Cadılar traduction Espagnol
5,773 traduction parallèle
Son üç Cadılar Bayramı'nda Harry Potter oldun.
Ya has sido Harry Potter los últimos tres Halloween.
McGee bana Bruce Banner'lık taslamadan önce Abby'nin önümüzdeki Cadılar Bayramı partisinden bahsediyordum.
Estaba hablando acerca de la próxima fiesta de Halloween de Abby, cuando McGee se ha puesto en plan Bruce Banner conmigo.
Cadılar Bayramı, 2007, Abby'ye, balkabağı oymak istemediğimi söyledim.
Halloween, 2007, le dije a Abby que no quería tallar una calabaza.
Cadılar Bayramı, bekâr bir adamın cennetiymiş.
Allá vamos. Halloween solía ser el paraíso de los solteros.
Geri dönmek güzel, cadılar.
Es bueno estar de vuelta, perras.
Siz cadıların ağzının ne kadar sıkı olduğunu bilirim.
Ustedes las brujas son tan monstruosamente reservadas.
Cadılar Bayramı'ndaki o çocuklar hala sana bulaşıyorlar mı?
¿ Esos chicos de Halloween aún ten dan problema?
Üzgünüm ama kıyafetin Cadılar Bayramı dükkanından alınmış gibi duruyor.
Lo siento, pero tu atuendo parece que lo sacaste en una tienda de Halloween.
Bunu daha önce zehirli Cadılar Bayramı şekerlerinde ve son olarak Wisconsin'de Slender Man vakasında gördük.
Lo vimos en el envenenamiento de los caramelos de Halloween y más recientemente en el caso Slenderman en Wisconsin a principios de este año.
Adam Levine'in Cadılar Bayramı partisinde artı bir miydim?
¿ Fui más uno en la fiesta de halloween de Adam Levine?
Hey, mutlu Cadılar Bayramı. Biz sizin mahallede hile veya tedavi için Boyd getireceğini düşündüm.
Hemos pensado traer a Boyd de truco o trato a su vecindario.
Cadılar bayramınız kutlu olsun.
¡ Feliz Halloween!
Bak, Max her Cadılar Bayramı'nda Keanu Reeves filmlerindeki karakterler gibi giyinir.
Escucha, cada Halloween Max se disfraza de algún personaje de una película de Keanu Reeves.
Cadılar Bayramı kostümünü birilerine açıklama ihtiyacı hissediyorsan o kostüm muhtemelen olmamış demektir.
Si le tienes que explicar a alguien tu disfraz de Halloween es que, probablemente, no sea un buen disfraz.
Bunun Cadılar Bayramı'na denk gelmesi bence tesadüf olamaz.
Estoy pensando que quizás no sea coincidencia que esto haya pasado en Halloween.
Cadılar Bayramı'nda ne yapılıyorsa.
Es lo que se hace en Halloween.
Geçen Cadılar Bayramı korkunç bir şey oldu.
El pasado Halloween, algo terrible pasó...
Geçmişi gömebileceklerini sandılar ama bu Cadılar Bayramı'nda kötülüğün kötülük doğurduğunu öğrenecekler!
Creyeron que podrían enterrar el pasado... pero este Halloween, van a aprender... ¡ que el mal engendra el mal!
1984'de gösterime girdi, eleştirmenler tarafından John Carpenter'in "Cadılar Bayramı" nın soluk bir kopyası olarak adlandırıldı.
Jack Knife. Se estrenó en 1984, fue originalmente machacada por la crítica como una copia barata de Halloween de John Carpenter.
İki hafta önce Jack Knife, Cadılar Bayramı Katliam-a-ratonumun ilk filmiydi. Büyük ilgi gördü.
Jack Knife inauguró mi maratón de cuchilladas de Halloween hace dos semanas.
Giydirdiğin için sana biliyorum bir Teenage Mutant gibi Çocukken Ninja Kaplumbağa Cadılar bayramı için.
Sé que te vestías como una Tortuga Ninja adolescente mutante en Halloween cuando eras niña.
Cadılar Bayramı için geç kaldın.
Es un poco tarde para Halloween.
Cadılar bayramı ürünleri 26 aralıkta indirime girdi, dostum.
La mercadería de Halloween está a la venta hasta el 26 de Diciembre, amigo.
Bugün Cadılar Bayramı değil ki.
! Esto no es Halloween.
