Elinden geleni yaptın traduction Espagnol
731 traduction parallèle
Herkes gibi elinden geleni yaptın.
Hiciste lo que hubiese hecho cualquiera.
Elinden geleni yaptın.
Has hecho lo que has podido.
Sen elinden geleni yaptın.
Has hecho todo lo posible.
Jack Stuart'ı mahvetmek için elinden geleni yaptın.
Has hecho todo lo posible para hundir a Jack Stuart.
Orada elinden geleni yaptın Brickley.
Ya ha hecho lo que tenía que hacer allí.
Elinden geleni yaptın.
Usted ha intentado todo.
Sen elinden geleni yaptın.
Hiciste todo lo posible.
Elinden geleni yaptın.
Hiciste lo que pudiste.
Elinden geleni yaptın, Marius. Minnettarız.
Mario, hiciste todo lo que pudiste, y te lo agradecemos.
Onu caydırmak için elinden geleni yaptın.
De seguro hiciste todo lo que pudiste para desalentarlo.
Sen, yaşaması için, elinden geleni yaptın, doktor.
Ha sido un milagro que le haya mantenido tanto tiempo con vida, Doc.
Sen elinden geleni yaptın.
Tú has hecho todo lo posible.
- Sen elinden geleni yaptın, Luke.
- No servirá de nada, Luke.
Elinden geleni yaptın.
Lo has intentado.
- Sen elinden geleni yaptın evlat.
- Lo hiciste bien, hijo.
Bak anne, sen elinden geleni yaptın, tüm paranı harcadın o cezaevinden bu cezaevine, peşimde gelmekten yaşlandın artık.
Mamá, has luchado, has gastado todo el dinero que tenías, envejeces siguiéndome de cárcel en cárcel.
- Beni öldürmek için de elinden geleni yaptın.
E hiciste todo lo posible por asesinarme a mí.
Benim gelmeme engel olmak için elinden geleni yaptın.
Trataste de impedir que viniera.
"Asker, elinden geleni yaptın" sonra bana para verdi ve eve yolladı.
Elías me dijo, "soldado, hiciste todo lo posible". Me dio dinero y me mandó a casa.
Sen elinden geleni yaptın Arletta.
Has hecho lo que has podido, Arletta.
- Elinden geleni yaptın.
- Ha hecho lo que ha podido.
Sen elinden geleni yaptın.
Hiciste todo lo que pudiste.
Bu ülkede elinden geleni yaptın. Sonu hep ateş ve mezar oldu.
Hiciste lo que pudiste, y todo acaba quemado, en la tumba.
Elinden geleni yaptın.
Pero hiciste todo lo que pudiste.
- Elinden geleni yaptın.
hiciste todo lo que pudiste.
O arabaya bir şey olmaması için elinden geleni yaptın, ama... dün gece onu arkaya park etmiştin ve bu sabah yerinde yoktu.
Juraré que estabas cuidando su coche a la perfección, pero... lo aparcaste anoche en la parte trasera y esta mañana había desaparecido.
Elinden geleni yaptın değil mi?
Hiciste todo lo que pudiste, ¿ no?
Sana şunu söyleyeyim Crane, elinden geleni yaptın.
Al menos hizo un esfuerzo.
Elinden geleni yaptın.
Lo ha hecho lo mejor que ha podido.
Elinden geleni yaptın. Elinden geleni yaptın Tommy.
Lo has hecho muy bien, Tommy.
Evet, elinden geleni yaptın.
Si lo hiciste lo mejor Que pudiste
Sen elinden geleni yaptın, Prime.
Deja que Ratchet te eche un vistazo.
Onu ikna etmek için elinden geleni yaptın mı?
¿ Ha hecho todo lo que ha podido para convencerlo?
Elinden geleni yaptın, biliyorum.
Sé que has hecho lo que has podido.
Aramızı açmak için elinden geleni yaptın.
Hiciste todo lo posible para que rompiésemos.
Sen elinden geleni yaptın.
Habrá algún lugar por donde pueda cruzar.
Sen elinden geleni yaptın.
Has hecho lo posible.
Sen elinden geleni yaptın, Alex.
Ya lo has hecho todo, Alex.
Elinden geleni yaptın. Fakat, yeterince akıllı değilsin.
Has hecho lo posible, pero no eres lo bastante listo.
- Tatlım, elinden geleni yaptığını biliyorum.
- Sé que has hecho todo lo posible.
Sen elinden geleni yaptın.
Hizo todo lo que pudo.
Görev ahlakı yüksekti... güvenli olmadığını bildiği bir uçağı... yere indirmek için elinden geleni yaptı.
Que su sentido del deber era tan fuerte que pilotó una nave que él sabía que era insegura. Y usted luchó con todas sus fuerzas para que se quedara en tierra.
İşi için elinden geleni yaptığını düşünüyorum.
Supongo que hace su trabajo tan bien como puede.
Bir yurttaşın suç işlenmesini önlemek için elinden geleni yapmasının... yasaya aykırı olduğunu ben hiç duymadım. Onun yaptığı tam da buydu.
No creo que sea ilegal que un ciudadano... haga todo lo posible por impedir que se cometa un crimen... que es exactamente lo que hizo.
Her sabah kendisiyle muhabbet etmeye gelen bölgenin yöre sakinleriyle fazladan biraz daha vakit geçirdi. Günümüzdeki Fransızların büyük bir bölümü Pierre Laval'in kendilerini müdafaa edebilmek için elinden geleni yaptığının farkına vardığına tüm samimiyetimle inanıyorum.
Ha visto por ud. mismo, mientras visitó el pueblo hoy, y entrevistado a la gente que vió a Pierre Laval trabajando, que ni una persona está dispuesto a acusar Laval de cualquier crimen indignante.
Herkes elinden geleni yaptı. O yüzden ben derim ki, toplantıyı hemen bitirip gereken yapılsın.
Propongo terminar esta reunión y hacer lo que sabemos que es correcto.
- Elinden geleni yaptın.
Ya has hecho todo lo posible.
- Elinden geleni yaptığını söyledin zaten.
- Has dicho que haces lo que puedes.
Sen elinden geleni yaptın.
¡ Ya has hecho bastante!
Sen elinden geleni yaptın, baba.
Hiciste lo que pudiste.
- İzninizle. Bize önerdikleri Noter Simon sizin için elinden geleni yaptığını söylüyor. Sadece sizin güzel hatırınız için çabalıyormuş.
El maestro Simon, el corredor que nos han otorgado, hombre activo y celoso, dice que ha movido cielo y tierra, y asegura que su mera cara le ha ganado el corazón.