Uyandı traduction Anglais
25,743 traduction parallèle
Gerçek aşkın seni uyandırmasına izin versen belki de sürekli kaybetmezsin.
If you ever let true love wake you up, then maybe you wouldn't keep losing.
İlaçlarımı alıyordum, Kablo tv sinyalimi düzelttirmeye çalışıyordum, Ve birden bir daire dolusu polis ile uyandım.
I was taking my pills, trying to get my cable fixed, and then I woke up to an apartment full of police.
Benim için merak uyandırıcı.
This is curious to me.
Tüm popoların dikkatine! Saat 6 uyandırma servisi!
Attention, all bums, this is your 6 : 00 a.m. wake-up call!
Beni uyandırıp, bunu söylemen şart mıydı?
You had to wake me up to tell me that?
Uyandırdığın için sağol.
Appreciate the tickle.
Güya beni uyandıracaktın.
You were supposed to wake me up.
Uyandım, her tarafım toprak olmuştu ve bana yardım etmedin.
I woke up, and there was dirt all over me and you wouldn't help.
Eski anılar uyandı.
Old memories got stirred up.
Leydilik okuluna gitmemiş olabilirim ama yanlış izlenim uyandırmak istemem.
I may not have gone to charm school but wouldn't want you to get the wrong idea.
Bu sabah panik içinde uyandım.
You know, I woke up this morning in a panic.
Benim küçük aşk maymunum da uyandı.
Oh, there's my little love monkey.
Uyandığımda da en hızlı adamdım.
Then when I woke up, I was the fastest man alive.
Eminim uyandığında aynı acıklı .. hikayeyi 3 farklı kişiden .. de dinlemek istemezsin.
Believe me, you won't want to read three versions of the same sad story when you wake up.
ÜZgünüm seni mi uyandırdık?
I'm sorry, did we wake you?
Gecenin bir yarısı beni uyandırırdın. Havuza girerdik.
You used to wake me up in the middle of the night, and we'd sneak down to the pool.
Emma, tatlım, yine uyandırdın beni.
Emma, honey, you woke me up again.
Hayır sen sadece bir tabuta yatarsın, ve uyandığında tüm yarattığın sorunların hallolduğunu umarsın..
No, you're just gonna lie down in a coffin, hope that when you wake up, the mess you made will be cleaned up.
Uyandığında aynı benim gibi sen ve senin türünden nefret eden biri olacak ve sizin gibiler bu Dünya'dan silinene kadar dinlenmek bile istemeyecek.
When she wakes, she'll be just like me, full of hatred for you and your kind and unable to rest until you've been wiped from this earth.
Uyandığında aynı bana benzeyecek.
When she wakes, she'll be just like me.
Bonnie uyandığında Rayna 2.0 versiyonu olacak.
So now when Bonnie wakes up, she's gonna be Rayna 2.0.
En azından hayatını kurtardığımız için bir teşekkür eder ve bizi öldürmek isteyip istemediğini söyler belki uyandığında.
I mean, the least she could do to thank us for saving her life is just open her eyes, let us know whether or not she wants to murder us.
Uyandığında..
If she wakes up...
Uyandığında, onun nasıl olacağını ve nasıl hissedeceğini bilmiyoruz.
When she wakes up, we do not know what she's going to be or how she's going to feel.
Bonnie'nin uyandığında görmek isteyeceği en iyi kişi benim.
I am the single best person for Bonnie to see when she wakes up.
Sen ise kızlarımız uyandığında görmek isteyeceği en iyi kişisin.
And you are the single best person for our girls to see when they wake up.
Umarım içeride iyi vakit geçirmişsinizdir zira uyandığında ilişkiniz tam anlamıyla uçurumun kenarında olacak.
Well, I hope you got some quality time with her, because when she wakes up, your relationship is officially on the rocks.
Demek uyandın, güzel.
Oh, good. You're up.
Yapma ama Bon-Bon, söylediğim her şey seni uyandırmak içindi biliyorsun.
Come on, Bon-Bon, you know everything I've said was just a ploy to make you wake up, right?
Uyandığında aynı benim gibi sen ve senin türünden nefret eden biri olacak.
When she wakes, she'll be just like me... full of hatred for you and your kind.
Özür dilerim, seni uyandırmak istemezdim.
Sorry, I didn't want to wake you up.
Wu, uyandırdığım için üzgünüm.
Wu sorry to wake you up.
Üzgünüm sizi uyandırdım.
Sorry I woke you boys.
Özür dilerim, umarım seni uyandırmamışımdır.
I'm sorry, I hope I didn't wake you up.
Uyandığı zaman sadece tersten konuşabiliyordu.
When he woke up, he could only speak backwards.
İnsanlara her şeyin yoluna gireceği hissini uyandırıyorsun.
You have a way of making people feel that everything's gonna be all right.
Ertesi sabah uyandığımda yerinde yoktu.
I woke up the next morning and it was gone.
- Uyandı.
Your sister?
Uyandı mı yani?
Really?
Hastanede uyandığım zaman herkes... doktorlar, hemşireler, polisler... bana tecavüze uğradığımı söyledi.
When I woke up in the hospital, everyone... doctors, uh, nurses, the police... told me I had been raped.
Gidip Lena'yı uyandırayım da gidelim.
I got to wake Lena up and go.
Arayacaktım ama şey yapmak istemedim Lena'yı uyandırmak istemedim.
I would call, but I-I didn't wanna... you know, and wake up Lena.
Beni neden uyandırmadın?
Why didn't you wake me up?
Evet ya, sadece gecenin bir yarısı uyandım.
Yeah, just... I woke up in the middle of the night.
Pardon, daha yeni uyandım da.
Oh, sorry, I just, uh, just woke up.
Hadi gidip Randy'yi ara ve içimde iPad'imi yakma isteği uyandır.
Now, go call Randy and make me want to burn my iPad.
Hareket başlayınca uyandırırsınız.
Wake me up when the action starts.
Akşam vakti parkta görüşme, hiç şüphe uyandırıcı değil.
Late night meeting in the park, that's not suspicious.
Ayrıntılarını uyandığınızda anlatabilirsiniz.
And you can tell me all about it... When you wake up.
- Onu uyandıramadım.
- [man] I couldn't wake her up.
Ekibi uyandır. Pek vaktimiz yok.
Wake up the team.
uyandım 69
uyandığında 36
uyandığımda 33
uyandın mı 44
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandığında 36
uyandığımda 33
uyandın mı 44
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30