- Senin de Cadılar Bayramın kutlu olsun.
- Feliz Halloween a ti también.
Madem Cadılar Bayramı'ndayız mahkemede bunu taksan ya?
ya que es Halloween... ¿ por qué no llevas esto puesto en el juzgado?
Cadılar Bayramın kutlu olsun.
Feliz Halloween.
Cadılar Bayramı'nda çalışmam gerektiğine inanamıyorum, çok uyuz oldum.
No puedo creer que me toque trabajar en Halloween. ¡ Qué asco!
Claire bu sene çalıştığı için Cadılar Bayramı görevini ben devraldım.
Este año Claire está ocupada con el trabajo... así que yo me encargo de la faena de Halloween.
Claire kandan, tiskinçlikten ve vahşetten hoşlanıyor ama kim demiş Cadılar Bayramı korkutucu olmalı diye?
A Claire le encanta la sangre, las vísceras y el gore... ¿ pero quién dice que Halloween debe dar miedo?
Cadılar Bayramı'nı istediğim gibi kutlayacağım.
Estoy teniendo el haloween que quería.
Claire, istediğin Cadılar Bayramı'nın bu olmadığını biliyorum ama öyleymiş gibi yapamaz mısın?
Claire, sé que este no es el Halloween que querías... ¿ pero puedes intentar venderlo?
Gayet açık, anne. Cadılar Bayramı'nı, insanlara sıkıcı biri olmadığını göstermek için kullanıyorsun.
Es obvio, mamá... usas Halloween para enseñar a la gente que eres astuta.
Cadılar Bayramı'nız kutlu olsun.
Muy bien, feliz Halloween.
- Cadılar Bayramı'nı kaçırıyorum.
Me estoy perdiendo Halloween.
Lily, baban töreni kaçırmış olabilir ama Cadılar Bayramı'yla çok ilgilendi.
Lily, papi puede que se haya perdido el desfile... pero estuvo pendiente de Halloween.
Cadılar Bayramı partini kaçırdığım için tekrar özür dilerim, Abby.
Lo siento de nuevo, Abby, por haberme perdido tu fiesta de Halloween.
Bir anlaşmamız vardı cadılar!
¡ Teníamos un trato, brujas!
Cadılar Bayramı maskesi olabilir.
Quizá una máscara de Halloween.
Çocukken sokakta oynadığımı hatırlıyorum, cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
Recuerdo cuando yo era niña y jugaba en la calle, o salía a pedir caramelos en Halloween.
-... cadılar bayramında para, şeker topladığımı...
- o salía a pedir caramelos en Halloween.
Çocukken sokakta oynadığımı hatırlıyorum, cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
Recuerdo cuando yo era una niña y jugaba en la calle, o salía a pedir caramelos en Halloween.
Çocukken sokakta oynadığımı hatırlıyorum,... cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
Recuerdo cuando yo era una niña y jugaba en la calle, o salía a pedir caramelos en Halloween.
... sokakta oynadığımı, cadılar bayramında para, şeker topladığımı.
Y jugaba en la calle o salía a pedir caramelos en Halloween.
Bu hücre, Thomas Jefferson ve onun cadıları tarafından tasarlandı.
Esta celda fue diseñada por Thomas Jefferson y un aquelarre de brujas para retenerlo.
- Putlara tapıp tıpkı cadılar gibi kanla alakalı ilahi söylüyorlardı.
Estaban adorando ídolos, y cantan acerca de la sangre. ¡ Como hacían las brujas! ¡ Suficiente!
Salem'de cadılar yoktu. Burada da sorunlar yok.
Las brujas no estuvieron en Salem y los problemas no están aquí.
Pekâlâ, Oregon'da bir cadılar meclisi var.
Está bien.
Cadılar Bayramı yılın en kalabalık günüdür.
- Aquí.
Kırmızı çadırın serin gölgesinde anılarını, miras bırakır gibi bana bıraktılar. Sesleri, kendimi keşfetmemde aracı oldu.
En la sombra de la tienda roja, me transmitían sus recuerdos como regalos, y fue a través de sus voces cuando descubrí la mía propia.
Diş ve mide ağrılarına şifa bulmak beni cadı yapıyorsa o zaman hiç de korkulacak biri değilimdir.
Si, el sanar, dolor de muelas y dolor de estómago, me hace ser una bruja, entonces soy muy poco temible.