English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ U ] / Uyanıyorum

Uyanıyorum traduction Anglais

804 traduction parallèle
Ve bazen soğuk ve yağmurlu gecelerde, ağlayarak uyanıyorum, rüyamda, seni çamur içinde ölmüş görüyorum.
And, Jesse, sometimes at night when it's cold and raining, I wake up crying, because in a dream I saw you lying dead in the mud.
Gecenin bir yarısında uyanıyorum ve pençelerinin tıkırtıları beynimde yankılanıyor.
I wake in the night... and the tread of their feet whispers in my brain.
Sonra rüyalar geliyor uyanıyorum kalkıyorum, yemek yiyorum, çamaşır yıkıyor ve dışarı çıkıyorum. Nereye gideyim?
Then come the dreams, and waking up... and getting up, eating, washing, going out... where should I go?
Bazen uyanıyorum da.
I wake up sometimes.
Her sabah uyanıyorum ve ah çekiyorum
I wake up and sigh each morning
Her sabah uyanıyorum ve dua ediyorum
I wake up and pray each morning
BiImem. Bazen o kadar boş uyanıyorum ki... ... keşke hiç doğmasaydım diyorum, ama pek seçeneğim yok, değiI mi?
Sometimes I wake up so fucking empty I wish I'd never been born, but what choice do I have?
Uyanıyorum, ve bir şeyin rüyasını gördüğümü biliyorum ve ne olduğunu hiç anımsayamıyorum.
I wake up, and I know I've been dreaming about something and I can't ever remember what it was.
ve kapı kolu dönüyor, ve kapı açılmağa başlıyor ve... asla ne olduğunu bilemeyeceğim, çünkü tam o sırada uyanıyorum. çığlık atarak uyanıyorum. Şey, derler ki rüyalar doğru çıkmaz.
I'd never know what it is, because that's when I always wake up.
Ama şimdi uyanıyorum.
Is now, though.
1911 yılı, taç giyme töreni sabahı uyanıyorum ve çılgınca aşığım.
This coronation day, 1911 I woke up to find myself madly in love with you.
Sadece ben hep çok erken uyanıyorum.
Except that I always wake up too soon.
Kendimi gece bir köprüden atmadıysam ertesi sabah çöpten zehirlenmiş olarak uyanıyorum.
I awake gassed if I don't throw myself off a bridge the night before.
Bazen, halen, sabahları uyanıyorum ve diyorum ki, "Frank'in kahvaltısını hazırlamalıyım."
Sometimes, even now, I wake up in the morning and I think, "I must get Frank's breakfast."
Çığlıklarla uyanıyorum.
I wake up screaming.
Dünyanın çatısındaki o oyun alanında uyanıyorum.
I get up there on that playground. It's on the roof of the world.
Yapmalıyım. Çünkü eğer bir gece yapmazsam ertesi sabah baş ağrısıyla uyanıyorum. Hayır, hayır.
If I skip one night, I wake up next morning with such a headache.
Her sabah, en mutlu erkek olarak uyanıyorum
Every morning I'm the happiest man
Sabah saat 5'te uyanıyorum, sırf Neely "ışıldasın" diye.
I gotta get up at 5 in the morning and sparkle.
Böylece ter içinde uyanıyorum ve rahatlıyorum.
And then I wake up in a cold sweat.
Keçi gibi kokarak uyanıyorum.
I wake up stinkin'like a goat.
Her saban nefesim kokuyor diye korkuyla uyanıyorum.
Every morning I wake up dreaming I've got bad breath.
İşin komik tarafı sondaj sancısıyla geceleri korkudan titreyerek uyanıyorum.
You know that the funny thing is that I wake up trembling in fear at night with this drilling pain.
Bazı geceler dünyanın nereye gittiğini | düşünerek uyanıyorum.
Some nights I wake up, wonder where the hell the world's going to.
Uyanıyorum ve kendimi ülkenin en çok aranan on kişisi arasında buluyorum.
