Bir hediye traduction Espagnol
7,800 traduction parallèle
Geleneksel bir hediye.
Es algo tradicional.
Yolun kenarında sizin için bir hediye bıraktım.
Les dejé un regalo al costado del camino.
Ayrıca o bana kişisel bir hediye verdi.
Además, me hizo un regalo personalizado.
Bak bu Rogelio'dan bana kişisel bir hediye.
Escucha, este es un regalo personalizado de Rogelio.
Sana bir hediye getirdim.
Te he traído un regalo.
Nişanlının bizim için yaptıkları bu tam bir hediye.
Lo que tu prometida está haciendo por nosotros... es todo un regalo.
Neyse bir Noel'de, çocuk dört yaşına falan gelmiş olmalıydı o zamana kadar oraya gittim ve yanımda küçük bir hediye götürdüm.
Una Navidad, el niño debía tener 4 años. Me dirigí allí y llevé un regalito.
Ona vermek için bir hediye işte.
Sólo un presente para darle.
Tüm yaptığın şeyleri bir düşünecek olursan senin için oldukça hak edilmiş olduğunu düşündüğüm bir hediye bu.
Y mientras contempla lo que ha hecho ella tiene un regalo para usted uno bien merecido, diría...
Bir hediye buldun. Bir tane.
Encontraste el regalo, un regalo.
İçine baktım ve bir hediye buldum. Bir sarı elbise.
Y miré dentro, y encontré un regalo, un vestido amarillo.
İçine baktım ve bir hediye buldum. Bir sarı elbise.
Miré dentro y encontré un regalo, un vestido amarillo.
Kendimize bir hediye alalım.
Será nuestro regalo.
Verilmeye devam edilen bir hediye değil mi Gaz?
Tu regalo se sigue entregando, ¿ verdad, Gaz?
Bu bir hediye.
Es un regalo.
Neyse ki, Rasputin bir hediye keşfetti bir su birikintisi, bu ağacın altında.
Afortunadamente, Rasputín descubrió un regalo en un charco bajo este árbol.
Olmam gereken yere döndüğümü biliyorsun, ama ayakları masanın altında, hazır bir hediye ile birlikte bir minik bebek tesadüfen tam olarak bana benzeyen.
Antes de que te enteres, vuelvo a donde debería estar, con una familia y tal, pero con un bonus añadido... de un pequeño bebé... que accidentalmente se parece a mí.
Eğer bu kadar yılımı sizin gibi kaba insanlarla harcamamış olsaydım. Örümcek adam çantası yerine daha iyi bir hediye verebilirdim!
¡ Si no hubiera desperdiciado todos estos años... con ustedes, monstruos maleducados... habría sabido que no se da de regalo... un morral de Spider-Man!
o sadece küçükken keşfettiğim bir hediye.
Es solo un don que descubrí cuando era más joven.
Annenle baban yılda bir gün, hiçbir sebep olmadan, öylesine birden bire sana muhteşem bir hediye yığını vermeye karar veriyorlar.
Tú mamá y papá, un día al año, sin razón aparente, de la nada, de repente deciden darte una enorme pila de regalos.
Makine eskisi gibi benimle konuşamıyor. Ama sana bunu vermemi istedi. Bir hediye, New York'un bir gölge haritası.
La máquina no puede hablar conmigo tanto como antes, pero quería que tuvieras esto, un regalo, un mapa de las sombras de Nueva York.
Yani bu sabah bir hediye aldığını duydum.
He oído que has recibido un regalo esta mañana.
Ona bir hediye getirdim. Sorun olur mu?
Le he traido un regalo. ¿ Esta bien?
Bir diğer deyişle, Lola ve çocuğunu kıskanamazyız, alacakları herhangi bir hediye onların hayatını olaylaştırırsa, aynı zamanda senin ve anneninde hayatını kolaylaştırır.
En otras palabras, no podemos envidiar los regalos que Lola y su bebé puedan recibir si hacen su vida más fácil de lo que fue la tuya y la de tu madre.
- Nasıl bir hediye?
- ¿ Qué tipo de regalo?
Cennetlerden düşen bir yıldızın doğusundan gelen mavi meleklerin dünyayı kurtarmak için tüm insanlığa bir hediye getirdiğini...
Un mito del este De un estrella que cayó del cielo De ángeles azules que llegaron lleva un regalo para toda la humanidad,
Sana bir hediye sunmak istiyoruz.
Me gustaría hacerle un regalo.
