Şekerleme traduction Anglais
1,807 traduction parallèle
Şekerleme alsana.
- Enjoy a jellybean.
bir şekerleme dükkanına in.
Land at a good sweet shop.
Şekerleme yapma fırsatı verelim onlara.
We'll bring them some goodies.
"Komşunun mutfağında bulunmuştu,..." "... bir sandalyenin üzerinde, şekerleme çekmecesini kurcalıyordu. "
He was found in a neighbor's kitchen up on a chair, digging through their candy drawer.
Biraz daha şekerleme hazırlayalım mı?
Uh, how about we make some s'mores, hm?
Şekerleme fabrikası patronu ve İngiliz Donanması'nın dostu
The confectionary magnate and friend of the British Army,
- Ne? - Bu şekerleme şirketten çıkamıyor mu?
- Frosting can't leave the building?
- Ya şekerleme yapmak istersem?
- What if I want to take a nap?
Şekerleme.
That's marshmallows.
Şekerleme, kiş ve poğaça.
Candy, quiche, and pickle puffs!
Şekerleme yapıyor.
She's taking a nap.
Beth, Marilyn ve Agnes'i kontrol etti, olmaları gerektiği gibi, hepsi yerleşmişler... şekerleme hayalleri ve bu tür şeyler işte.
Marylyn and Agnes are fine where they are. Ate sweets and more.
Marta! Kardeşime şekerleme filan verebilir misin?
Hey Marta, can you give my little brother a smoozie or something?
Şekerleme!
Ooh! Candy canes!
Gerçek bir şekerleme, Adını asla öğrenemedim.
It's a real gobstopper, I never learnt the name.
Üzerinde pembe şekerleme... "
We had a big cake "
Rastgele bir hastayı ziyaret ediyorum, sonra da ofise gidiyorum ve merhaba şekerleme.
Time to visit my one random patient of the day, and then it's off ot the office and a loo lappy damper.
- Döş mü? Ortası şekerleme dolu 24 tane minik çörek.
No, it's two dozen cupcakes with melted mini-candy bars in the middle.
Şimdi bir şeyler giy ve şekerleme al, çünkü şekerleme olmadan, tatlı patates bir şeye benzemez!
Get your butt in gear and get marshmallows, because without marshmallows, sweet potatoes are nothin'!
Şekerleme olmadan patates bir şeye benzemez!
Sweet potatoes are nothing without marshmallows!
Çocuklar birbirlerine sokulmuş, yataktaydılar, - Şekerleme görüntüleri...
The children were nestled all snug in their beds, while visions of sugarplums...
Şekerleme isteyen kızın taburcu formunu imzalayabilir misin?
Can you sign out marshmallow girl so she can get out?
Şekerleme gibi geldi. Söyle şekerim.
Aww, it's like candy to my ears, sugar.
Bu sıcak şekerleme ve pisi balığı ( kalkana benzer bir balık ) karışımı gibi bir şey.
That's like hot fudge and halibut.
- Tuzlu şekerleme.
SALT WATER TAFFY.
Şekerleme vereyim.
Chick-O-Stick.
Kurbanımız gevşiyor, birazcık şekerleme yapmak istiyor... ve bir daha asla uyanamıyor.
Our vic gets comfortable, grabs a little shut-eye... and never wakes up.
Doktor, acaba her gün aynı saatte, yüzünüzü bir yastıkla örtüp, şekerleme yapar mısınız?
Doctor, do you normally take a nap around the same time every day covering your face and eyes with the pillow?
Lily orada kamp yapmak istemeyecekti, ve benim ertesi gün senin apartmanında şekerleme yapmam gerekmeyecekti.
Lily wouldn't have wanted to camp out there, and I wouldn't have needed a nap at your apartment the next day.
Şişlik inene kadar buzlu şekerleme emebilirsin.
You can suck on some Popsicles until the swelling goes down.
Meyveli şekerleme olabilir.
Maybe it means "fun"?
Üçüncü kişi ağzıyla konuşmayı kes ve şekerleme sepetinden istediğini al.
Stop talking in the third person and take your pick from the goodie basket.
Senin için şekerleme sattık ahbap.
Hey, we sold candy bars for you, dude.
Dilinden espri, cebinden çocuklara verdiği romlu şekerleme eksik olmazdı.
He was always ready with a joke or rum balls in his pockets for the kids.
Şekerleme sevmeyen yoktur.
- Everybody likes marshmallows.
- Lanet olası içecekler ve şekerleme için mi? - Kafeinli içekler ve şeker.
Caffeinated sodas and sugar.
- Şekerleme!
- Laffy Taffy!
Peeps Şekerleme
Upstairs clear!
Umarım iyi bi şekerleme olmuştur, Turtle.
Hope you had a nice nap, Turtle.
Ona bir dolar ver, oraya giderdi hemen... ve şekerleme ya da...
Give her a dollar, and she'd go down there... and buy a candy bar or...
Sanırım şekerleme, kötü bir fikir olmazdı.
Perhaps a nap wouldn't be a bad idea.
Buraya basketbol takımı için şekerleme satmaya gelmedik.
We are not here selling candy for no school basketball team.
Ne tür şekerleme?
What kind of candy is that?
Şekerleme ister misin?
Want some candy?
Bu defaki, öğleden sonraları şekerleme yapıyormuş.
This one always took an afternoon nap.
Lily Aldrin, otur ve 20 tane çikolatalı şekerleme ye!
Lily Aldrin, drop and give me 20 bites of fudge!
Herkes Şekerleme Ormanı'na çekilsin!
Everyone! Fall back to the Gumdrop Forest!
Şekerleme Ormanından geçin.
Through the Gumdrop Forest.
- Pekala, sekerleme vakti bitti.
- Okay, nap time's over.
Bende şekerleme var.
I have candy.
Evet, şekerleme zamanı.
Nap time, finally.