Bir şey istemiyorum traduction Espagnol
2,390 traduction parallèle
Senden de bir şey istemiyorum.
No quiero nada de ti.
Ve objektif Cooper'a de ki, görkemli gelinlinkli ve düğün marşlı cafcaflı bir şey istemiyorum.
Gracias. Y dile al objetivo Cooper que no es tal Necesito un vestido blanco grande y con plumas para la boda de Marzo.
Bir şey istemiyorum.
Estoy bien.
Ve ikinizin de mutluluğundan öte bir şey istemiyorum.
No os deseo más que alegría y felicidad a los dos.
İnan bana, Hallam, eski dostum. Büyüleyici bir barın yanında bilinçsizlik içerisinde koltuğa gömülmekten başka hiçbir şey istemiyorum. Ama Tanrı'ya yemin olsun Avrupa'nın bütün genç prensleri babamın cenazesinde baş köşeye oturabilmek için buraya geldiler.
Créeme, Hallam, viejo amigo, nada me gustaría más que apoltronarme en un sillón en el maravilloso limbo del aire cargado de ese fascinante bar, pero juro por Dios que cada insignificante principito de Europa ha venido a parar aquí esperando asientos
Böyle bir şey istemiyorum.
No quiero esto.
Fazla bir şey istemiyorum ki.
No pido mucho.
Sadece elini sıkacağım. Bir şey istemiyorum.
Sólo quiero darte la mano, nada más.
Yıl dönümü yemeğimizde baş başa olalım yeter, başka bir şey istemiyorum.
Siempre que pasemos nuestra cena de aniversario juntos. Eso es todo lo que pido.
Senden pek büyük bir şey istemiyorum.
Y que lo que quiero no es gran cosa para ti.
Karamsar bir şey istemiyorum. Bir kutlama olmalı.
No quiero algo sombrío, quiero que haya una fiesta.
Ama ben başka bir şey istemiyorum
Pero yo no quiero nada más.
Evet, ben de başka bir şey istemiyorum zaten.
Si, no espero nada más.
Sana kötü bir şey olmasını istemiyorum.
No quiero que te suceda nada malo.
Sana söylemem gereken bir şey var ama endişelenmeni istemiyorum çünkü her şey düzelecek.
Hay algo que necesito contarte y no quiero que te preocupes, porque todo va a ir bien.
Bir daha o kokuşmuş odalarla ilgili hiçbir şey yapmak istemiyorum.
No. No quiero tener nada más que ver con esos cuartos apestosos.
Zaten 18 yıl hapiste yattım. Yapmadığım bir şey için tekrardan oraya girmek istemiyorum.
Ya me he pasado 18 años en la cárcel y no pienso volver por algo que no hice.
İstemiyorum öyle bir şey.
No quiero hacer eso.
ben iyiyim biliyorsun Sam ve ben, şansımızı denedik ve o ve addison'ın da denemesi gayet adil. o yüzden şey, bu gerçekten taktir edilecek bir davranış evet, şey, bilirsin ben geçmişte takılı kalan biri olmak istemiyorum tabi, tabi
Estoy bien. Ya sabes, Sam y yo, tuvimos nuestra oportunidad. Y, uh, parece justo que él y Addison puedan tener lo suyo, así que estoy bien.
Ben sadece bana hayatımı nasıl yaşamamı söylememelerini istiyorum ama onlara onaylamayacakları başka bir şey daha vermek de istemiyorum.
Es que no quiero que me digan cómo vivir mi vida, pero tampoco quiero darles algo más que puedan desaprovar.
Artık Julian'ın küçük köpeciklerinin etrafımda kuyruk sallamalarını ve hayatımı değiştirecek bir şey yapacaklarını sanarak etrafta dolaşmalarını istemiyorum.
Y nos preocupamos por ti. No necesito que más de los perritos de Julian vengan meneando la cola y actuando como que van a hacer algo para cambiar mi vida.
Ve onun kariyerini mahvedecek bir şey yapmanı istemiyorum.
Y no quiero que hagas nada para dañar su carrera.
Başka bir şey duymak istemiyorum. İşte tam bir single.
No necesito oír otra canción, aquí está el sencillo.
Senin anlaman gereken şey ise etrafımdan dolanıp beni yakalayıp öldürmek isteyen bir dizi çılgın konuşan robot istemiyorum.
¡ Lo que tú necesitas entender es que... no quiero que un grupo de vehículos locos parlantes... me estén siguiendo e intentando matarme!
