Anlattı traduction Espagnol
24,011 traduction parallèle
Katrina Bennett'e Mike Ross'u bildiğini mi anlattın?
¿ Le dijiste a Katrina Bennett que sabías lo de Mike Ross?
Oradasın biliyorum ve sana Shell Island hakkında bir şeyler anlattığımı da biliyorum.
Sé que estás ahí, y sé que les dijo sobre Shell Island.
Bana geldi ve planı olduğunu söyledi. Elizabeth Keen hakkında bildiği herşeyi anlattı.
Él vino a mí, dijo que tenía un plan, dijo que sabía sobre Elizabeth Keen.
Konuşmaya fırsat bulduğum herkese seni ne kadar çok sevdiğimi anlattım.
♪ déjalos morir ♪ Lo pasé diciéndole a cualquiera que escuchara cuánto te amo.
Sana sıkıcı hayat hikayemin tamamını anlattım.
Te conté toda la historia de mi vida larga y aburrida.
Kız anlattı.
La muchacha nos dijo.
Sürekli kızımızın gidip de bütün her şeyi anlattığını hayal ediyorum.
No paro de imaginármela entrando allí y soltándolo todo.
Anlattım ona.
Se lo he contado.
Rahip Tim'e anlattım, özür dilerim.
Al pastor Tim. Se lo he contado. Lo siento mucho.
Bana anlattı.
Me lo ha contado.
Sizi ne kadar çok sevdiğimizi anlattım.
Y que todos lo queremos mucho. Como todos los chicos.
Ailen gelince bana anlattıklarının hepsini onlara da anlat.
Cuando su familia llegue aquí. Dígales todo lo que me dijo.
Her şeyi anlattılar.
Nos contaron todo.
Müdürüm, size olayı benim anlattığımı kimseye söylemediniz, değil mi?
Señor, no le dijo a nadie que yo le conté, ¿ verdad?
MCC Altyapı'dan Margie'yle yakınız, hepsini o anlattı.
Soy amiga de Margie de Infraestructura, y ella me lo contó.
Siz lafımı kesmeden önce anlattığım hikaye.
Lo que le contaba antes de que me interrumpiera.
Sadece senin anlattığını değil, birçok farklı hikaye dinleyeceğiz, yüksek güvenlikli erkek cezaevinden Litchfield'a neden geldiğinle ilgili hikaye de buna dahil.
No solo la que tú cuentas, sino varias otras, incluso aquella de por qué viniste a Litchfield de la cárcel masculina de máxima seguridad.
Polise anlattıkların tam olarak mantıklı değil Shelby.
Es que lo que le dijiste a los policías no tenía ningún sentido, Shelby.
Size dürüst olacağım. Shelby'nin kardeşime anlattığı hikâyelere hiç inanmadım.
Seré sincera contigo nunca le di mucho crédito a las historias que mi cuñada le contaba a mi hermano.
Bugün onun kuşları beslediği parktan geçtik, ona kıs kıs güldü ve hemşiresine dönüp bizim yaşlı Javi'yi nasıl alt ettiğini anlattı.
Aún hoy, cuando la vemos en el parque, se ríe... y le cuenta a su enfermera cómo venció al pobre Javi.
Hey Espo, Bayan Lucinda hakkında anlattığın hikaye...
- Espo, esa Srta. Lucinda...
- Bunu en azından avukatına anlattın mı?
- ¿ Se lo dijo a su abogado? - Por supuesto.
- Ve bunların hepsini avukatına anlattın mı?
- ¿ Le contó esto a su abogado?
Evet, Jenny'nin kocası olayı anlattı.
Sí, el marido de Jenny me dijo sobre el asunto.
Cosima'ya anlattığın, içinde kardeşler olan rüyadaki gibi mi? - Hayır.
¿ Es como el sueño que le contaste a Cosima, en el que salíamos todas las hermanas?
Sana olanları ona anlattın mı?
¿ Le dijiste lo que te pasó?
- Söylediklerimi ona anlattın mı?
Le has contado lo que dije.
Ona her şeyi anlattım.
Vale, le he contado todo.
Bu arada öğrenci danışmanlığına olanları anlattım.
Y les conté a los de orientación escolar todo lo que pasó.
Bunu neden bize anlattın?
¿ Por qué nos dijiste eso?
Sana canavar gibi görünmüş olabiliriz ama belki neden böyle yaptığımızı anlarsın diye herşeyi anlattım.
Sé que debemos parecerte unos monstruos, pero tenía que ser honesta y así tal vez podrías entender por qué lo hacemos.
- O söyledi. Hepinizin koridor boyunca onu kovaladığını ve... Çılgın Göz'ün cinayet bebeği gibi şarkı söylediğini anlattı.
Dijo que la persiguieron por el pasillo, y que Ojos Locos cantaba como una muñeca asesina.
Bana anlattığın kadarıyla, öyle biri gibi durmuyor.
Por lo que me contaste, no parece de esos hombres.
Anlattı dinlemedim.
Ella me lo dijo y yo no le presté atención.
Lexie ata binmeyi sevdiğini, Sue ise kakalı bir hikaye anlattı. O ne öyle?
Lexie me contaba que le gusta montar a caballo y Sue me contaba una historia sobre popó. ¿ Qué es eso?
Gina her şeyi anlattı.
Gina nos lo ha contado.
Sana kim anlattı?
¿ Quién te dijo eso?
Japon adamı anlattığımdaki kadın o yangındaki kadın diyorum!
¡ Esa mujer de la que te hable con el tipo japonés! ¡ Ella es la del incendio!
Byeong Jae hakkında anlattığın şeyi hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas lo que me dijiste sobre Byeong Jae?
Bir şey mi anlattım?
¿ Qué?
- Killian, buraya düştüğü için kendisini suçluyor ancak bana olanları anlattı.
Killian se culpa por acabar aquí pero me contó lo que ocurrió.
Anlattıkların arasında yani.
¿ Algo de lo que me dijiste?
Peki ya sevgilin hakkında anlattığın?
¿ Qué hay de tu novia?
Onun hakkında anlattığım şey hep aynı.
Solo hay una historia sobre ella.
Alex yaptıklarını anlattı.
Alex nos dijo lo que le hicieron.
Terry, Brooklyn'de büyürken KOCAM zil sesleri ve anlattıkları hikâyeler beni büyülerdi.
Crecí en Brooklyn, y siempre me fascinaron los ringtones y las historias que contaban.
- Zaten çok şey anlattım.
- He dicho demasiado.
- Bana anlattığını söyledi.
Me dijo que te contó.
- Niye bütün hikâyeyi anlattın ki?
- ¿ Por qué nos contaste toda la historia?
Niye bana bütün hikâyeyi anlattın ki?
- ¿ Por qué me contó toda la historia?
Bunların hepsini anlattıkça sallıyorum.
Yo me estoy inventado todo esto sobre la marcha.
anlattım 33
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351