Yüzüne traduction Anglais
9,777 traduction parallèle
Yüzüne karşı onu "A" olmakla suçladık.
We accused her of being "A".
Hele de onun yüzüne'katil've'yalancı'dedikten sonra.
Not after calling her a liar and a murderer to her face.
Tamam o zaman bunu direk yüzüne söyleyeceğim.
Well, then I'm gonna say this to your face :
Evet, yüzüne osursan bile uyanmaz.
Yeah, you could fart in his face, he won't even wake up.
Ama şimdi direkt yüzüne söyleyebiliyorum, çünkü artık eskisi gibi değilsin.
But now, I can say it to your face,'cause you're not that person anymore.
Yüzüne vurmak için söylemiyorum.
I'm not asking to taunt you.
Yüzüne bak.
look at his face.
Şu an stüdyoda yüzüne renk getirmem için resmen yalvaran bir tanesi var mesela.
We got a chick in studio, right now, Begging for someone to bang a little color back into her cheeks.
Major, yüzüne ne oldu?
Major, what happened to your face?
Ben dahil kimsenin yüzüne bakamadı.
She couldn't face me or anyone.
Alt tabaka bir şehre taşınıyor ve ben de hatalarını yüzüne vurmak istiyorum.
She's moving to a second-class city, and I wanted to rub her nose in it.
Çünkü artık dünyanın güvenli bir yer olmadığını ve bu yabancı adamın, diğer çocuklarla birlikte beyzbol öğrenmeye çalışırken yüzüne tokat atabileceğini biliyor.
Because now he knows that the world isn't safe, and that strange men can just slap you across the face as you try and learn to play baseball with some other children.
O maskeyi yüzüne geçirdiğinde bir şeytan kadar karşı durduğun insanlara dönüştün.
When you put on that mask... you became as much of a demon as the men you claim to oppose.
Ordu eline yüzüne bulaştırmaya çalışmıyor mu?
Army isn't trying to screw it up?
Bir avukatta gördüğüm en güzel gözlere sahip olmana ya da güzel yüzüne vermiyorum ama bilesin.
It's not because of your pretty face or because you have the best eyes on a lawyer I've ever seen.
Dostum, bunu Linda'nın yüzüne çarpmak için sabırsızlanıyorum.
Man, I can't wait to rub Linda's face in this.
Elijah yüzüne bile bakmiyor.
Elijah won't even look at you.
Bugün bir müdahale sahneleyeceğim ve işim bittiğinde, sakladığın her şey gün yüzüne çıkacak çünkü bugün hayatındaki en önemli ilişkinin ben olduğumu kabul edeceksin duymak istediğimin bu olduğunu düşündüğünden değil kalbinin derinliklerinde bir yerde bunun doğru olduğunu bildiğin için ve eğer etmezsen hepimiz öleceğiz.
Well, today, I'm going to stage an intervention, and when I'm done, all you have hidden will be exposed because today you will admit that I am the most important relationship in your life, not because you think that's what I want to hear but because you know deep in your heart that it's true, and if you don't, we're all gonna die.
Yüzüne karşı herşeyi açıklarsak Voight bize daha çok saygı duyar..
Voight will respect us more if we look him in the eye.
Evet, anca yüzüne bakıyorsun.
Yeah, you only look at the face.
Mavi gök yüzüne.
Its blue skies.
- Yüzüne kan bulaştı.
You got blood on your face.
Şimdi fark ettim de bunu hiç onun yüzüne karşı söyleyemeyeceğim.
Whoa. I just realized I'm never gonna be able to say that to his face.
# Çözeceğiz, tam yüzüne #
♪ Solve this case right in your face ♪
Ve repliği de yüzüne gözüne bulaştırdın.
And you completely botched the catchphrase.
Ne olacak ki? İki tane yumruk salladım. Yüzüne iki tane çaktım, o kadar.
I threw a couple of good punches... two rights to the face, and it was all over.
Vidal'in yüzüne baktı.
Vidal's face.
Bu insanların yüzüne bakmanı istiyorum.
I Want you to look at these people.
Buradan def olmazsan yüzüne kusacağım.
I'm gonna barf on your face unless you get out of here.
KARLY : Göğsüne, götüne ve yüzüne geliyor.
It's gonna go on your chest, on your ass, in the face.
Artık yüzüne bakmaya bile dayanamıyorum!
I can't even stand to look at your face anymore!
Neden yüzüne mi bakıyor?
Why is it staring you in the face?
Bunu onun yüzüne söyle.
Tell her to her face.
Yüzüne ne oldu? Ben yendim.
What happened to your face?
Yüzüne getir.
Put it in front of your face.
Jay, morali bozukken bir de sen vurma ama. Tüm evren, onun berbat bir anne olduğuna işaret ederken bir de sen yanlışlarını yüzüne vurma.
Jay, stop kicking her while she's down, pointing out her mistakes at the same time the whole universe is telling her that she's a terrible mother!
Ve yüzüne yastık bastırıldığındaki çırpınışını görüyorum.
And I see him struggle as... as they hold a pillow over his face.
Söylesene, yüzüne oturmak istemez misin?
Tell me you don't want to squat on his face?
Ve birimiz hamilelik, vize, kanser öncesi tanısı filan muhabbeti açarsa o zaman diğeri masasından yüzüne yumruğu geçirebilir.
And if one of us brings up pregnancy or visas or pre-cancer or anything, ~ then the other one can punch them in the face across the table. ~ OK.
Erkek arkadaşın var. Bense sadece yüzüne pırtlayıp seni güldüren biriyim.
I mean, you got a boyfriend and I'm just some guy who farts in your face and makes you smile.
Dayanamayıp kocamdan bir açıklama isteyip madalyonu yüzüne fırlattım ne dedi biliyor musun?
I couldn't take it, so I demanded an explanation, and threw the locket in my husband's face, - and do you know what he said? - "Ow"?
Eğer ben senin yerinde olsaydım benim gibi birinin yüzüne dahi bakmazdım.
If I were you, I wouldn't ever want to see me again.
Yüzüne bakarken bile utanıyorum, Chan Soo.
I'm too ashamed to even face you, Chan Soo.
Neler yaptığını Benito'nun yüzüne anlatacak cesaretin var mı?
Are you gonna tell your friend Benito what you've done, to his face?
Şu yüzüne çakasım geliyor ya.
I want to smack that face of hers.
Kötü erkekler iyi oldukları düşüncesiyle başkalarını kandırırlar ama iyi bir erkek pislik olmaya kalktığında, eline yüzüne bulaştırır.
A bad guy can usually deceive others into thinking that he's a nice guy. But when a nice guy tries to be an asshole... It's a bit lacking.
Sadece bir şeyi eline yüzüne bulaştırdığında.
Only if you royally screw up.
Bir şey eline yüzüne bulaştıran kendine zarar verir.
Screw-up's a screw-up.
- Yüzüne ne oldu?
- What happened to his face?
Yüzüne bak.
Look at your face.
Şu konuda açık olayım bunun onun yüzüne patlamasını istemiyorum.
Well, let me be clear.