English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yaslan

Yaslan traduction Anglais

4,364 traduction parallèle
Siz üçünüz, duvara yaslanın.
You three, to the wall.
Ama arkamıza yaslanıp rahat olup "tırmanma" işini benim yapmamı söyledi. Sizi eve bırakmamı yani.
But he said to just kick back, relax, and let Tucker do the climbing- - d-do the driving.
Geriye yaslanın.
Lean back.
- Arkana yaslan.
- just sit back.
- Arkanıza yaslanın rahatlayın.
- Relax your shoulder.
Arkana yaslanıp hiçbir şey yapmamak mı?
Laying back and doing nothing?
# Arkanıza yaslanın geceyi akışına bırakın #
♪ Sit back and let the evening go ♪
hayır, artık yaslanıyorum
No, I'm getting old
- Arabaya yaslan.
Get up against the car.
Bana yaslan.
Lean on me.
Arkana yaslan ve gösterinin tadını çıkar.
Just sit back and enjoy the show.
Ve sonra ikiniz arkanıza yaslanın, hepsini baştan sona izleyin.
Then both of you sit down and watch the whole thing front to back.
Arkana yaslan birader.
Just sit back down, bro.
Kendine ikinci el bir tekne alıyorsun ve arkana yaslanıp hayatın tadını çıkarıyorsun.
Then you buy yourself a used hull in the water and you kick back and enjoy the good life.
Duvara yaslan!
Against the wall!
Neden arkanı yaslanıp dinlenmiyorsun...
Why don't you lie back...
Geriye yaslan.
Lean back.
Geriye yaslan ve yürü, tüm ağırlığını bana doğru ver.
Sit back, and walk, all your weight back at me.
- Sola yaslan!
- Lean to the left!
O, liderlik bazlı yeni değerler dönemine girdiğimiz konusunda bizi ikna etmeye çalışırken ben de arkama yaslanıp ve gülümseyip başımı sallayarak servetimi arttırabilirim.
I can just sit back and smile and nod, collect my riches, while she tries to convince us that we've entered into an era of new values based leadership.
Sonra böyle çocuklar gibi geriye doğru yaslanıp takmaya çalışıyorum ve kendimden geçiyorum.
And I have to, like, lay on my back like an eight-year-old And go like this, and I start passing out.
Eğer kadınsan da arkana yaslanıp adamın sikinin senin içinde tuhafça giriş-çıkış yapmasını izlersin.
And if you're a woman, you get to just lay back And just have a dick Just shoving in and out of you awkwardly
Ben hiç... - Arkana yaslan.
Just lean back.
Arkama yaslanıp bunu izleyemem.
I can't just stand back and watch this.
Sadece sakin, arkanıza yaslanın.
Just sit back, stay calm.
Yaslan arkana küçük oğIan.
OK, sit back down, you little pansy.
Lütfen masalarınızı kapatıp, kemerlerinizi bağlayınız. Dik pozisyonda koltuğunuza yaslanınız.
Please fasten your seatbelt, close your tray-table... and put the backrest of your seat in the upright position.
Pekâla, öne yaslan.
Okay, just lean forward.
Siz arkanıza yaslanıp seyredin ve başını yaktığında devreye girmeye hazır olun.
All you got to do is lay back, be set, step in once he crashes and burns.
Kız kardeşim Patty, Caleb'ın halası, bizimkiler yaşlanınca burada kalıp onlarla ilgilendi.
My sister Patty, Caleb's aunt, stayed and took care of our folks when they got old.
Yaşlanıyorlar, yavaş yavaş soluyorlar.
They get old, they peel back.
- Yaşlanıyorsun, Joe.
- 48. - Getting old, Joe.
Ayrıca ne kadar yaşlanırsan o kadar yavaş koşarsın.
Besides, the older you get, the slower you run.
Yaşlanıp saçlarımızın beyazladığı zamanlar için.
It's so when we're old and gray.
Ve yaşlanıyoruz.
And we fucking age.
Bütün kız arkadaşlarım yaşlanıyor.
All of my girlfriends are getting old.
Dinle.. benim kadar yaşlanınca elinde sadece geçmiş kalıyor
Listen, when you get to be as old as I am, the past is all you've got.
'Belki yaşlanınca onun gibi...''yalnız...''hiç dokunulmamış...''hiç iyi hissetmemiş olacağım.'
'Maybe I'll grow old like her...'.. alone,'never being touched...'never feeling good.
Tek istediğim biriyle birlikte yaşlanıp, şarap içerken onunla tartışmaktı. Tıpkı bizim gibi.
All I ever wanted was to grow old with someone and argue with them while we drink wine.
Peki, yaşlanıp da günde iki kere yapamayacak hale geldiğinde ne olacak?
What about when you're older and you can't do it twice a day?
Yaşlanınca berbat hissedeceğim bir huzurevinde çaresizce çocukluğumun mutlu anılarını anımsamaya çalışarak tek başıma oturacağım.
I feel lousy that when I'm old, I'm just gonna be alone sitting in a rest home desperately trying to recall some happy memory from my childhood. Yeah.
O adamın Fil Adam'la bebek yaptığını o bebeğin de çok yaşlanıp hastalanmış halini düşün. O sen olurdun.
Well, if that guy had a baby with the elephant man, and that baby got really old, and then something on that baby got infected, that would be you.
Elena'yı kurtarmak için her şeyi yaparsın sanıyordum. Yaşlanıp onunla beraber ölebilmen için tedaviyi kendin alman gerekse bile.
I thought you'd do anything to save Elena, even if it meant taking the cure yourself so you could grow old and die with her.
- Yaşlanıyorsun dostum.
- Getting old, buddy.
Sadece yaşlanıyorsun ve yaşlandıkça öğreniyorsun.
You just get older and figure things out as you go.
Yaşlanıyorsun.
( Marty ) You're gettin'old.
Ne kadar yaşlanırsan, o kadar az uyursun.
The older we get, the less we sleep.
Bu binalar gibi yaşlanıyordum.
I've been turning gray like these buildings.
Duvara yaslan. Kenny?
Kenny?
Belki ancak bir gün, biz yaşlanınca... Sen yaşlanınca çirkinleşmezsen tabii.
I mean, maybe someday down the road, when we're old... unless you don't age well.
Puştluktan yaşlanıp, ölürler.
They get old and die from being assholes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]