Mille traduction Anglais
215 traduction parallèle
Çok teşekkür ederim bayanlar ve baylar.
Mille grazie, signore e signori.
Je vous remercie mille fois, madame.
Je vous remercie mille fois, madame.
- Je vous remercie mille fois, Monsieur. - Assez, ma petite. Assez.
That's enough, I daresay.
"Yanlış taraftan bakınca De Mille bile birşey göremez!"..
"Even DeMille couldn't see anything looking through the wrong end!" So...
Mille lire.
Mille lire.
Bir, iki, üç, dört mille.
One, two, three, four mille.
Şu eski şurubu için ve onu saatte 30 mille uçurun.
Back up your old teakettle there, and shoot her over at 30 miles an hour.
- Çok mersi.
- Merci mille fois.
Sonunda arabama atlayıp saatte 80, 90, 100 mille sürdüm buraya varmadan gitmiş olmandan korkuyordum çünkü.
So, finally, I just got in my car and I drove 80 and 90 and 100 miles an hour... because I was afraid you'd be gone before I got here.
Pardon, madam.
Mille pardons, madame.
- Mille Jones, bir göçmenin kızı.
Millie Jones. One of the settler's daughters.
Biz sadece birkaç mille kaçırdık.
We just missed by a few miles.
Tam ilmiği boynuna geçirecekleri an, birden "Özür dilerim, çok pişmanım." deyip gidiverdi.
At the moment they're putting the noose around his neck, he says, "Scusi. Mille regrette." Up he goes.
Antoine Pierre Mille.
Antoine Pierre EmiIe.
Saatte kırk mille gittik ve saatte elli mille geri döndük.
We went in at 40 miles an hour and came back out at 50.
O ilk fırsatını yakalayana kadar saatte 20 mille gideceğim.
I'm gonna have 20 miles an hour under me before he has his first chance.
Cecil B De Mille.
Cecil B De Mille.
Şimdi Ez bak bana burası saatte 35 mille gidilen bir yer... ve sen 50 ile gidiyordun eğer birşey yapmadıysan tabi.
Now, look, Ez, this is a 35-mile-an-hour zone... and you were going 50 if you were going anything.
Saatte 500, 600 mille yükseklerde uçarken ne yaptığınızla ilgili düşünecek vaktiniz olmuyor açıkçası.
You really just don't have time for personal thoughts... when you're up there flying around at 500, 600 miles an hours.
- Çok teşekkür ederim, rahibe.
- Mille grazie, signora.
Meşhur Cecilli Mille at arabası yarışları Silva Sacra'nın yöneticisi.
And the chariot races ofthe famous Cecilli Mille the director from Silva Sacra.
Ama onun orjileri Mille'ninkilerin tırnağı bile olamaz.
But his orgies weren't a patch on old Mille's.
Sen sürekli 90 mille git. Hey, Haydut.
You keep it wound up to around 90.
Gerçekten 110 mille mi gidiyoruz?
Are we really going 110?
110 mille gidiyoruz!
We're going 110I
Bana ehliyetini ve ruhsatını ver, evlat. Farkındaysan saatte 96 mille gidiyordun?
You know you was goin'96 miles an hour?
- Evet, evet, 96 mille.
- You're damn right you was.
- Gerçekleri görmelisin De Mille.
Hey, De Mille, why don't you face reality?
Tekrar 110 mille gitmeye alışmak biraz zor.
It's a little hard to get reacquainted going 110 miles an hour.
Ev ve aile kavramları, bayraklarla birlikte uygarlığın antikaları oldu Pazarları din kursları, İzci Kız kurabiyeleri film yönetmeni C.B. de Mille ve bekaret.
Home and family have become civilization's antiques along with the flag Sunday school, Girl Scout cookies C.B. de Mille and virginity.
Bir mille kaçırdın.
you missed me by a mile.
Hem de saatte 40 mille.
Forty miles an hour.
- Ve bu, milföy ekmeği üzeri limon.
Oh. And, uh, that's lemon on a mille-feuille crust.
Çok teşekkürler, Baba.
Mille grazie, Godfather.
Gino, çok teşekkür ederim.
Gino, grazie. Mille grazie.
"Saat 7.30'da bir ekspres tren saatte 60 mille yol almaktadır... Santa Fe'den, 520 mil uzaktaki Phoenix'e gitmektedir."
"At 7 : 30 a. m., an express train traveling 60 miles an hour... leaves Santa Fe bound for Phoenix, 520 miles away."
" Aynı anda, bir diğer tren saatte 30 mille seyrediyor..... ve Phoenix'ten Santa Fe'ye doğru yolculuk yapan 40 yolcu taşıyor.
"At the same time, a local train traveling 30 miles an hour..." and carrying 40 passengers leaves Phoenix bound for Santa Fe.
Aniden bağlantısını kesmek, saatte 400 mille giderken bir duvara çarpması gibi olacaktır.
The sudden stop would be like slamming into a brick wall at 400 miles an hour.
Eğer istemiyorsan, bana Mille yenge demen gerekmez.
You don't have to call me Aunt Mille, though. Unless you want to.
Demek istediğim, Howard'ın gözleri iyi görmezdi... ve Mille hala hormonsal dengesizlikten şikayetçiydi.
I mean, Howard had poor eyesight... and Aunt Millie suffered from a hormonal imbalance.
Kendisine Larry De Mille diyor.
Yeah, that's him, all right.
Yeteri kadar yakın çekim yaptık, Bay De Mille!
Enough with the close-up, Mr De Mille!
Hey Norm, balık için Mille Lacs'e gittiğini sanıyordum.
Hey, Norm, I thought you was going ice fishing up at Mille Lacs.
Benim planımda silah yoktu!
Mille tonerres! The gun! It was not according to my plan.
Yarın binlik banknotlarla hatırlayın.
You'll have it ready in " mille notes tomorrow.
Mille ilgili bir sorun varmış.
I completely forgot...
Çok teşekkür ederim.
Grazie mille.
- 96 mille mi?
- I was doin'96...
Özür dilerim, Madam.
Mille pardons.
Binlerce teşekküler.
Mille grazie.
Çok teşekkür ederim.
Mille grazie.