Onu duymuştum traduction Anglais
153 traduction parallèle
O zevke nail olmadım ama elbette onu duymuştum.
I've never had that pleasure, but of course I've heard of him.
Onu duymuştum, fakat asla onunla karşılaşmadım.
I've heard of him, but I never happened to meet him.
- Onu duymuştum.
- I've heard of him.
Onu duymuştum.
I've heard of him.
Onu duymuştum.
I've heard about him.
Evet, onu duymuştum. Çok yazık.
Yes, I heard about that. lt's too bad.
- Onu duymuştum.
I've heard of him.
Hayır, onunla tanışmadım. Ben... ama onu duymuştum.
No, I didn't meet him, I... but I have heard of him.
- evet onu duymuştum.
- Yeah, I heard of you.
- Onu duymuştum.
- It is very dangerous.
Onu duymuştum.
I heard that one.
- Onu duymuştum.
- I knew of him.
Evet, tabii. Onu duymuştum.
Oh, yeah, you know, I've heard of him.
- Evet, onu duymuştum.
Yeah, I heard that.
Evet, onu duymuştum.
Yeah, I heard that.
Okulda onu duymuştum. Beş kez adını söylediğinde gelip seni öldürüyormuş.
I heard about him also at school, they say... if you call him 5 times, he'll come and get you.
- Evet, onu duymuştum.
- Oh, yeah, I've heard of the Slayer.
- Onu duymuştum.
- Oh, I've heard of him.
Evet, onu duymuştum.
Yeah, I heard of that.
- Onu duymuştum.
- I heard that.
- Onu duymuştum.
- Oh, I've heard of that.
Onu duymuştum.
I've heard of her.
Teyzesinin onu manastıra göndermek istediğine dair şeyler duymuştum.
Well, it seens that I remember some talk about her aunt wanting to put her in a convent.
Ben de duymuştum onu.
I heard about that hurricane.
Bunu sen Ruby'den duydun, bense onu Sam'den duymuştum.
You just heard it from Ruby. I heard it from Sam.
Onu bir çocukken elimden tutulmuşken duymuştum.
- We always called him that.
Öyle bir müşterisi olduğunu duymuştum fakat... borçlarını ödeyip onu alıp gideceğini bilmiyordum.
I heard she had such a customer, but didn't... know he was going to pay and take her away.
Onu havaalanından karşılayacaklarını duymuştum.
I heard they're going to meet him at the airport.
Onu yıllar önce duymuştum.
Well, I heard about him years ago.
Onu ben bile duymuştum.
Even I've heard that one.
Sanırım onu bank ile ilgili bir şey söylerken duymuştum.
I think I heard her say something about a bench.
Onu duymustum.
I know of her.
Yaşlı bir adamın yoldan aldığı bir kızın kollarını kesip, onu bir kanalda ölüme terk ettiğini duymuştum.
I heard about an old man picked up a girl on the road cut her arms off, put her in a culvert. Left her for dead.
Onu gazetelerden, radyodan duymuştum.
I heard rumors in the paper, on the radio.
Onu hatırlamıyorum ama, bu ismi daha önce bir yerde duymuştum.
I don't remember this person, but I've heard that name before.
Ne yaşadıysan sadece onu yazabilirsin diye duymuştum.
I've heard that you can only write about what you've experienced.
Onu komada tuttuğunu duymuştum.
I heard that you keep him in a coma.
Duymuştum onu.
I've heard of him.
- Onu daha önce duymuştum.
- I heard that shit.
Adını duymuştum ama onu fazla dinlememiştim.
I Had Heard of Him, but Hadn't Heard much of His stuff.
Bir-Iki hafta önce bir tanesi dolaşıyordu. Onu yakaladığınızı duymuştum.
Heard there was one around a week or two back.
Onu ilk tanıdığımda... ondan garip sesler duymuştum.
Anyway, one night in the infirmary I'm hearin'this howling sound, uh, Darren.
Onu uzaktan duymuştum.
- I distinctly heard him.
Çok gurur duymuştum,... koluna küçük bir yumruk atarak onu tebrik etmiştim.
I was so proud, I gave him a little congratulatory punch in the arm.
Ben onu beraber yatan çiftler hep birlikte kalırlar, olarak duymuştum.
I heard it was the couple that lays together stays together.
Geçen gece onu beslerken duymuştum.
I heard it last night when I fed him.
- Onu tehdit ettiğini duymuştum.
I actually heard her threatening him.
Onu Brian öldürdü diye duymuştum. Bu, Christian'ın robotunun vericisi.
This is the transmitter from Christian's robot.
Malı ayarlayan zenciler onu yaktı diye duymuştum.
I heard them project niggers lit him up.
Kinski ile ilgili hikayeler duymuştum... ve Herzog'un Kinski'yi yönetirken ona silah doğrultmasıyla ilgili hikayeleri... ve düşündüm ki silah oradaydı... ve onu vurmak gibi bir niyetim yoktu.
I had heard the stories about Kinski... and about Herzog directing Kinski with a gun pointed at him... and, you know, I just thought, the gun was there... and, you know, I wasn't planning on shooting him.
Hayır, ama akrabamız olan Joanna Southwood'dan çok duymuştum onu.
- No, but I'd heard a lot about her through a relative of ours, Joanna Southwood.
duymuştum 82
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu duyuyorum 23
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu duyuyorum 23