Kokusunu alıyorum traduction Anglais
369 traduction parallèle
Kokusunu alıyorum.
I smell it.
Kokusunu alıyorum, hissediyorum.
I can smell it, I can feel it.
YaşIı bir adamın ölüm kokusunu alıyorum.
I think I smell something dead up a creek.
İstihkamcıların gömmediği iki ölü atın kokusunu alıyorum.
I can smell the two horses those sappers didnae bury.
- Evet, haberlerin kokusunu alıyorum.
- Yeah, I got a nose for news.
Elbise. Çok ucuz. Kokusunu alıyorum.
It's the dress. lt's awful cheap material. I can tell by the smell.
Görmüyorum ama kokusunu alıyorum.
I don't see none, but I sure can smell'em.
Bu dairede de belanın kokusunu alıyorum.
I can smell trouble right here in this apartment.
Kokusunu alıyorum.
I can smell it.
Şunu biliyorsundur, " Tik, tuk, tak, tum, Bir İngiliz'in kokusunu alıyorum.
You know, " Fee, fie, fo, fum, I smell the blood of an Englishman.
Sen de yeterince içmişsin, kokusunu alıyorum.
You've had a drink. I can smell it a mile off.
- Paranın kokusunu alıyorum oğlum.
- l can smell the money, baby.
Ne zaman bir psikanalist ve bir avukat görsem, para kokusu alırım... Ama bu kez, tüm etrafımda kokusunu alıyorum.
Whenever I see a psychoanalyst and a lawyer, I smell money but this time, I smell it all around me.
Evlilerin tutkusunun kokusunu alıyorum.
I sense... marital... passion.
Kokusunu alıyorum.
You can just smell it.
- Montgomery'nin kokusunu alıyorum.
- I think I smell Montgomery.
Duman kokusunu alıyorum.
I feel the smoke.
Biliyorum. Kokusunu alıyorum.
- Oh, it's here. I know it. I can smell it.
- Kokusunu alıyorum.
- I can smell it.
Fakat üniformalı polisler caddelerde öldürülüyor... Sanki radikallerin kokusunu alıyorum.
But uniformed officers shot down in the streets... that smells like radicals to me.
Deniz ürünlerinin kokusunu alıyorum.
Ahhh... I smell the aroma of seafood.
Kokusunu alıyorum şişko.
I can smell it, fatty.
Ekmeklerinin kokusunu alıyorum.
I feel their bread.
Güzel! Şimdiden havadaki terfi kokusunu alıyorum!
I already feel the smell of a challenge in the air!
Kokusunu alıyorum.
I can feel it.
Çiçeklerin kokusunu alıyorum.
I smell flowers.
Yalan söylediğinin kokusunu alıyorum, ve başka şeylerin kokusunu da alıyorum.
I can smell your lies and I can smell something else and all,
Fe-fi-fo-fum, Bir İngiliz'in kan kokusunu alıyorum.
Fe-fi-fo-fum, I smell the blood of an Englishman.
Tanıdık bir şeyin kokusunu alıyorum!
I smell something familiar!
Kokusunu alıyorum.
He's around here somewhere.
Bende kokusunu alıyorum.
I can smell it, too.
Koç. Ters giden bir şeylerin kokusunu alıyorum.
I think there's something rotten in the state of Denmark.
Eski bir Katolik'in kokusunu alıyorum.
I can smell an ex-Catholic miles away.
Sakızlarının kokusunu alıyorum.
I can smell their bubble gum.
Sanırım o lezzetli peynirli çöreklerinizin kokusunu alıyorum.
I believe I smell some of those delightful cheese crumpets of yours.
Ailenin kokusunu alıyorum.
I smell your family coming on.
Kokusunu alıyorum.
'Cause I can smell it.
- Hem kokusunu alıyorum hem de duyuyorum.
- I can smell it and hear it.
Kokusunu alıyorum, gebermiş kabul edin.
I can smell him, he's toast.
Ben de senin nefesindeki ucuz viski kokusunu alıyorum.
Well, I smell cheap Scotch on your breath.
ondan değil. Al'in ayak kokusunu alıyorum.
Okay, Al, let's go over this one more time.
O yabancılardan birinin kokusunu alıyorum.
I smell one of those foreigners.
- Pembe Camay'in kokusunu alıyorum.
- I can smell the pink Camay.
evet, kokusunu alıyorum.
Yeah, I can smell it.
Paranın kokusunu alıyorum.
Right on the money.
O kadının kokusunu şimdiden alıyorum.
I picked up her scent already.
Tımarhanenin kan kokusunu alıyorum
Fee-fi-fo-fum I smell blood of an asylum
14 yıldan beri emlakçılık yapıyorum, Boşanmanın kokusunu 100 metre öteden bile alırım.
I've been in real estate for 14 years, and I can smell divorce from 100 yards away.
Siz pisliklerin kokusunu daha kapıdan girmeden alıyorum.
I could smell you suckers before I hit the door.
Burnum beni yanıltıyor mu yoksa ünlü et sosunun kokusunu mu alıyorum?
Does my nose deceive me or is that your famous meat sauce I smell?
Evet. Sabahtan beri alıyorum duman kokusunu, hayvanların kaçışırkenki çığlıklarını duyuyorum.
Yes. since morning I've felt the smoke,