English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ü ] / Üstünde

Üstünde traduction Anglais

21,917 traduction parallèle
Beni doktor randevularıma götürdün, başımın üstünde çatı olmasını sağladın.
Taking me to doctor's appointments, making sure I always have a roof over my head.
Karşında 9 kat 5 / 8 alçı panel var. Onun üstünde de satın alabileceğin en iyi cam yünü var.
You're looking at nine layers of 5 / 8 sheetrock, plus the best fiberglass money can buy.
Arkadaşımla, bir köprünün üstünde yerleşim alanı bulduk. Geriye kalanlarla daha doğrusu.
We found this settlement built on a bridge, or what was left of it.
Biz de başımıza gelebilecek bata çıka üstesinden gelebileceğimiz bütün iğrenç, korkunç şeylerin üstünde düşünüp duruyoruz.
So we're just going back and forth and, uh, talking about all the truly dreadful, horrible shit that we have to slog through on a daily basis- -
Ayrıca üstünde kuş boku var.
Plus it got bird shit on it.
Yani, kağıt üstünde gayet mantıklı, değil mi?
See, on paper... it's sound, right?
Ayaklarının üstünde durabilesin diye.
You know, get you back on your feet?
Kanalizasyon hattını direk sokağa bağlamak istedik ama yolumuzun üstünde duran çok büyük bir anakaya tabakası var.
Oh, we wanted to run the sewer line straight out to the street, but there's a massive shelf of bedrock sitting'in the way.
Bir gözün adamın üstünde olsun. Kafayı yemediğinden emin ol.
And keep an eye on that other guy, make sure he doesn't go postal.
Ben yokken bir gözün bu adamların üstünde olsun, tamam mı?
I want you to keep an eye on these guys while I'm gone, alright?
Çoğunlukla deney, çocuklar üstünde
More experiments... children.
Yüksekte bir şehir. Çoğunlukla sis ve bulutların üstünde.
Mile-high city, above the smog and cloud most days.
Sheema'nın tutulduğu kamp Denver yolunun üstünde.
The camp that Sheema is being held at is on the way to Denver.
Ve beslendiğinde de kanın, güçlerinin üstünde nasıl bir etkisi olduğundan emin olacağız. Varsa tabii.
And when she does, then we'll know for sure what effect, blood has on her powers, if any.
Gözün üstünde olsun.
Keep an eye on him.
Ash kasabaya geldiğinden beri diken üstünde zaten.
He's been totally on edge ever since this Ash guy came to town.
Sadece benim de değil, herkesin üstünde.
And not just me, everyone.
Hard diskleri tamamen temizlemenin tek yolu üstünde matkapla bir delik açmaktır.
The only way to really blow the hard drives clean is to take a drill and punch a hole through it.
"... geleceği göremeyecek kadar kıçının üstünde. "
- -so far up your own ass you can see the future.
'Mal yüz ifadem'üstünde gerçekten çalıştılar.
They really worked on my stank face.
'Mal dudaklarım'üstünde çok iyi bir iş çıkardılar.
They did a really good job on my stank lips.
- İpucu versene, üstünde ne var?
- Give me a hint, what's he wearing?
Güney Kutbu'nun üstünde, bağlanabilirlik alanının tam içinde.
It's above the South Pole, well within the zone of connectivity.
Şu anda terk edilmiş bir Alman laboratuvarının üstünde duruyoruz.
We are standing in an abandoned German lab.
Şu anda Akdeniz'in üstünde olmalılar.
They should be over the Mediterranean by now.
"Minik taşlar üstünde yürümeyi sevmemiz mi gerek?"
" We're supposed to enjoy walking on tiny rocks?
Aşkımızın kutlaması, Dondurmacı yeşil bayanın en üstünde
To celebrate our love, we're gonna be having a reception at the top of the green lady with
Monte büyüsünü onlar üstünde kullanmaya başladığında bahçe malzemeleri dükkanındaki adamların hiçbir şansı yoktu.
Those guys at the garden store had no chance once she started working her magic on them.