I wake up, suddenly I'm on the ten-most-wanted list!
Farz et evde uyanıyorum ve başımdan aşağı su döküp, çık buradan diye bağıran bir kadın görüyorsun.
Imagine me waking up at home and seeing a strange woman, who pours water over me. And crying : "Get out of here!"
Düşünsene, evde kendi yatağımda uyanıyorum ve başımdan aşağı su döken tanımadığım bir kadın görüyorum.
Imagine me waking up at home in my own bed, and seeing some strange woman pouring water over me.
Her gece soğuk terler içinde uyanıyorum.
I wake up every night in a cold sweat.
- Sonra uyanıyorum.
- Then I wake up.
Uyanıyorum, geceyarısı.
I wake up, it's the middle of the night.
Teşekkürünü, beni bırakarak gösteriyorsun, ve yalnız uyanıyorum.
And you show your appreciation by leaving me, so I wake up alone.
Sonra uyanıyorum ve seni yanımda buluyorum.
Then I wake... and find you close.
Uyanıyorum.
I wake up.
Gece yarısı... ayak seslerine uyanıyorum.
You could always hear her upstairs,
# Şimdi, öğlenleyin uyandığım zaman # # ki bu beni memnun ediyor, kimse bana kötü haber getirmesin # # çünkü zaten negatif biçimde uyanıyorum # # ve fitilim tutuşmuş durumda o yüzden, kimse bana kötü haber getirmesin #
# Now when I wake up in the afternoon # # Which it pleases me to do don't nobody bring me no bad news # #'Cause I wake up already negative #
Gerçekte demek istediğim ; sen burada olmadığın için karanlıkta uyanığım ve ağlıyorum.
What I really want to tell you is... I lay awake in the dark and cry because you are not here.
Ve sonra uyanıyorum.
And then I wake up
Ben bu tabiri içinde meydana gelen olaylara uyan bir mimariyi tanımlamak için kullanıyorum.
I use the term to describe an architecture that fits the events that happen in it.
Sonra uyanıp yanımda olmadığını gördüğümde,... seni bulabilmek umuduyla heryanı arıyorum.
When I woke up and you weren't there, I could have searched all over for you.
Bilsen nasıl bayılıyorum... bu gece gündüz, her saat... insanların uyanık olduğu kentlere.
I like that. Cities where there's always someone awake, day or night.
Uyanık kalamıyorum, uykuya dalıveriyorum.
I can't stay awake. I keep falling asleep.
Kadınlar yarım kadeh fazla içip rahatlarlar, uyanınca da suçlu hissedip, "hatırlamıyorum" der ve kirlenen iffetlerini aklamaya çalışırlar.
- You know, the majority of women... they have half a glass too much and let down the barriers a little... then they wake up in the morning riddled with guilt... and think they can reclaim their virtue by saying, "I don't remember."
Her sabah uyanıp yeni bir günle karşılaştığımda kendimi tutamıyorum.
Every morning when I wake up and see a whole new other day, I just go absolutely ape.
Pek uyanık sayılmasan da, sana inanıyorum.
You're not very hip, but I believe you.
Hastanede uyanışımı hatırlıyorum. Bir general, 40 Rus'u tek başıma öldürdüğüm için beni kutluyordu.
Next thing I remember waking up in the hospital and there was this general congratulating me on having killed 40 Russians single-handed.
- 800'e satıyorum! - Uyan Ben.
800 twice!
- Hemen uyanıyorum.
I'd just wake up.
Kendimi uyanık tutmaya çalışıyorum
I can hardly keep awake now.
Bu tarife uyan birini tanımıyorum.
I don't know anyone who fits that description.
Uyanık kalamıyorum.
I can't keep awake.
"Kabarcık olmadan yüzen o yuvarlağa bakıyorum," "günışığında uyanıp."
I look at that round thing floating without bubbling, the setting sun in its wake.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]