Çok farklı traduction Anglais
7,423 traduction parallèle
İntikamcılar'ı çizgi romanlarda bu kadar harika kılan şey her birinin çok farklı kişiliklere sahip olmasıydı.
The reason the Avengers are so great in the comics is'cause they're such different personalities.
- Bu, çok farklı bir kuzen ama.
Hey, it's a totally different cousin.
Benim geldiğim yerden çok farklı bir dünya.
It's such a different world than I'm from.
Go-go olayıyla ciddi bir paralellik görüyorum. Onlarla gerçek anlamda bağlanamadı çünkü onlarınki çok farklı bir dünya.
I saw a real parallel with the go-go thing, but never could connect with them,'cause they were a totally different world.
Nashville'le ilgili öğrendiğim şeylerden biri de bu. Benim geçmişimden çok farklı olarak, bu müziğin temeli çoğunlukla kilise kökenli.
That's one thing that I learned, being in Nashville that's so different from my background... is that the foundation of a lot of this music comes from the church.
Çok farklı bir havası var.
It's got a different air to it.
Daha kaydettiğimiz ilk şarkıda çok farklı bir şey olduğunu anlamıştım.
From the very first song that we cut I just knew something was going on.
Sekse dair fikirlerimiz de hayal ettiğimden çok farklı.
and very different ideas about sex, I would imagine.
Galaksimizde çok farklı türlerde iki yüz milyar yıldız var. Ve tüm türleri burada sergileniyor. Dev kırmızı yıldızlar, dev mavi yıldızlar minik kırmızı yıldızlar, minik beyaz yıldızlar.
So there are 200 billion stars in our galaxy of many different types, and we've got the whole menagerie represented here - enormous red stars, enormous blue stars, tiny red stars, tiny white stars.
Kepler, Dünya'dan bakarken gezegenleri sadece yıldızın önünden geçerken görebilir. Ancak Güneş sistemlerinin pek çok farklı yönelimleri var.
Kepler can only see planets that pass across the face of the star as seen from Earth, and solar systems have many different orientations.
Çoğu aile bir "F" için seni reddedebilir ama yedi "F" çok farklı bir hikaye.
- Most parents would consider disowning you for an "f" on your report card. Seven "f" s is a different story.
Pek çok farklı görüş var fakat esas şüpheli Jang Se Min.
We've come up with a few But Jang Se-min is the prime suspect
Başlarının arkasındaki eşsiz vantuzlar çok farklı ve sıra dışı bir yaşam tarzının göstergesidir.
The unique suckers on the back of their heads hint at a very different and unusual lifestyle.
Yavrulara bakan grubun yanına dönüyor ama bu sefer, niyeti çok farklı.
He's back with the nursery group, but his attitude is now very different.
Hayatımız hayvanlarınkinden çok farklı görünebilir ama işin aslı, kendi yaşam öykümüzde her hayvanın karşılaştığına benzer zorluklarla karşı karşıya geliyoruz.
Our lives may seem very different from those of our closest relatives, but beneath the surface, we still share the same challenges that every animal faces in its own Life Story.
İnanın, gerçekten çok farklı baba tipleri düşünmeyi denedim.
And, believe me, I have tried to imagine a lot of different fathers.
Ama o adam bana çok farklı davrandı.
But that guy, he treated me differently.
Beni yendi .. fakat geri döndüğümde, Çok farklı bir oyun olacak.
He beat me rogue but when I get back, it'll be a whole different game.
Daha çok farklı kutulardaki iki eldiven çiftine benziyordu.
They were more like, say, a pair of gloves, left and right, separated into boxes.
Fakat, Niels Bohr'un görüşü ise çok farklıydı.
But Niels Bohr's idea was very different.
İçeride kurallar çok farklı.
The rules are different in there.
Ama insanlık şu an vejeteryan olabilseydi herşey gerçekten çok çok farklı olurdu.
But if humans could become vegetarians now, you would make a massive difference.
Şehirde... hayat bana çok farklı geliyor.
In the city, life is very unfamiliar to me.
- Telefondan konuştuğumdan çok farklısın.
You're a lot different than talking on the phone.
İkinizin tepkisi çok farklı
You two take news so differently.
Öyle görünüyor ki olayları çok farklı yaşamışız
Well, clearly, we had different experiences.
Ağızlarımız çok farklı.
We have different mouths.
Bir daha görüşürsek, bu çok farklı bir dünyada olacak.
If I see you again, it's gonna be a different world.
Finallere katıldığımızda dünyanız çok farklı görünmeye başlayabilir.
When we qualify, your world can start to look very different.
Aklımda çok farklı fikirler var
I've got a lot of ideas.
Çok farklı görünüyorsun.
You look so different.
Dünyada bunu bilen biri varsa o da benim ama bu çok farklı, tamam mı?
If anybody on Earth knows that, it's me. But this is different, okay?
- Çok farklı değiliz.
- We're not so different.
İnsan, dinozordan çok farklıydı.
Man was very different from the dinosaur.
Şu etraftaki yüzlere bakın, hepimiz çok farklıyız.
Look at all those faces out there, we are all so different.
Çok farklısın.
You're different.
Düşündüğümden çok farklısın.
You're different than I imagined.
Zaman gerekiyor. Para gerekiyor ve uygulamaya koymadan önce pek çok farklı unsurun onaylanması gerekiyor.
It does take time and it takes money, and there's a lot of different things we have to be... that have to get approved before we can put anything into...
Çok farklısın.
You're so different.
Sana bir film yapmak için pek çok farklı şey denedik ama hepsi ya saçma ve alakasızdı ya da istediğimiz gibi olmadı.
We tried a lot of different ways of making a film for you but they were all too goofy or irrelevant or just not what we wanted.
kendimi görüşürken buluyorum ve... kesinlikle bu hususta şüphelerim var yetişkin yaşamım boyunca çıktığım herkesten çok daha farklı birisiyle görüşüyorum.
I myself find I'm seeing... and, uh... I'm definitely having second thoughts about it all... Seeing someone who is so very much different from anyone I've ever dated in my adult life.
Bugün çok farklıydı.
He, uh...
Ve o ilk Homo sapien'ler bizden çok da farklı değillerdi - birçok yönden bizimle aynıydılar.
200,000 years ago. And those first Homo sapiens weren't that different to us - in many ways they were the same.
Ama Einstein sahneyi çok daha farklı hayal etti.
But Einstein imagined the scene very differently.
Bu, randevulaşma sitelerinden çok daha farklı. Buna inanamıyorum.
That's so different than the dating sites.
Kendini çok mu farklı zannediyorsun?
Do you really think that you are so different?
Bağlantı noktası zaman içinde öyle önemli bir olaydır ki çok daha farklı bir geleceğe neden olur.
A nexus point is an event in time of such importance that if gives rise to a vastly different future.
- Çok eğlenceli ve farklı.
- This is fun and different. - I know.
"... 65 milyon yıl önce olandan çok da farklı değil. "
"It's not so far off from what happened 65 million years ago."
Ancak bu dünyada gerçek bir farklılık yaratmak istiyorsan göründüğünden çok daha zor. Senin işin de para saçmak.
Your job is giving away money.
Sadece farklı bir müziği seç, Çünkü bu müzik çok kötü,
Just choose music different. That's terrible.