Birazçık traduction Espagnol
12,104 traduction parallèle
Birazcık sıkılması yeter.
Todo que se necesita es un ligero apretón.
Cindy, uyardığı için bu mütevazi viyolonselisti mazur gör. Ama E telin birazcık bemol.
Cindy, perdona que lo note un humilde chelista... pero tu cuerda Mi está un poco desafinada.
Aslında birazcık...
Nos estamos yendo un poco de...
Aslında birazcık kısa oldu tatlım.
Son un poco cortos, cariño.
Beni öldürmeye çalışan bir Meksikalıdan birazcık demir parçası aldım.
Le cogí este metal a un mejicano muerto que intentó rajarme.
Aslında sadece birazcık tuvalet kağıdı ayarladım.
En realidad solo eran pequeños pedazos de papel sanitario.
Yazının bir tarafına birazcık renk de iliştirirsek hiç fena olmaz.
Mira, y una pequeña salpicadura de color sería buena en algún lado.
Birazcık fıstık ezmesinden ne çıkar?
Solo son pedazos de mierda.
Evet, Birazcık.
Sí, un poco, un poco.
- Ne kadar kötü diyorsun? - Birazcık kötü.
- ¿ Qué tan mal estás diciendo?
- Birazcık bahset.
- ¿ Woz?
- Bunun birazcık kısa olduğunu söylemiştin.
- Dijiste que estaba mal por un poco. - Lo está.
Birazcık daha sola ya da birazcık daha sağa düşseydi,..... birileri zarar görebilirdi.
Un poco a la izquierda, un poco a la derecha, alguien podría haber salido lastimado.
Birazcık.
De lejos.
Birazcık daha.
¿ Solo un poco más?
Birazcık daha sabır.
Un poco de paciencia.
Birazcık daha anlatabilir misin?
¿ Nos puede contar algo de eso?
Yenilebilir değil. Birazcık yemek tasarım hilesi var.
No es comestible... es un poco de trucos de estilizado de comida.
Birazcık meşgul olacağım Roy.
Voy a estar algo ocupado, Roy.
Birazcık.
Sólo un poco.
- Birazcık.
Un poco.
Birazcık abartıydı sadece.
La vi como... sólo un poco grande.
Mercy, içinde birazcık insanlık kaldıysa... en hayati neyse bana geri dön.
Mercy, si aún queda un poco de humanidad en ti, regresame lo que.... es mas vital.
İkisinden de birazcık.
Un poco de ambas.
Birazcık. Sizi birkaç içkiden sonra bilgilendirmeme ne dersiniz?
Un poco. ¿ Qué tal si la educo con unos tragos?
- Birazcık.
- para que volvamos a aventurarnos, ¿ no?
Biliyor musun, hala benimle çıktığına inanamıyorum yani istediğin her erkeği elde edebilirsin ben de birazcık yaşlıyım ve sen de muhtemelen benden çok daha zekisin istediğin zaman durdurabilirsin beni.
Sabes, todavía no puedo creer que salgas conmigo. Quiero decir, podrías elegir a cualquier hombre que quisieras, y yo soy un poco mayor, probablemente eres mucho más inteligente, siéntete libre de pararme en algún punto.
Siyasi amaçlarıma birazcık bile saygı göstermemene inanamıyorum.
No puedo creer que tengas poco respeto sobre mis objetivos políticos.
Acayip bir şey var. Birazcık... Kıllı bir şey.
Algo un poco... peludo.
Bir adada 12 adam var. 11'i birbiriyle aynı kiloda ama birisi birazcık daha ağır veya daha hafif.
Hay doce hombres en una isla. Once pesan exactamente lo mismo, pero uno de ellos es ligeramente más ligero o más pesado.
İçlerinden birisi birazcık daha ağır.
Uno es ligeramente más pesado. Hay un balancín.
Kendisi birazcık yalnız kalmak istedi.
Ella ha vuelto un tiempo a su casa.
- Birazcık aksisin.
- Un poquito gruñón.
- Birazcık.
- Un poco.
Birazcık vızıltı mı?
¿ Un ligero zumbido? ¿ Qué?
Birazcık bile kıskanmadım, merak ettim.
Ni un poco. Tengo curiosidad.
- Belki birazcık.
Tal vez un poco.
- Birazcık canlılar.
Están ligeramente vivas.
- Birazcık neyler?
¿ Están qué?
Birazcık utancın kimseye zararı olmaz.
Un poco de vergüenza no le hace mal a nadie.
Birazcık!
¡ Solo un poco!
Birazcık bizden büyüktü.
Era un poco más grande que nosotros.
Gerçek adını bilmediğim Biscuit ise arkadaş canlısı ve birazcık kaba biri.
Biscuit, del quién desconozco el nombre, es amigable y vulgar.
Daniel, şu anda birazcık sarhoş olabilirim, ama sen şizofreniksin.
Daniel, quizá este un poco ebrio ahora, pero tu tienes esquizofrenia.
Dünya birazcık bile değişmedi.
Aigoo... Este mundo nunca cambian.
Seyahati birazcık ertelemek zorundayız.
Tenemos que posponer el viaje un poco.
Babamın çabalamasından birazcık etkilendim.
Estoy impresionada de que papá esté haciendo un esfuerzo.
- Birazcık farklılar.
Son un poco diferentes.
Bütün bu olay birazcık sömürü gibi geliyor gerçekten.
Es decir, todo esto se siente un poco explotador.
Bu arada dostum, şuranda birazcık yemek parçası kalmış sanki, evet.
Eh, amigo, ¿ Tienes un poco, um? ... de salvavidas en... Justo ahí, sí. ¿ Eh?
Birazcık kurcalamayla Bayan Carter yalnızca iş hayatında Rachel Carter ismini kulladığı ortaya çıktı.
Un poco de investigación reveló que la Sra. Carter solo tiene el nombre Racher Carter en su vida profesional.
birazcık 224
birazcık daha 63
biraz 988
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
biraz daha iyiyim 16
biraz daha 472
birazcık daha 63
biraz 988
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
biraz daha iyiyim 16
biraz daha 472
biraz sonra 59
biraz dinlen 152
biraz daha var 16
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz daha kal 33
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelirim 80
biraz dinlen 152
biraz daha var 16
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz daha kal 33
biraz sakin ol 53
biraz daha iyi 17
birazdan gelirim 80