Ringe çıkmak yerine Dedektif Cortes'le arandaki anlaşmazlıkları burada tekerlek üstünde giderebilirsin.
Perhaps instead of a ring, you and Detective Cortes could settle your differences here, on wheels.
Dün, Janet Heffernan'ın dairesine gittiğimizde mutfaktaki tezgahın üstünde TV kablosu için eş eksenli bir fiş görmüştüm.
Yesterday, when we visited Janet Heffernan's apartment, there was a coaxial jack for cable above the counter in her kitchen.
İki tane 200 gramlık köfte üstünde peynir ve sos.
Two half-pound patties, covered in cheese, dripping in sauce.
- Astra'nın J'onn'un üstünde olduğunu gördüm.
- I saw Astra standing over J'onn.
Polisin bulduğu tek güvenlik kamerası barın üstünde yazarkasaya dönük duruyormuş.
The only security camera the police found was situated over this bar pointing at the cash register.
Evet.Rafın üstünde.
Yeah, right on the mantle.
- Neden senin üstünde yoğunlaştı, Cinayet tahtasına seni ekledi?
- Why'd she focus on you, even though you're RFI?
Çünkü sizler altın madeninin üstünde oturuyorsunuz.
Because you, my friends, are sitting on a gold mine.
Şuna bak üstünde leke var.
Look at that, the stains on it. Someone's made a copy of that, pressed it into some wax or something. They took it while he slept.
Genç bir çift tarihimizin ve törenimizin en çok el üstünde tutulan kısımlarıyla bir evlilik oyunu oynuyor.
A young couple are playing marital games with the most cherished parts of our history and pageantry.
Yoksa dünyevi konuların üstünde mi kalmalıdır?
Or should it remain above temporal matters?
" Dünyada sadece sayılı ülkeler monarşiyi bu kadar el üstünde tutuyor.
" Few other countries in the world retain such regard for their monarchies.
" Britanya'nın Kraliyet ailesi, bunun yapay ve lüzumsuz olduğunun sayısız kanıtını gözler önüne seriyor ve insanların bağlılığı üstünde büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor.
" The Royal family in Britain has survived a thousand proofs that it is artificial and superfluous and seems to have as deep a hold as ever on the loyalties of the people.
Beni görürlerse sıradaki olacağımı biliyordum. Öylece su üstünde kalmaya başladım bekledim, devam ederler diye dua ederken.
I knew if they saw me, I'd be next, so I just floated there, waiting, praying they'd swim on.
Şimdi asıl sorun üstünde şirin bir fare olan bir saç bandı takmamdı.
See, my real problem is I was wearing a headband with a cute little mouse on it.
Cameron'un bizi yatağının üstünde istediğini sanmıyorum.
I don't think Cameron really liked us on his bed.
Üçüncü Seviye Sosu'nun üstünde patlayan bir horozun resmi var.
Her level three sauce has a picture of a rooster exploding.
İlginç Fransız sanatçı Jean Dubuffet'i tanıyor muydunuz? 1922'de Paris Eyfel Kulesi üstünde meteorologdu.
Did you know interesting French artist Jean Dubuffet was meteorologist on top of Eiffel Tower, Paris, in 1922?
Dostum, ilk yılımda bir oda arkadaşım vardı ödevlerini çıplak olarak yatağımın üstünde yapıyordu, bunu görünce'Bir daha asla'dedim.
Dude, I had a roommate freshman year who insisted on writing his term papers in the nude while sitting on my bed, and after that, I was like, "Never again."
Doktor Benning'in çalışmasını iş üstünde görmek istersin dedim.
Well, I thought you'd like to see Dr. Benning's work in action.
rütbece senin üstünde değiller mi?
I don't know... don't they outrank you?
Josh, Tanrım! Bak şimdi. Şu üstünde çalıştığımız dosya var ya.
Josh, oh, my gosh, okay, so this case we've been working on, dude, it's like so much bigger than what I initially thought.
En azından başımızın üstünde bir çatı var ve birlikteyiz.
and we're together.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]