Ona "seni önemsiyorum" diyecek bir hediye alamıyorsa o konuşmayı nasıl yapacak?
Sí, bueno, si no puede ni hacerle un regalo... que diga "me importas"... ¿ cómo va a tener esa conversación?
Evet Luke, seni unutmadık ve Meksika'dan harika bir hediye aldık sana.
Sí, Luke, no nos olvidamos de ti. Te hemos comprado un gran regalo aquí en México.
Sana tüm olanlardan sonra, bir hediye getirdim.
Y por si acaso, os hice un regalo.
Bana bir hediye sundular...
Me ofrecieron... un regalo.
Ne tür bir hediye?
¿ Qué tipo de regalo?
Bu inanılmaz romantik bir hediye ve gördüğün gibi, senden çok hoşlanıyorum ve benim kız arkadaşım olmanı istiyorum.
Es un regalo romántico increíble, y como puedes ver, me gustas mucho y quiero que seas mi novia.
Ne güzel bir hediye.
Qué regalo más maravilloso.
İki yıl önce doğum gününde Randall'a da bir tane yapmıştım. Bir hediye.
Hace 2 año le hice una a Randall y se la regalé por su cumpleaños.
Sana bir hediye aldım.
Tengo un regalo para ti.
Mantu burada çok mutluydu, bana bir hediye bıraktı.
Mantu fue tan feliz que me dejo de propina un colmillo de narval.
Çiçekler bir hediye ve Başkomiser Holt hediyelerden nefret eder.
Las flores son un regalo, y el Capitán Holt odia los regalos.
İzin verirsen, hediye etmem gereken bir Bakire Guadalupe kolyesi var.
Si me disculpan, tengo un pendiente de la Virgen de Guadalupe que entregar.
Rogelio'dan bir çeşit hediye, sanırım.
Parece una especie de regalo de Rogelio.
Onu ben alayım. Bu bir çeşit hazır hediye.
Son regalos preenvasados.
Bir buçuk hafta geciktin, hem zaten hediye vermiştin. Aç hadi.
Ábrelo.
McBeal grubundan bu konuda yardım istedim. Herkesin önünde adamdan özür dilersen o da aynı şekilde seni affetmeye istekli. Ama Amerikan ordusuna ve yaptıkları her şeye minnettarlığının sembolü olarak kendisine bir kutu kek hediye edeceksin.
McBeal está dispuesto a perdonarte si te disculpas públicamente y le regalas una caja de panecillos como símbolo de tu admiración por el ejército estadounidense.
Herhâlde bu hediye herhangi bir notla gelmemiştir değil mi?
¿ Supongo que este regalo no vino con algún tipo de nota?
İşe girerken size bir milyon dolar hediye çeki vereceğim bir de.
Y ofreceré un bono inicial de un millón de dólares.
Bunu ikimizide seven bir kadından hediye olarak düşün.
Considéralo mi regalo a la mujer que ambos amamos.
Önceki ev sahibine bir sene önce yepyeni "None-Core" marka termosifon hediye ettim ama hiç teşekkür ettiler mi?
Y también ayudé a los antiguos dueños... a instalar una nueva caldera hace un año... ¿ pero mostraron algo de gratitud?
Dört numaralı masadaki adam sadece düzmek istediğin ve aşık olmadığın bir kıza verilebilecek en harika hediye olduğunu söyledi.
El tipo de la mesa cuatro ha dicho que era el regalo perfecto para una chica de la que no estás enamorado, solo estrictamente follando. Ha comprado tres.
Bay Espinosa sizin bugün yasa koruma ajanıyla görüşeceğinize dair bir dedikodu işitmiş ve iyisi mi size bir avukat hediye etmeyi düşünmüş.
El Sr. Espinosa ha oído rumores de que hoy verían... a un agente de la ley y pensó que era mejor que hubiera un abogado presente.
Bir saat hediye dükkanında takılacağımızı hiç sanmam.
Sospecho que no vamos a tener ni una hora para nosotros durante el viaje.
Herhalde bayılırsın çünkü hediye almakta üzerime yoktur. Ayrıca öyle basit bir yerden de almadım.
Por supuesto que sí porque soy buena en lo del amigo invisible, y no la compré en una tienda de gasolinera.
hediye 81
hediye mi 55
hediyeler 55
hediyem olsun 24
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hayalet 36
hediye mi 55
hediyeler 55
hediyem olsun 24
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hayalet 36