Senden benimle tatile gelmeni ya da başka bir şey yapmanı istemiyorum.
No te estoy pidiendo que vayamos de vacaciones juntos ni nada por el estilo.
Şimdilik daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Tamam mı?
Eso es todo lo que quiero decir por ahora, ¿ vale?
Sana karşı rütbemi kullanmak istemiyorum ortak ama şef yardımcısı sana önemsiz bir dava için endişelenmeyi bırak dediğinde yapılacak şey önemsiz bir dava için endişelenmeyi bırakmaktır.
No me gusta tirar de rango, compañero, pero cuando tu jefe de departamente te dice... que dejes de preocuparte por un caso insignificante, lo que debes hacer es dejar de preocuparte por un caso insignificante.
Ama böyle bir şey yüzünden başkalarının bana gülmesini istemiyorum.
Pero no quiero que otros se rían de mí por algo como esto.
O genç dövüşçüye bir şey olmasını istemiyorum.
No quiero que le pase nada a este joven luchador.
Ben bir şey değiştirmek istemiyorum, bu kredi kartı kullanıcısının bilgilerini, ve hangi bankadan olduğunu öğrenmek istiyorum.
No quiero cambiar nada.. .. quiero saber la tarjeta de crédito que se utilizó.. .. para pagarlo de qué banco era.
Bir şey duymak istemiyorum.
No quiero oír nada.
Benim hakkımda bir şey bilmesini istemiyorum, Fulton.
No quiero que sepa que soy rico, Fulton.
Marlena'ya bir şey olmuş olduğunu birinin ona zarar vermiş ya da kılına dokunmuş olduğunu bile düşünmek istemiyorum.
Si le hubiera pasado algo a Marlena, si alguien llega a hacerle daño o a tocarla... Odio pensar en ello.
Başka bir şey izlemek istemiyorum.
Yo no quiero ver otra cosa.
Hiç bir şey geliştirmek istemiyorum.
No quiero mejorar nada.
Çok fazla zamanını almak istemiyorum veya onun gibi bir şey. Sadece...
No quiero quitarte mucho tiempo, ni nada.
O adam hakkında bir şey duymak istemiyorum. Don, asla.
No quiero oír nunca más el nombre de Don.
Bir şey içmek istemiyorum.
¿ Sabes qué, yo no necesito un trago.
Bir daha asla böyle bir şey hissetmek istemiyorum.
No quiero volver a sentirme así.
Bayan Bobbie hakkında bir şey söylememeliydim ama çok üzgündüm, seni bırakmak istemiyorum.
No debí haber dicho nada sobre la Srta. Bobbie pero estaba tan molesta ; y no quiero dejarte.
Bana bir şey sormanı istiyorum... Seninle oynamak istemiyorum.
Quiero que me preguntes algo que sólo Dave...
Ben bir şey dinlemek istemiyorum.
No quiero oírte.
Hey, artık kurtlar hakkında bir şey duymak istemiyorum. Yoksa her yerde onları görmeye başlarsınız.
Hey, no quiero escuchar nada más acerca de los malditos lobos... o comenzarás a verlos por todos lados.
Hayatımda bir sürü şey oluyor. Hiçbir şeyi kaçırmak istemiyorum önemli bir şeyi.
Bueno, en mi vida están pasando muchas cosas y no quiero perderme nada.
Sana bir şey olmasını istemiyorum.
No quiero que te pase nada malo.
Hem bunu sizin için yapıyorum çünkü başınıza kötü bir şey gelsin istemiyorum.
Y estoy haciendo esto por ti, porque no quiero que te pase algo malo.
Hem bunu sizin için yapıyorum çünkü başınıza kötü bir şey gelsin istemiyorum.
Y estoy haciendo esto por ti, porque no quiero que te pase nada malo.
Oğluma kötü bir anne olmak istemiyorum. Sana güzel bir şey daha söyleyeyim mi?
Dios, por favor, no me dejes fastidiar a nuestro hijo. ¿ Sabes por qué más va a estar bien?
Beni yargılamanı istemiyorum ama bir şey söylemem gerek.
Vale, no quiero que me juzgues, pero tengo que decir algo.
Sorun şu, yine zorlanmaya başlarsa başına bir şey gelsin istemiyorum.
¿ 50 años? Bueno, el problema es que, si las cosas se complican,
Annemin başını derde sokacak bir şey yapmanı istemiyorum.
No quiero que hagas nada que pueda meter a mamá en problemas.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46