaldı. Bina yapıldığından beri buradaydılar.
He said, well, she's the last remaining member of the family that owned, built, occupied this building since, uh, beginning.
Görünen o ki geride, bir yerde, kaldı.
Looks like it was somewhere else, back...
Şaka kaldırmayı öğren, Conrad hele ki biz birini yapmak üzereyken.
Learn to take a joke, Conrad, since we're perpetrating one.
Şimdiden bil ki dersimden kaldın.
As of right now, you're failing my class.
Neredeyse on yıl önce yayından kaldırıldı. 12 bölüm sonra, ki 12 bölüm çok bile.
I mean, they were canceled over a decade ago after 12 episodes, which was 12 episodes too many.
Şansa bak ki arabamı park etmek zorunda kaldığım yerden hem de.
Which, coincidentally, is where I had to park my car.
Seo Yoon Jae'nin tüm eşyalarını almıştın ; burada bir şey kaldı mı ki?
You took all of Seo Yoon Jae's stuff, did you leave something here?
Nasıl bir yerde yaşıyorum ki bu iki gidecek yeri olmayan insanla sıkıştım kaldım?
How in the world did I get stuck with these people who had nowhere to go?
Ki bu da sağdıçın Carl'ın şerefimize kadeh kaldırması sırasında?
Who's that sneaking Carl's piece while he gives his touching best-man toast?
Ve ayrıldığımızda Doly Parton... Colt'ta kaldı, çünkü ben annemle yaşamaya gitmiştim, ki kendisi köpeklere alerjisi olduğunu iddia ediyor.
And Colt got Dolly Parton in the breakup because I went to live with mama, who claims she's allergic to dogs.
Birisi, Yi San'ın tam olarak kaldığı yeri biliyor olmalı ki, onun çatısına tırmandı.
Someone knew exactly where Yi San was staying by climbing his roof.
Tek yapmanız gereken kanserli sonuçları çizelgeden kaldırmaktı. Böylece hatanız kaybolmuş olacaktı. Ta ki bugüne kadar.
Now, all you had to do was remove those cancer results from her chart and your mistake was erased until today.
Ve yeterince yükseğe kaldırabilirdim ki o küçük patilerini çitin kenarına koyabilsin, ve bu şekilde kendini yukarıya çekebilsin... Tanrı inandırsın...
And I can pick him up just high enough that he could take his little paws on the edge of the fence, and he'd pull himself up like this... honest to God...
Niye bütün gece dışarıda kaldım ki?
Why, on a day that I stayed out all night?
Buzdolabında bir şeyimiz kaldı mı ki?
Do we have anything in the refrigerator?
O kadar çok kredi çekerek yaşadım ki, artık kaldıramıyorum.
I've lived with so many loans that I can't handle them anymore.
Aramızda söylenecek bir şey kaldı mı ki?
Is there anything left to say between us?
Hastalarım hamile kaldığında dokuz ay boyunca, ne kadar kıskanırsan kıskan ya da delir, onları yönlendirmek ve yanlarında olmak benim görevim. - Ne? Bu olayın benle bir ilgisi yok ki.
The women that come to me- - when they get pregnant, it's my job to see them through the nine months, and I won't stop doing that, no matter how jealous or insecure or crazy you get.
Bence bugün öğrendiğimiz bir şey var ki o da inançla ilgili olan şeyleri kaldıramıyoruz.
I think if we've learned anything today, it's that, you know, we can't just take things based on faith.
Her yıl karım beni yalnız bırakmak istemedi... ama torunlarımızla... geçirecek kaç tatilimiz... kaldığını... kim bilebilir ki?
Every year, my wife doesn't want to leave me behind, but... but who knows how many holidays we have left to... to spend with our grandkids?
Firavunlar, taş gibi nehir medeniyetlerinin, sonsuza kadar... süreceğini ve tüm bunların... tek seçenek olduğunu düşünüyorlardı, çünkü çok sayıda insan biçiyor, büyü yapıyor, kaldırıyor, kesiyor, gölgesindeki çalışanlarla büyük yapılar yükseliyordu... ki onlar hakkında hiç bir şey duymazsınız.
The pharaohs thought that their stony, river civilisation would last for eternity, and, of course, all of this is only possible because of the huge numbers of people planting, and cursing, and lifting and cutting - all the workers on whose backs these great edifices were raised and you never hear about them.
Ve tabii ki, o da sana kaldığı hoteli söyledi, değil mi?
he told you in which hotel he's staying?
Parasız kaldığından sürekli şu Palm Springs'de ki devremülkünü kakalamaya çalışıyor.
He's been pushing that timeshare of his in Palm Springs cause he's broke.
Böyle şeyler yaparlar. Koku kavgasına tutuşurlar, ki bu çok ilginçtir : Karşısındaki erili vazgeçirmek için kuyruklarını birbirlerine doğru kaldırır ve sallarlar.
And they do this things, they do stink fighting, which is very interesting, where they raise their tails towards each other, waft them towards each other so they can deter the other male.
- Bir Dalit olduğum için toplumda o kadar fazla ayrımcılığa maruz kaldım ki....... eğitimin, sistemden kurtulmak için iyi bir yol olacağını düşündüm.
I had to face so much discrimination in the society for being a Dalit that I felt education could be a good medium to get out of the system.
O kadar çok korktum ki artık bunu kaldıramıyorum.
My liver is going to shrink. I don't think I'll be able to live long.
Bu haldeyken muhafız sopası bile kaldırabilirler mi ki?
In that shape, how can they even lift a police baton?
Sınırdaki eyaletler Güney'e katılırdı. Savaşı da kaybederdik, Birlik'i de. Köleliği kaldıracağımıza, ki iki hafta sonra bunu yapmayı umuyoruz, elimiz kolumuz bağlı, köleliğin ABD'nin güneyinden
And the border states would have gone over to the Confederacy, the war would have been lost and the Union along with it, and instead of abolishing slavery as we hope to do in two weeks, we'd be watching, helpless as infants, as it spread
Seni öylesine uzun süreliğine ortadan kaldıracağım ki dışarı çıktığında elinde bastonla dolaşıyor olacaksın.
When I put you away, it will be for so long, next time you come out, you'll be walking on fucking sticks.
İşkencede ki sorunun, maruz kalanın genellikle, iyiler ne duymak istiyorsa onu söylemesi olduğunun fark ettiler böylece her şey gibi, işkencede değişmek, gelişmek zorunda kaldı.
The problem of torture... that the thugs just said, what they thought the good guys wanted to hear... So as all other things, had torturing change, evolve.
İnanılması güç ama gerçek şu ki Kaal tüm beyin gücünü bu iki parmağına aktarabiliyor. Tele kinetik yollarla, bir şeyleri kaldırabiliyor uçurabiliyor, ya da yok edebiliyor.
Unbelievable as It ls, but It ls true... that Kaal can conjure up the power of his mind Into these two fingers... to lift things, make them fly, or destroy them, through telekinesis.
Karın içinde o kadar uzun kaldım ki ayaklarım dondu.
I lay there in the snow for such a long time that my feet froze.
Şansı vardı ki Paul'un arkadaşı Matthew, hemen çekip kaldırdı.
Lucky for him, Paul's friend, Matthew, hoisted him out before the soup got him.