Yeni bir şey değil traduction Anglais
381 traduction parallèle
Yeni bir şey değil.
That's nothing new.
Yeni bir şey değil.
It's nothing new.
Buck için yeni bir şey değil.
That's nothing new for Buck.
- Yeni bir şey değil.
- That's nothing new. Here.
Brendi meselesi yeni bir şey değil, bilirsin.
The brandy thing isn't new at all, you know.
Şerif için birini daha öldürmek yeni bir şey değil.
I guess another killing for the marshal ain't nothing new.
Yeni bir şey değil ki!
THEY'VE OFTEN DONE THAT.
Bu yeni bir şey değil ki, Kendall.
There's nothing new about this, Kendall.
Biliyorum yeni bir şey değil, efendim. Ama ilk vardiyanın 2500 adama ihtiyacı var.
I know this is nothing new, sir, but our first shift requested 2,500 men.
Yeni bir şey değil.
It isn't new.
Ama bu yeni bir şey değil.
But that's not new.
Yine de bu yeni bir şey değil.
After all this is nothing new.
Gerçi yeni bir şey değil, değil mi?
But then that's nothing new, is it?
Ama yeni bir şey değil.
But it's nothing new.
Birinin gitmesine izin vermişsin ama yeni bir şey değil.
You let one of them go, but that's nothing new.
Şunu bilmeni isterim ki, bu benim için yeni bir şey değil.
If you care to know, this isn't new to me at all.
Bu da senin için yeni bir şey değil.
That's not new to you either.
Yeni bir şey değil.
It's nothing new, actually.
Bu yeni bir şey değil ki.
It's nothing new.
Bu yeni bir şey değil.
That's not new.
Nasıl olur da bunu keşif diye adlandırırlar...? ... yeni bir şey değil ki.
How can they say its an invention, Musab when it isn't new?
Bu yeni bir şey değil ki.
It is not new.
Bu yeni bir şey değil ki!
What else is new?
Onun için yeni bir şey değil.
For him, nothing new. - What do you mean?
Vandalizm bu okulda yeni bir şey değil.
Vandalism is nothing new in this school.
İçki yasağının kalkacağı yeni bir şey değil, neden bu kadar sıkılıyorsun?
Why bother now that prohibition is almost over?
Bunu daha önce de duydum. Yeni bir şey değil.
But I've heard all that, it's nothing new.
Daha önce hiç söylenmeyen yeni bir şey değil, şimdi içeri gir.
Nothing that hasn't been said before. Get inside.
Yeni bir şey değil.
- Scapegoats? Nothing new.
Yeni bir şey değil.
At this point, that's nothing new.
* Ateş yeni bir şey değil * * Ateş uzun süre önce başladı *
You see, pookie, since you're the only one buying your cosmetics, you're not really making any money.
Pek yeni bir şey değil.
Not exactly news.
Şehrin bu kısmı için yeni bir şey değil.
Nothing new for this part of town.
Her zaman onu terk edeceğimi bekliyordu, yeni bir şey değil bu.
He's always expected me to leave him, that's nothing new.
Çünkü tutarlılık sizin için yeni bir şey değil.
Because integrity is nothing new to you, Mr. Chairman.
Yeni bir şey değil ama sadece kayıtlara geçmesi için soruyorum.
Nothing new, I realize.
Bu yeni bir şey değil.
That's nothing new.
İhtiyaç duyduğum şey yeni bir silah değil yeni bir hayvandı.
What I needed was not a new weapon... but a new animal.
Onlar için sağda solda konuşacakları yeni dedikodudan başka bir şey değil.
But it won't mean much more to them thanjust another bit of gossip to snort and snigger over.
Sana yeni söylediğim bir şey değil bu.
- It's not like I never told you.
Şiddet, senin için yeni bir şey, değil mi?
Violence is something new to you, isn't it?
Bu benim için yeni bir şey, değil mi?
Something new for me, huh?
Yeni bir şey de değil.
It's nothing new either.
Senin için yeni bir şey yok, değil mi?
That's nothing new for you, surely?
Yeni kocanın yasını böyle bir şey için bölmeye hiç gerek yok... öyle değil mi?
There's no point in intruding in the grief of the new husband and all that sort of thing.
Bu yeni bir şey değil ki.
- That's not new.
Bu yeni bir şey, değil mi?
That'II be something new, won't it?
İnsan her gün yeni bir şey öğreniyor, değil mi?
Isn't that something? You learn something new every day, don't you? We'll take a dozen.
Şey... bu kesinlikle yeni birşey, fakat doğru değil. Yani böyle bir şey yok.
Well... that's certainly new, but that's not true, that's not a fact,
Onlar zengin oldular, ama çiftçiler için.. .. sadece yeni bir hasattan başka bir şey demek değil.
They got rich, but for farmers, it was just another crop.
Bob, olay yaratan yeni bir kitap çıktı, henüz yayınlanmadı, kitaptaki her şey sana göre değil, fakat... eminim başlığı, görür görmez, sana yardım edebileceğini anlayacaksın.
Bob, there is a groundbreaking new book that has just come out. Ah! Now, not everything in this book, of course, applies to you, but I'm sure that you can see, when you see the title, exactly how it could help.
yeni bir hayat 16
yeni bir 16
yeni bir haber var mı 16
yeni bir şey yok 30
yeni bir şey var mı 44
yeni bir şey 30
yeni bir çağın başlangıcıydı 19
bir şey değil 1063
yeni geldim 35
yeni yılınız kutlu olsun 21
yeni bir 16
yeni bir haber var mı 16
yeni bir şey yok 30
yeni bir şey var mı 44
yeni bir şey 30
yeni bir çağın başlangıcıydı 19
bir şey değil 1063
yeni geldim 35
yeni yılınız kutlu olsun 21