Yere düştü traduction Anglais
618 traduction parallèle
Burnu camadan içeri girdi. Tepsi yere düştü.
His nose goes into the glass, tray goes everywhere.
Ve o öylece yere düştü.
And she just fell.
Bir su baskınında Roksana yere düştü... toprak yoldan uçuruma yuvarlandı..
Waterflooded into a lake, the place where Roksana fell... soil gave way down into that ravine...
Yani, kendisini göğsünden vurdu, sonra yere düştü ve bunu tekrar mı yaptı?
You mean he shot himself in the chest, then fell to the floor, then did it again?
Kaldır şu bileziği. Yere düştü.
Pick that bracelet up. lt fell.
Yere düştü ve horlaya horlaya uyudu.
So he falls on the floor and goes to sleep and snores.
Kanıtlamaya çalıştığım şey bu bu Dr. Sexton yere düştü...
What I'm trying to prove is this that Dr. Sexton went down...
- Eminim buraya bir yere düştü.
- I am sure he fell here.
Kağıtlar yere düştü, ceketiniz düşünce. Yüzbaşı asmamı söyledi.
The papers fell down, your blouse dropped, the captain said to hang it.
- Ona şişeyle vurdum ve yere düştü.
I hit him with the bottle and he fell.
" Bir adam yere düştü.
"A man is lying dead on the floor."
Yere düştü.
He's down.
Yolda giderken at birden yere düştü ve bir türlü ayağa kalkamadı.
Go see the mare. Do not let me near. tired out.
O aleti elinden aldı ve baktı ve sonra kafasına vurdu, o da aynen şöyle yere düştü :
So she took the jack out of his hand and looked at it and conked him right on the head, then he fell rest of the way like this :
Şal, yere düştü...
The shawl, it fell...
Sandalyeden aşağıya yuvarlandı ve yere düştü.
He rolled out of the chair and he fell on the floor.
Ama o sarhoş halde geldi, ve yüz üstü yere düştü.
But he came to me drunk, and he fell flat down on his face.
Tüm birimlerimiz yere düştü... 20 bozkır yolu yapıldı!
Down went all our unit, Twenty to the steppe made way!
Yere düştü, değil mi?
She fell, though, didn't she?
- Evet. Elimi omzuna koydum ve o yere düştü.
I just put my hand on his shoulder, and he fell to the floor.
O salağı tokatladığımda, yere düştü ve ben de kafasında tepindim.
When I smacked that chump, he went down and I stomp him in the head.
Şunun haline bakın, yere düştü.
Look at him, sitting on the ground.
Tökezledi ve ölü gibi yere düştü.
He stumbled and fell to the ground as if dead.
"... ve tabut yere düştü.
"... as the coffin fell to the ground
Şey, ufacık tefecik bir kuş yere düştü. ve ben onu annesine geri götürüyordum.
Well, an itty-bitty bird fell on the ground... and I was taking it back to its mother.
- Yere düştü!
- Drop dead!
Sonunda durdu, ve bana gerçekten üzgün görünüyordu ve sonra o sadece yere düştü, bezgindi.
Finally, he stopped, and looked at me real sorrowful... and then he just flopped down, disgusted.
llk önce benimkisi yere düştü.
Mine hit the ground first.
Ona ne olduğunu bilmiyorum, ama yere düştü ve bir daha ayağa kalkamadı.
I do not know what happened to him, but he fell down. and did not get up again.
Bir kurşun ıslık çalıp geçti, Ve yoldaşım yere düştü...
A bullet went a-whistling by, And my comrade fell to the ground...
Islık çalan bir mermi, ve yoldaşım yere düştü...
A bullet went a-whistling by, And my comrade fell to the ground...
67 numaralı erkek yere düştü!
The boy from 67 is down! He is definitely down!
Tüm çamaşırlar yere düştü!
All the clothes fell to the ground!
Susun, beyler, o yere düştü.
Quiet, gentlemen, he's down on the floor.
Yere düştü.
He fell down.
Cebinden yere düştü.
It just fell out of your pocket onto the floor.
uyuyordun. Bir anda yere düştü.
It sort of jerked out like on the floor.
Bir şey dememe vakit kalmadan onu ısırdı ve yere düştü.
Before I could say anything, he bite it and fell down.
Sir Kenneth Clark sekiz saniyede yere düştü. Beş.
Sir kenneth clark is down in eight seconds.
Ama vücudu yere, iki atış arasında düştü.
But the body fell between the two shots.
Yüz üstü yere düştü.
He fell forward on his face.
Sonra yere düştü.
So I ran over to him.
Evet ya, bayılıp düştü bile yere. Ben kendi hesabıma ağzımı açıp o kötü havayı almak korkusuyla gülmekten tuttum kendimi.
And for mine own part I durst not laugh, for fear of opening my lips and receiving the bad air.
Ne demek istediğini anlamadım, ama Sezar bal gibi düştü yere.
I know not what you mean by that, but I am sure Caesar fell down.
Vurduğunu görünce Brutus'un, nankörlük,.. ... hıyanetin kollarından beter yıktı bitirdi onu, yarıldı aslan yüreği. Kapayıp peleriniyle yüzünü koca Sezar düştü Pompeius heykelinin dibine, kanlarının oluk oluk aktığı yere.
For when the noble Caesar saw him stab, ingratitude, more strong than traitors'arms, quite vanquished him, then burst his mighty heart, and, in his mantle muffling up his face, even at the base of Pompey's statue, which all the while ran blood,
Yere bir kadın düştü.
A woman has fallen on the ground..
Mayının bulunduğu yere çok yakındık... tren çarptığındaysa, metal parçaları havai fişek gösterilerindeki gibi... üzerimize düştü.
We were too close to where the mine was planted, so when the train hit it, pieces of metal fell like a shower of fireworks all about us.
" Ansızın Sylvia'nın başı döndü ve yere düstü.
" Suddenly Sylvia's head was icy and she fell to the floor.
Yere düştü.
She feΙΙ off.
Sonra yere düştü.
Then he collapsed.
Peki onun kılıcı neden yere dik düştü?
So why has his sword dropped vertically to the ground?