Siz ne yapacaksınız traduction Anglais
198 traduction parallèle
Asıl siz ne yapacaksınız?
The question is, what are you going to do about it?
- Biz değil, siz ne yapacaksınız?
- It's not we, it's you.
Hey, siz ne yapacaksınız?
Hey, what are you up to?
Peki siz ne yapacaksınız?
What're you gonna do?
Bakalım, siz ne yapacaksınız? - Onun gibi bir suçluya, ömür boyu hapis veririm,
- I'd send a criminal like that away for life.
Siz ne yapacaksınız?
And what do you do then?
Siz ne yapacaksınız peki?
But you will get worried after I leave.
Evlenirsem, siz ne yapacaksınız?
If I leave, what about Dad and Xiao Ze?
- Siz ne yapacaksınız, efendim?
- What'll you do, sir?
Bu istilacılara siz ne yapacaksınız?
What can you do about these invaders?
Peki siz ne yapacaksınız?
What about you?
Bay Ho, siz ne yapacaksınız?
Mr. Ho, what about you...
Şef Xiao, Siz ne yapacaksınız?
Chief Xiao, where will you be going?
Siz ne yapacaksınız?
What are you gonna do?
- Eee siz ne yapacaksınız?
- And what are you going to do?
Siz ne yapacaksınız peki?
So, what are you guys gonna do?
- Bu konuda siz ne yapacaksınız? - Ben mi?
- What are you going to do about it?
Siz ne yapacaksınız?
What are you going to be doing?
- Esas soru, siz ne yapacaksınız?
The question is what're you gonna do?
Peki siz ne yapacaksınız?
- Great, and what are you gonna do?
- siz ne yapacaksınız?
- What about you?
Siz ne yapacaksınız?
Where are you guys going?
Yeah, iyi ama siz ne yapacaksınız?
Yeah, but what are you going to do?
Bu esnada siz ne yapacaksınız?
What'll you do, meanwhile?
Eee, payınızla siz ne yapacaksınız?
So, what are you guys gonna do with your share of the money?
Siz ne yapacaksınız?
What y'all gonna do?
Siz ne yapacaksınız?
What's up?
Parayı onlar yatıracak, işi ben yürüteceğim mahzuru yoksa söyler misiniz, siz ne yapacaksınız?
They'd put up all the money, I'd do all the work. What, if you don't mind my asking, would you do?
- Ben Duke's e gidiyorum.Siz ne yapacaksınız?
- I'm going to Duke's. How about you?
Siz ne yapacaksınız?
What are you going to do?
Siz ne yapacaksınız?
What are you up to?
Siz beyler ne yapacaksınız? Kalın kafalı kırmızı urbaları tepeleyeceğiz.
We are going to stand the red coats on their thick heads.
Yarın, anadan doğma olacağım, Hanımefendi, siz bu hafta sonu ne yapacaksınız?
Tomorrow, mademoiselle, I'll be all naked, and you... how did you plan this long weekend?
Ya siz, ne yapacaksınız?
And you, what are you going to do?
Sular adayı kaplamaya başladığında siz hepiniz ne yapacaksınız?
What will you all do when the water starts covering the island?
Yapmam gerekeni yapacağım, siz de ne gerekiyorsa yapacaksınız.
I'm gonna do what I have to do, you're gonna do what you have to do.
Siz, ne yapacaksınız?
What will happen to you?
- Siz ne yapacaksınız? - Biz... şu tarafa gideceğiz.
What are you doing?
Siz ikiniz ne yapacaksınız?
What are you guys going to do?
Siz ne yapacaksınız?
I will find a secluded place and spend a peaceful life with Fang Er.
Siz Bayan Oakshott'ı buraya getirin, ben onunla halledeceğim, fakat siz onunla ne yapacaksınız?
You bring Mrs. Oakshott here, and I'll answer her, but what have you got to do with it, eh?
Siz palyaçolar bu konuda ne yapacaksınız?
What the fuck are you clowns gonna do about this?
efendim! Siz, ikiniz, bundan böyle ne söylersem yapacaksınız!
You two will do whatever I tell you to do from now on.
Peki siz bu iyiliğime karşılık ne yapacaksınız?
What would you do for me if I don't do that?
Ya siz bu konuda ne yapacaksınız?
And what are you gonna do about it?
Doğrunun ne olduğunu bulmak için anlatılanların elenmesini siz yapacaksınız.
It is up to you to sift through the facts until you determine what you think to be the truth.
Şey, siz iki çocuk bu gece ne yapacaksınız?
Well, what are you two kids gonna do tonight?
Siz ne yapacaksınız?
Johnson with her makeup. What are you doing?
Siz benim için ne yapacaksınız?
- What'll you do for me?
Peki siz İspanyol yardımseverleri toplanan parayla burada ne yapacaksınız?
And what will you Spanish ministers do with your collections?
Siz milletvekilimizsiniz, bu konuda ne yapacaksınız?
You're our m.P. What are you gonna do about it? What are any of youse doing about it?