English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ D ] / Dür

Dür traduction Espagnol

132 traduction parallèle
12 ünlü çalışması içinde bundan hiç bahsedilmez ama bu gerçekte 13.dür ve Monako'ya mutluluk getirmektedir.
La hazaña no se cita entre sus doce celebres trabajos... Quizás se trate del número trece... sea como sea... el número trajo suerte a Mónaco.
Bu insanların sayısı maksimum 800 dür. Gerçek "Saf Alman Irkı" dır.
Tiene un máximo de 800 miembros de personas con raza alemana realmente pura.
Neden "temizle, hakla, tepele, defterini dür, gebert" diyorsun?
¿ Por qué dices "deshacerte, eliminar, prescindir, liquidar"?
Kısaca bu gerçekten de "zamanın yönlülüğü" dür.
En resumen, es como una "flecha del tiempo".
Dünyanın kendisi Kıyamet Günü'dür. Yaşamayı, iradenin yadsınması olarak ve intiharı yadsımanın eylemi olarak görmek çok büyük bir yanlış anlaşılma olacaktır.
Pero sería un enorme malentendido verlo como una negación de la voluntad de vivir, ver el suicidio como una negación activa.
Eğer Clouseau'yu ve onu öldürenleri bilebilecek birisi varsa, o, eski Baş Müfettiş Charles Dreyfus'dür.
Si alguien sabe algo de Clouseau y sus asesinos, es el antiguo inspector jefe Charles Dreyfus.
Burada olan olay haftada 500'dür.
Son 500 dólares por semana.
Hepsi İngiliz Gülü'dür.
Todas son rosas inglesas.
Eminim Hartford'dür.
Estoy seguro de que es en Hartford.
Ben Sidney Greenburg, söylemek isterim ki önemli olan ne kadar kazandığınız değil, eve ne kadarını götürdüğünüz dür.
Soy Sidney Greenberg, recordándoles que lo que importa no es cuánto llevas, sino cuánto llevas a casa.
Herhalde Lousie ve Fern'dür.
Uh... probablemente sean Louise and Fern.
O da Anneler Günü'dür.
Es el Día de la Madre.
Paris'te sayıları yaklaşık 100'dür.
Paris, por ejemplo, tiene como 100 de ellos.
Normalde bu iş için ücretim 4.500'dür.
Generalmente cobro 4.500 por recuperar la suma.
- Umarım o park Wonder World'dür.
Supongo que fue de vacaciones a Wonderworld. Así es.
Gelmiş geçmiş en romantik şarkı "The Way We Were" dür.
La canción más romántica es "The Way We Were".
En sık uğradığım yer Smokin Caz Kulübü'dür. Bu şehirde gittiğim nadir yerlerden birisi.
Lo más cercano a un club de jazz ahumado, es la cabina de este maldito hospital.
Düsturum,'her gün daha da büyü " dür.
Mi lema es'sé mejor cada día'.
Artık herşey'ekstra - güçlü'dür.
Todo es "Extra-fuerte".
Değişeceğinden emin olduğumuz bir şey varsa, o da Satürn'dür.
El planeta que más cambiará será Saturno.
Nick, eski kocam, erkeklerin gözde idolü'dür.
Nick, mi ex marido, es el último hombre de hombres.
- Belki başka bir Paul'dür.
Quizá es otro Paul. Paul Budnik.
Belki de nefret ettiğim şey Şükran Günü'dür.
Quizá es que odio el día de Acción de Gracias.
Mücadelesinde yardım eden ise "Kahin" denilen Batman'in ilk evlatlığı Batgirl'dür.
La acompaña en su lucha, "Oraculo". quien una vez fue la protegida de Batman, "Batichica".
Mücadelesinde yardım eden ise "Kahin" denilen Batman'in ilk evlatlığı Batgirl'dür.
Unida a ella en esta lucha... Oracle, quien fue una vez la protegida de Batman, Batgirl.
Ona, mücadelesinde yardım eden ise, "Kahin" denilen... Batman'in ilk evlatlığı, Batgirl'dür.
Junto a ella en la lucha está Oracle quien una vez fue la protegida de Batman, Batgirl.
Ona, mücadelesinde yardım eden ise, "Kahin" denilen... Batman'in ilk evlatlığı, Batgirl'dür.
Se juntó a ella en la lucha, Oracle, que fue en tiempos la protegida de Batman,'Batgirl'.
Ona, mücadelesinde yardım eden ise, "Kahin" denilen... Batman'in ilk evlatlığı, Batgirl'dür.
Se le une en esta lucha, Oracle que fue la protegida de Batman, Batgirl.
Ama çöl "çöl" dür.
Pero desierto es "desert".
Paranın faizi, yüzde 200'dür.
El interés es del 200 por ciento.
Harvey. Kasabadan çıkınca kızın defterini dür.
Y Harvey, cuando te encuentres a salvo quítale todo el sufrimiento.
Mücadelesinde yardım eden ise "Kahin" denilen Batman'in ilk evlatlığı Batgirl'dür.
La acompaña en su lucha, Oracle. quien una vez fue la protegida de Batman, Batgirl.
Bu Yeryüzü'dür.
Esta es la Tierra.
Olağan ve olağanüstünün arasındaki fark, o ufak "üstü" dür.
La diferencia entre ordinario y extraordinario es ese poquito adicional.
Unutmayın, olağan ve olağanüstü arasındaki fark o küçük "üstü" dür.
Recuerda, la diferencia entre ordinario y extraordinario es aquel pequeño extra.
Birlikte çalıştığım gruplardan biri Dünya Dışı Zeka Arama Enstitüsü'dür.
Estoy afiliado al Instituto SETI, que busca inteligencia extraterrestre,
Tek istediğimiz Shayera Hol'dür, eğer onu teslim ederseniz serbestçe gidebilirsiniz...
Todo lo que queremos es a Shayera Hol. Si la entregan, el resto puede irse.
Vallah benüm tekkem Pervane'dür.
Mi única orden es Pervane.
Odur! Türkmen'dür.
Exactamente eso.
Belki NTAC'den nefret eden kızgın bir 4400'dür.
Alguien que odie a NTAC.
Bizim de bir acil durum olmamızı istemiyorum bu yüzden 60'ın altında dür.
Bien, y no quiero ser yo la emergencia, así que mantente debajo de los 60.
o Satürn'dür.
ése es Saturno.
Bu gezegeni bugün Satürn diye adlandırmamızın nedeni, Romalılar'ın tarım tanrısı Satürnüs'dür.
El dios romano de la agricultura era Saturno, y por eso lo llamamos así.
Josef'in adalet anlayışı, daha çok "göze göz" dür.
El sentido de justicia de Josef es más el de ojo por ojo.
"Rejuvenatör" kelimesinin kökü Latince'ye dayanmaktadır ve kelime anlamı, "gençliğin geri dönüşü" dür.
Rejuvenecer, proviene del latín lo que literalmente significa "Retorno de la juventud"
Bugün "bugün" dür ve zamanımızı tartışarak heba etmeyelim.
Yo hoy es hoy. No perdamos el tiempo discutiendo el uno con el otro.
Dür...
Debe ser tele...
Sen içeri git ve diğerlerinin defterini dür.
Yo hablaré con Bauer.
Bu Lady Bird'dür.
Lady Bird.
Dür, lütfen.
Espere.
Bunun adı "Hüküm" dür.
Este nombre significa "Enviado"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]