English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yaralıyım

Yaralıyım traduction Anglais

217 traduction parallèle
Yaralıyım! "
I am hurt! "
"Biraz yaralıyım ama, maktül değilim". ( John Armstrong şiirinden alıntı. )
"I'm a little wounded, but I'm not slain".
Yaralıyım ahbap.
I'm hurt, chum.
Pekala, yaralıyım işte.
Well, now I'm galled.
ağrım çok derinden, gönülden yaralıyım ben...
The pain is exquisite, but I suffer it gladly...
Yaralıyım.
I've been hurt.
- Elimden yaralıyım.
I'M WOUNDED IN THE HAND.
Yaralıyım.
Oh, I'm sore.
- Hasta değilim, yaralıyım!
- I'm not sick, I'm wounded!
- Evet, yaralıyım.
- Yeah, I'm hurt.
İnanın bana, yaralıyım.
You have to take my word for it, I am injured.
Yaralıyım.
I'm wounded.
Yaralıyım görmüyor musunuz?
Can't you see I'm hurt?
Bak bebeğim, zaten yaralıyım ben.
Baby, look, I'm injured. My eye.
Yaralıyım.
I've been wounded.
Rahatsız ettiğim için kusuruma bakmayın, lâkin yaralıyım da.
Excuse me for intruding, but I've hurt myself.
Yaralıyım!
I'm hurt!
Bacağımdan yaralıyım ve bu görevde yapılmalı çünkü çok önemli.
My leg is hurt and this thing is important.
- Ben yaralıyım.
- I'm bleeding, man.
Ne yazık ki yaralıyım, yani işim çoğunu senin yapman gerek.
Unfortunately, I'm injured, so you're going to have to do most of the work.
Mazur görün, Memur Bey. Yaralıyım!
That's too much, officer, I'm injured!
Bu konuda senden daha yaralıyım.
On this I'm smarter than you.
Dikkat et, yaralıyım.
Careful, I'm hurt.
Ben zaten yaralıyım bu kazalar artık önemsiz.
When God has given lifelong hurt, what are all these hurts?
Oh bak. Ben de yaralıyım.
Oh, hook. I'm cut too.
İki ölü var, ben de yaralıyım.
There are two down and I'm hit.
Yaralıyım.
I'm hurt.
Ben yaralıyım.
I am wounded.
Ben çok ağır yaralıyım.
- I'm seriously wounded.
Artık yaralıyım.
I'm wounded now.
Yaralıyım, yaralı.
Sing, fat lady, sing.
Yaralıyım. Eller yukarı.
Hands behind your back!
Yaralıyım!
Officer down!
Aşağımızdaki vadide, ölü ve yaralılar tam 12 katlı bir yığın oluşturuyordu.
The ravine down there was piled 12 deep with dead and wounded men.
- Yaralıyım.
Ambushed.
- Yaralı alacak mıyım?
- Do I take any wounded?
İnanmak için çok yaşlı ve çok yaralıyım. İnanamam.
HENRY.
Bir yıl kadar önce, bir Alman devriyesine, yaralılarını hastaneye götürmesi için güvenli geçiş sağladım.
About a year ago, I gave a German patrol a safe conduct to get their wounded into hospital.
Ben İngiliz'im, yaralıyım!
I am French...
Sırf şimdi köprüyü yıkalım diye mi yaralıları 300 km boyunca yanımızda taşıdık?
Engineers, follow me.
İnsanların içine bir tek şeyin işlediği görülüyordu : O milyon dolarlık yaralıyı alalım ve bu lanet yerden gidelim.
( man # 1 ) Only one thing seemed to permeate the men - get that million-dollar wound and get oft this damn place.
Ama ben yaralı olmalıyım.
But I must be wounded.
BM Çocuk Örgütü ve Kızılhaç 30,000'den fazla yaralı ya da yetim çocuk için yardım isterken cesetler dağ gibi yığıldı.
The cadavers pile up, as UNICEF and The International Red Cross beg for help for more than 30.000 children wounded or orphan.
Fırtınalardan yıpranmış, kuzgunlar tarafından parçalanmış, kan içinde, yaralı bir kartal, cansız bir kar leoparı... Vatanım öldürülüyor.
Battered by storms, torn by ravens, a bleeding, wounded she-eagle, a lifeless snow leopard...
Bir yaralıyı arabama aldım, hastaneye götürdüm. Hepsi bu!
I took an injured guy to hospital, period.
Bir poker partisine giderken yolda bir yaralıyı arabama aldım, Bay Emmerich.
On my way to a game, Mr. Emmerich, I picked up an injured man.
Birçok yaralıyı Başkanlık'a götürdük ve orada bir acil yardım istasyonu oluşturduk.
We've taken a number of wounded into the Chancellery... and set up an emergency casualty station.
Artık, her şey hazır. Savaşçılarım, atlarım, arabalarım, milyonlarca silahım, konvoylar, kurutulmuş yiyecekler, yaralılar için çadırlar, ölüleri yakmak için kütükler, müzisyenler, kahinler, zehirli yılanlar.
My warriors, my horses, my chariots, many millions of weapons, convoys, food stoves, forgeries tents for the wounded, logs for the funeral pyres, musicians, soothsayers, poisonous snakes.
.. ve daha fazla arapsabunu getirmesi için Keckwick'e sormayı unutmamalıyım, yerleri temizlemek için yaralı bir şey.
... and I must remember to ask Keckwick to bring more of that yellow soap, so useful for washing the floor.
Sanırım gece burada kalmalıyız. Bebek yaralı.
I reckon we should stop for the night.
Burada bir yaralıyı ellerimle iyileştirmeye çalışıyorum.
I'm trying to revive a wounded body with sleight of hand.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]