Bir tane traduction Espagnol
44,339 traduction parallèle
Şimdi bir tane çalıştıran görmek istiyorum.
Bien, quiero ver uno ejecutándola en vivo.
Sana bir tane daha vereceğim.
Te daré otro.
Bana bir tane bulacağını söyledin.
Dijiste que me encontrarías uno.
Son seferinde tablet modelini yakmamıştık. Baharda Şangay'den bir tane alabilirsin.
La última vez que no incineramos un prototipo, podías comprarlo en Shanghái la primavera siguiente.
- Bundan bir tane daha alabilir miyiz?
- Sí. - ¿ Pedimos otra? - Otra de estas.
Yeah. d Bir tane de Insta orospularına d d Bir tane de Insta... d
Sí. 0
Bir tane de Snapchat için.
Y una más para Snapchat.
Bugün sadece bir tane istiyorum.
Ahora solo te estoy pidiendo una.
Bunu kaçırırsak 3 km sonra bir tane daha var.
Si no lo hacemos, el próximo túnel está a 3,2 km.
Neden bir tane daha istemiyorum sanıyorsun?
- ¿ Y te preguntas por qué quiero a otro?
Bir tane daha olsa ne olur ki, dedim. Anlıyor musunuz?
Le dije, "¿ Qué más da un bebé más?" ¿ Saben?
Lincoln'un sakalına benzeyen bir tane görmüştüm.
Sí, bueno, vi este districto, se vé como la barba de Lincoln.
Chuy! Bilirim, bende bir tane var.
Espera, espera, espera, espera, espera, espera espera, espera, espera.
- Bir tane.
- Tengo uno.
Sadece bir tane. 19 : 03'te kullanımdan çıkmış.
Solo una. Se desactivó a las 19 : 03.
Ama Curtis yapmaya çalışıyorum. Bir tane olana kadar durmayacağım.
, pero estoy trabajando en tener un Curtis y no voy a parar hasta conseguirlo.
Ben her zaman iki rehber isterim. Yalnızca bir tane getirdiler o yüzden sizin kapınızdaki benimki olmalıydı.
Siempre pido dos guías y solo me traen una, así que la de tu entrada debe ser la mía.
Bir tane kızarmış pirinç.
Un arroz frito.
Biz de onlara bir tane vereceğiz.
Y tenemos que darles uno.
Sadece bir tane mi?
¿ Solo uno?
Bir tane ister misin?
¿ Quieres una? ¿ Sí?
Başka bir tane deneyelim.
Hagamos otra de estas.
Eskiden bir tane varmış.
Dice que tenía uno.
Onu İngiltere'ye getirdik ve sağa nasıl dönülür de dahil birtakım karmaşık işlemleri ona tanıttık. Ve bir tane bulduk.
Y encontramos uno.
Eğer şundan bir tane alıyorsanız sizi akıl hastanesine kapatmalılar.
Deberían encerrarte si te compras uno.
Bir tane daha hakkınız var.
Podéis comeros una más.
Dışarıda kocaman bir tane var.
Hay uno enorme fuera.
Üç tane tavuğum varmış. Buzunu çözmeyi bilmiyorum. Bir tanesini vermeyi çok isterim, olur mu?
Tengo tres pollos ahí dentro, y no sé como descongelarlos, y me gustaría regalarles uno. ¿ Está bien?
Sadece bir tane.
- Uno.
Onun senden daha fazla parası var, başka bir tane alabilir.
Ese tiene más dinero que tú, se comprará otro.
- Olmaz, sadece bir tane.
- No, solo uno.
Bana bir tane isim söyle, babanın hangi arkadaşı bedava yemeğe gelmez?
Nombra a alguna amistad de tu padre que rechazaría una comida gratis. ¿ Eh?
Doğru, iki göğse, bir tane de kafaya.
Derecha, dos en el pecho, uno en la cabeza.
Arkadaşımda arabalarınızdan bir tane var.
Mi compañero tiene uno de sus coches.
Zaten bir tane var.
Solo el único que tengo.
Senin için bir tane daha işim var.
Tengo un trabajo más para ti.
- Pekala... Kızıl saçlı, güzel kızım için bir tane ve güzel, kara oğlum için de bir tane.
- Vale, este para mi preciosa hija pelirroja, y este para mi precioso hijo oscuro.
Bir tane daha uzat.
Pásame otra.
İslami Rayid Cephesi bu kafa patlamalarını üstlendi ve Kasım Seçimlerinden önce her hafta bir tane patlatmaya söz verdiler.
El frente islámico Ra'id está asumiendo la responsabilidad por estas explosiones de cabezas y están prometiendo una nueva por semana hasta las elecciones de noviembre.
Lee bir tane değil, çok sayıda cinayet işlemişti, kamera önünde.
Lee no cometió uno sino múltiples homicidios. Ante las cámaras.
Bir tane bira içsem ya da susuz kalsam hemen hasta oluyorum.
Me tomo una cerveza o me deshidrato y me pongo enferma.
Bir tane şikayet formu doldurması yeter.
Todo lo que hace falta es que rellene una queja.
Tamam, size bir tane ayırırım. Peki.
Está bien, bien, ustedes chicas pueden compartir una.
Son bir tane daha, sırf haksız olduğumu göstermek için.
¿ Qué? No, una más, solo para hacerme ver que me equivocaba.
Bir tane yakaladım. Çeviri : Erdemlix Kasım 2016
Atrapé a uno. ¿ Tiene alguna pregunta más, senador?
Geçen ay 15 tane bildirildi ve bu sabah bir adet daha geldi. Bisikletli kurye sentetik.
Se informó de quince el mes pasado y uno más esta mañana.
Pekâlâ, eğer ben tek gidişte iki tane halletseydim bir saat falan boşalırdım.
Vale. Si yo hubiera cazado a dos en un día, me habría estado corriendo viva una hora.
İki tane olması bir şablon demektir.
Dos ya son un patrón.
Muhteşem bir şey ama sadece iki tane başarılı test yapabildikleri yazıyor.
Asombroso.
- Bir tane bira içtim. - Hadi canım!
- Me tomé una cerveza.
Çoktan iki tane hamburger yedim ve gerçekten beni dudduran bir şey yok.
Ya me comí dos hamburguesas, y... no hay realmente señales de que pueda parar.
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76