English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ E ] / Evet sen

Evet sen traduction Espagnol

12,527 traduction parallèle
Evet sen pacayı yırtmalarıyla... ilgili ahlaki soylevlerini kendine sakla.
Sí y no quiero oír tus objeciones morales sobre esas personas librándose de homicidio.
Evet. Baksana, sen ölen doktoru tanıyor muydun?
Sí. ¿ Usted... conocía al doctor que murió?
Evet, sen. Çünkü ilk sen geldin.
Sí, lo eres. porque llegaste primero.
Sen evet dedin!
Usted acaba de decir que sí!
Sen evet dediğini inkar edemezsin.
No se puede volver atrás en su palabra.
Evet, sen pazar günü döndün, 3 Ekimde.
Sí, usted consiguió volver el domingo, 3 de octubre.
evet, ve sen de dogru yoldan elde etmemi soyledin, biz de tam olarak bunu yapacagız.
Bueno y tú dijiste que deberíamos conseguirlas de la manera correcta, así que eso es exactamente lo que vamos a hacer.
Sen demiyor muydun ya? Evet, ama artık diyeceğim.
No, pero lo haré ahora.
Chet'i ağdan mı kovdun sen? Evet.
¿ Sacaste a Chet de la red?
- Evet. Sen?
- Si. ¿ Tú?
Evet, her şeyi açıklamak istedim ama sen deliriyordun. Ben de konuşmak için tarafsız bir yere gidelim dedim.
Quería explicarte todo, pero estabas enloqueciendo, así que pensé en charlar en un lugar neutral.
Evet ve sen de "Sen de kimsin?" olmalısın.
Sí, y supongo que tú eres... ¿ Quién diablos eres?
Evet ama sen beceremedin.
Sí, pero te fue muy mal.
KC ya da evet, sen ya da birisi.
KC o... Sí, tú o cuál.
Evet, ama sen internetten daha hızlısın.
Sí, pero tú eres más rápida que el internet.
Evet atıyorum çünkü bundan önce iyiydik sen ve ben.
Sí, porque nos estaba pasando algo bueno, tú y yo.
Sen kimsin? Evet!
- ¿ Quién eres?
Sen düşündüğüm gibi biriysen, evet.
Es un buen plan si eres lo que creo que eres.
- Evet, sen?
- Claro, ¿ y tú?
- Evet, sen ilgilenebilir misin?
Sí, ¿ puedes encargarte de eso?
- Evet, sen ne sanıyordun?
- Sí, ¿ qué pensaste?
Evet, sen mutlu olduğun sürece.
Sí, quiero decir, siempre... que tú seas feliz.
Evet, sen yokken biraz kasvet katayım dedim.
Eh, sí, bueno, lo "melancolicé" un poco mientras estabas fuera.
Evet, çünkü sen ve ailen her türlü sorunu çözmüş durumdasınız.
Claro, porque tú y tu familia lo tenéis todo resuelto.
- Evet benim. Sen kimsin?
Sí, ese soy yo. ¿ Quién eres?
Evet, tanıyorum. Sen kim oluyorsun?
¿ Cómo demonios estás?
Evet, sen tabi ki!
¡ Sí, a ti!
- Evet ve babanla sen de davetlisin.
Lo es, y tú y tu padre estáis invitados.
- Sen iyi misin? - Evet.
- ¿ Estás bien?
Arkadaşlarda aranan bir şey değildir tabi ama onca yolu, güvenliklerimi vurmak ve sevgili kaybımızı konuşmak için gelmediğinden eminim. Yapılacak kişinin sen olduğuna ikna olduğum anda bir anlaşma yapmaya geldim. Evet.
Ciertamente no es algo que uno busque en un amigo, pero seguro que no hiciste todo este camino y disparaste a mi gente de seguridad solo para hablar de los recientemente desaparecidos.
- Evet, sen bir dâhisin.
Sí, eres una genio.
Evet, ama sen bir kahraman değilsin.
Sí, bueno, tú no eres un héroe.
- Evet, iyiyim. Ya sen?
- Sí, bien. ¿ Tú?
- Evet. Sen nasılsın? - İyidir.
- Sí, ¿ cómo estás?
Evet aksanın, elbisen, çekiciliğin var ama sonunda sen bir yaratıksın. Aynı diğerleri gibi.
Así que sí, tienes el acento y el... y el traje, y el ingenio, pero al final, eres un monstruo, igual que todos ellos.
Evet ben de bazı sonuçları olacağını biliyorum ama ne sen ne de Dean kimse bana bunların ne olacağını söylemiyor.
Y, sí, lo sé habrá consecuencias, pero ni tú, ni Dean... nadie puede decirme cuales son las consecuencias.
Evet Dean sen beri geri çektin.
Sí, y, Dean, me echaste para atrás.
Evet çünkü sen Scott McCall'sun!
¡ Sí, porque tú eres Scott McCall!
- Evet, iyiyiz. Sen?
- Sí, bien. ¿ Vosotros estáis bien?
- Evet ama sen nasılsın?
- Sí, pero te pregunté cómo estás.
- Evet, sen de öyle. Sadece...
- Lo estoy cuando tú lo estás, pero...
- Evet. - Sen...
Sí.
Ri Ohn, sen al. – Evet, Ri Ohn. Doğru dürüst çek.
Sí, Ri On, prueba tú. ¡ Hazla bien!
Evet, ne olur kal ve sen de bizimle oyna.
- Si. ¡ Por favor quédate y juega con nosotros!
Evet, baksana. Burada kapıyı çarpabilen tek kişi sen değilsin!
¡ No eres el único que puede irse dando un portazo!
- Evet. Sen?
Sí, ¿ y tú?
- Canım sen iyi misin? - Evet.
- ¿ Estás bien, corazón?
Evet, bana ihtiyacınız olduğu zaman. Çünkü sen ve Nathan'ın sürekli bana ihtiyacı oluyor.
Sí, cuando me necesitaban... porque Nathan y tú siempre me necesitan.
- Evet. Buna eminim. Sen pek konuşkan değilsin çünkü.
Lógico, con lo conversador que eres...
Bu geceki maça fazladan biletlerim var tabii eğer sen ve baban gelmek isterseniz? Evet!
Ocurre que tengo entradas extra para el partido de esta noche si tú y tu padre queréis acompañarme.
Evet. Komutan sen misin?
Sí. ¿ Eres el capitán?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]