Allahın belası traduction Espagnol
1,057 traduction parallèle
Allahın belası bir tren yolunu, küfür etmeden nasıl yönetebilirsin?
¿ Cómo voy a llevar el maldito metro sin soltar tacos?
Bırakalım, allahın belası tren onların olsun.
Les dejaremos que se queden con el maldito vagón.
Allahın belası selam verme işini boş ver!
Dejaos de malditos saludos.
Allahın belası oros...
Maldito hijo de...
Allahın belası piç herifler!
¡ Malditos bastardos!
- Kalk allahın belası!
- ¡ Maldita sea, levántate!
- "Takılmaya" mı? ... Bu Allahın belası hastanede kalmak zorundayım.
Tengo que quedarme aquí sentada en este maldito hospital.
Kalk, Allahın belası.
¡ Levántate, maldita sea!
Allahın belası!
¡ Me cago en...!
" Coffin! Allahın belası!
" ¡ Coffin!
Şu Allahın belası arabayı kapat ve gidip biraz Johnnie Walker al. Ve şu kahrolası boku göstergelerin önünden çek.
Apaga este maldito coche y ve a comprarnos algo de Johnny Walker, y deja esta mierda de alcohol barato en el mostrador.
Pekala, allahın belası.
¡ Está bien, maldita sea!
Allahın belası maymunlar, yılanlar, timsahlar, bilmemneler!
¡ Malditos simios, culebras, cocodrilos, mierda!
Allahın belası!
¡ Puta de mierda!
Allahın belası!
¡ Maldita sea!
Allahın belası salak!
¡ Maldito imbécil!
Allahın belası kaltak!
¡ Puta de mierda!
Allahın belası!
¡ Maldita!
12 milyon dolarlık bir filmde allahın belası bir aynayı kırdırmıyorlar!
¡ Una película de 12 millones, y no puedo romper un solo espejo!
Allahın belası yobazlar!
¡ A la mierda!
Allahın belası casuslar!
Malditos infiltrados.
Allahın belası tekne.
Es un maldito barco de rio.
Allahın belası yağmur.
Qué tiempo más horrible.
Bütün bu Allahın belası olay garip.
Este maldito caso llega a ser una locura.
Allahın belası.
Dios, le diste todo el dinero.
- Allahın belası, Matt.
- Diablos, Matt, la mató.
şu zavallı ata yardım etmem lazım Allahın belası bir barbar arabasını üstüme sürdü.
He tenido que recurrir a este pobre caballo, porque un maldito peluquero me ha plantado.
Allahın belası düdük nerde?
¿ Qué pasa con la sirena?
Bunu zaten söyledin, Allah'ın belası ben de diyorum ki...
Siempre lo mismo, maldición, y yo digo...
Çekil Allah'ın belası!
¡ Maldición, sal de enmedio!
Allah'ın belası katil piçler.
Malditos cabrones.
Allah'ın belası herifi kayalıklarda kaybettim.
He perdido al desgraciado en las rocas.
Allah'ın belası, büyük ikramiye bize çıktı!
¡ Santo cielo, hemos ganado la lotería!
Allah'ın belası...
¡ Vaya!
Ne koca ne de oğulsun, Allah'ı belası bir zindancısın.
No eres buen hijo ni buen marido.
Sonra arabadan atladım, yolun kenarına tosladı. Ve şimdi bu Allah'ın belası uçaktayım. Sen ne yapıyorsun?
Me subí al coche ese, pero se averió en la cuneta y terminé en este maldito avión.
Şu ana kadar kovaladığım en Allah'ın belası kaçak da sensin.
Y como el perseguidor, tengo que decir que eres el perseguido más jodido que he perseguido.
Allahın belası geri zekalılar.
Morfoditas.
Çok üzgünüm, Allah'ın belası.
Una pena del diablo.
Allah'ın belası kadın!
- Maldita sea.
Allah'ın belası kadın!
Maldita sea.
Allah'ın belası kıçını buraya sağ salim getirene kadar neler çektim.
¡ No lo repitas! ¡ No después de todo lo que pasé para que llegaras vivo!
Bak sen şu Allah'ın belası sese.
Escucha ese maldito...
Bu allahın belası yarının gazetesi.
Es el periódico de mañana.
Allah'ın belası! Öldüreceğim seni!
Mátalo, lo mataré yo mismo.
Bizi rehin aldılar ve o Allah'ın belası köye hapsettiler.
Nos hicieron presos y nos trajeron a esta maldita aldea.
Bir sürü Allah'ın belası gül ve hepsi de bu gece Katolik bir hastanede olacak.
Rosas para dar y tomar. Todas irán a un hospital católico.
Allah'ın belası bir aptal gibi hissediyorum.
Me siento como un idiota.
Allah'ın belası bir anormal şov gibiydi orası.
Menudos espectáculos se montaban.
Bütün bu Allah'ın belası kumun ortasında mı?
¿ En medio de este maldito desierto?
O Allah'ın belası tam bir kasaptır.
Es un matadero ambulante. Eso es lo que es.