B traduction Espagnol
402,096 traduction parallèle
Bırak da bir bebeği olsun.
Que tenga su bebé.
Sadece bırak.
Ponlo ahí.
Onu sizinle yalnız başına bırakmaktan vazgeçmeliyim.
No tengo que dejarlo más con ustedes.
Patlamaya dayanıklı kapılar sizi de mahsur bıraktı mı?
¿ Las puertas de seguridad también los encerraron?
- Benimle uğraşmayı bırak Bucky.
Deja de molestarme, Bucky.
Bu riskleri almaya devam ediyoruz, Jane. Ve kıçlarımızı atmak. Bıktım bundan.
Seguimos corriendo riesgos, Jane, y teniendo nuestros culos pateados.
Çantayı arabaya bırakın.
Deja la bolsa en el carrito.
Parayı bırak, yoksa anlaşma bitti.
Deja el dinero, o se acabó el trato.
- Çantanı bırakmanı kim söyledi?
- ¿ Quién te dijo que tiraras esa bolsa?
Silahı bırak.
Suelta el arma.
Silahlarınızı bırakın!
¡ Así que soltad las armas!
Silahı bırak Ve ellerini havaya kaldır.
Suelta el arma y levanta las manos.
Şimdi silahı bırak.
Ahora baja el arma.
Ama Christmastime'da her yıl, ben... Eski çalışma numarasına bir sesli mesaj bırakın, Ona geri dönmesini istemek ve kendisini açmak için yalvarmak.
Pero cada año por Navidades... dejo un mensaje de voz en su antiguo número del trabajo, rogándole que regrese y se entregue.
- Şu anda konuşmayı bırakmanız gerekiyor.
- Deja de hablar ahora mismo.
Bıraktım.
¡ Renuncio!
Jane, bıraktığım tek ailen.
Jane es la única familia que me queda.
- Hey, telefonu bırak!
- ¡ Suelta el teléfono!
Sana onları görmeden bırakma demiştim!
¡ Te dije que no los perdieseis de vista!
Lütfen mesaj bırakın.
Por favor deje su mensaje.
Seni duymaktan bıktım!
¡ Estoy harto de oíros cotorrear!
Bırak gitsek.
Solo déjenos ir.
Ama hala Havasu Gölü'nden yasaklıyız. Seni b * k çuvalı.
Pero aún seguimos vetados del lago Havasu, cacho cabrón.
Emily, gel seni buradaki b * k çuvalı ile tanıştırayım.
Emily, déjame presentarte a este cacho cabrón.
Sunum için hazır mısınız, sizi b * k çuvalları?
¿ Listos para la presentación, cacho cabrones?
Çünkü onun hakkında konuşmayı bırakamıyorsun!
¡ porque no dejas de hablar del puto tema!
- Bırak tamamlasın.
- Deja que termine.
Oyun oynamayı bırakacak mısın?
¿ Quieres dejarte de tonterías?
Şimdi oraya git ve anlaşmayı bitir, seni b * k çuvalı.
Ahora ve y cierra el trato, pedazo de...
♪ Lanet dükkan hakkında konuşmayı bırak ♪
* Deja ya de hablar de la puñetera floristería *
Şu sesi kullanmayı bırak.
Deja de usar esa voz.
Sence Susan anahtarlarını saklamasaydı onun arabasında seks yapmayı bırakır mıydım?
¿ Crees que habría dejado de tener sexo en el coche de Susan si ella no hubiera empezado a esconder las llaves?
Son seferinde, sekiz ay göz teması kurmamayı istedi. Ama speed metal dinlemeyi bırakmasından önceki bir buçuk yıl güzeldi.
Bueno, la última vez nos pidió que no hiciéramos contacto visual durante ocho meses, pero pasó un año y medio hasta que dejó de escuchar speed metal.
Bizi öylece bıraktığına inanamıyorum.
No me puedo creer que nos esté dejando.
Arı saçlarına yumurtalarını bırakmadı.
La abeja no te ha puesto huevos en el pelo.
Lütfen benle bağ kurmayı bırak.
Por favor, deja de crear lazos conmigo.
Bakalım çalışma yerinizi Konferans Odası B'ye alınca bu ne kadar sürecek.
No, bien, veremos cuánto dura una vez que mueva vuestros espacios de trabajo a la Sala de Conferencias... B.
Bekle, "Konferans odası B" ne?
Espera, ¿ cuál es la Sala de Conferencias B?
- Onun okul gezisi için bu çeki "el altından" bırakmak istiyorum.
Solo quería dejar este cheque, de extranjis, para su excursión.
Ve tamamen senin olabilir. Tabi gerçekleri özgür bırakırsan.
Y esto podría ser tuyo con que hagas que la verdad sea libre.
Ya o kapıyı açıp serbest bırakırsın ve tüylü kanatlarını açıp uçmasına izin verirsin ve bilemiyorum...
O abres esa puerta, haciendo que esté libre, dejando que vuele con las alas del... Plumas... No...
Bırak kalsın.
Circula.
- Beni rahat bırak.
- Déjame en paz.
- Jackie dergiyi arıyı öldürmek için kullandı ve orada bıraktı.
- Jackie simplemente usó esa revista para matar una abeja y la dejó ahí.
Bırak beni, lütfen.
Suéltame, por favor.
Russ'tan laf açılmışken, burada bir şey bıraktı mı?
Hablando de Russ, ¿ dejó algo aquí?
Kimmy yok oldu ve beni hasta Titus'la bıraktı.
Kimmy se va y me deja con un Titus enfermo.
Katil balina kısmını sevdim, SeaWorld'de patronumu bıçaklamıştım.
Me gusta lo de la orca, porque una vez apuñalé a mi jefe en Mundo Marino.
A, kıyamet kopuyorsa, B, bira bütün dünyada bedava olduysa veya C, gerçek bir fahişeyle tanışırsam?
B, si la cerveza fuera de repente gratis en todo el mundo, o C, si alguna vez conocía a una prostituta de verdad?
Beni rahat bırak.
Déjame en paz.
Ana fikir şu ki ; o senden faydalanmayı bırakmayacak. Tabi sen defetmezsen.
La cuestión es que no va a dejar de aprovecharse de ti si no le para los pies, y si no le paras los pies ahora, un día, vas a explotar.