Gemiye traduction Espagnol
5,308 traduction parallèle
Deniz tutmasına karşı direncin gemiye ilk defa adım atan birine göre fena değil.
Tienes buen equilibrio para ser un inexperto.
Küçükken babam ile diyarlar arasında seyahat etme planlarıyla bir gemiye binmiştik.
Cuando era un niño, abordamos un barco con mi padre para viajar por el reino.
Dediğine göre, Fletcher gemiye kaptanlık yapmayı başarıyor gibi.
Por lo que has dicho, suena como Fletcher realmente se está convirtiendo que se incluyen alrededor.
Tamam, Khan, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'ni hackleyince hatalı aşılarımızı grip aşısı olarak etiketlendirmiş ve gemiye yüklemiş.
Vale, entonces, cuando Khan hackeó el CCE, etiquetó erróneamente y embarcó nuestras vacunas incorrectas como vacunas de la gripe.
Yaklaşık 5 saniyede bir otobüse, gemiye, trene veya şehrin her yerinde olan hikayelerden birine dalıp gidebilir. Sen hiç "Mr. Magoo" etkisinde kalmadın mı?
Sí, como por cinco segundos hasta que se pierda en un autobús, o en el tren, o en un bote, o en un haz a 30 pisos sobre la ciudad. ¿ No has visto " Mr.
Benim yüzümden o batan gemiye binemediğiniz için özür dilerim.
Me disculpo por no haber hecho que te hundieras en ese barco.
Gemiye geri dön çocuğum!
- ¡ Vuelve a la nave, niña!
Şimdi sizi gemiye bindirelim ve buradan gidelim.
Ahora subamos a bordo y salgamos de aquí.
Bataryanın şarj olması için daha dört saate ihtiyacımız var sonra da gemiye geri dönmek için bir yol bulmamız gerekiyor.
Necesitamos cuatro horas más hasta que se recargue la batería, luego tenemos que encontrar un modo de volver a la nave.
Bu şey tekrar gemiye dönmemizde işimize yarayabilir.
Esa cosa podría venir de perlas para volver a la nave.
Gemiye atla.
Y sube al barco.
Onu gemiye neden izin verdin?
Porque le dejaste abordar la nave?
Gemiye binmeye hazır olsunlar.
- He encontrado a Luc en el bosque, apuñalado por ladrones.
Ama baba, gemiye binemem!
¡ Pero padre, no puedo navegar!
Evet, ama Isabel'in de gemiye bindiğini bilmiyordun. Ya da Warwick'in onu zorla gemiye bindireceğini.
Sí, pero no sabías que Isabel estaba a bordo de ese barco... o que Warwick la forzaría a navegar.
Sen, sense gemiye babanla birlikte bineceksin.
Tú vas a subir al Arca con tu padre.
Gemiye borda ediyorlar.
La infección está a bordo de la nave.
Gemiye gelirsek... Gemiyi bir nevi Aya'nın galaksiyi yemesini engellemek için ona vurmak için kullandık.
Por cierto, respecto a la nave... tuvimos que usarla como ariete para evitar que Aya devorase la galaxia.
Gemiye bile dönebileceğimi sanmıyorum.
Ni siquiera lograré llegar al barco.
Ferguson dün gece gemiye döndü.
Ferguson subió al barco anoche.
Erkek ol! Gemiye atla.
- Pórtate como un hombre y sube al barco.
- Gemiye binebileceğinizden emin misin?
- ¿ Cómo sabes que conseguirás un barco?
Demek ki gemiye binmişler.
Eso significa que consiguieron barco.
Jorgenson'dan duydum ona da çoban Stevenson Toldstadt'lı bir balıkçının Johann'ın kendisinin onu gemiye koyduğunu gördüğünü söylemiş.
De boca de Jogerson, que se lo oyó a Stevenson el pastor, quien habló con Toldstadt el pescador, el cual le dijo que vio al mismo Johann ponerlo en su barco.
Yolanda gibi bir avı tutmak için anca bir gemiye binmeniz lâzım.
Te tienes que subir a un barco para enganchar a alguien como Yolanda.
Olabildiğince çabuk geldim gemiye.
Subí al buque tan pronto como pude.
Gemiye gelen bir subay sizinle konuşmak istiyor.
El oficial a bordo tiene que hablar con usted.
- Bir de, gemiye ilk katıldığı zaman, gemi doktoru, başka bir denizciye uyuşturucu sattığı şüphesiyle onu alıkoymuş ama kanıtlayamamışlar.
También, cuando embarcó la Administración Marítima le detuvo por darle drogas a otro marinero pero no pudieron demostrarlo.
Eğer kız istemezse, sonraki gemiye atlayıp yağmurlu memleketi İngoltere'ye dönebilir.
Si ella no se deja, puede tomar el bote de vuelta a la lluviosa Britonia.
Bir gemiye binip Bantry Koyu'na ya da Ellis Adası'na gitmek varken neden bu şehirde kalsın?
¿ Por qué iba a permanecer es esta ciudad cuando un barco a Bantry Bay o la Isla Ellis le podría ser abordable?
Gemiye binip kaçtı.
Se subió a un barco, entonces.
Gemiye bin, Evelyn.
Aborda tu barco, Evelyn.
Bulkhead, bu gemiye pilotluk yapabileceğini düşünüyor musun?
Bulkhead, ¿ Puedes pilotar la nave?
mal kontrol edildi ve götürülüyor gemiye.
Han comprobado la mercancía y la están llevando al barco.
Seni gemiye almaktan başka şansları yok.
No tienen otra opción más que dejarte subir a bordo.
Gemiye binmek için geçerli iznim ve yetkim var.
Tengo acreditación y autoridad para abordar este barco.
Yakında gemiye yüklenecek olan bir sandığa gizlenmiş olabilirler.
Pudieron haberse escondido en una caja que estuviera por ser embarcada pronto.
Gemiye hoşgeldin.
Bienvenida a bordo.
Kaçırılmışlar ve bir gemiye zincirlenmiş olarak bulundular.
Estaban encadenados en un navío abandonado.
Üzgünüm. Gemiye ulaşmaya mı çalışıyordun?
Lo siento. ¿ Tratabas de llegar a la nave?
Gemiye binmek zorunda değilsin.
No tienes por qué subir al barco.
Beni bir gemiye koyup kuleye uçurdular.
Me metieron a una de sus naves y me llevaron volando a una torre.
Bu da demek oluyor ki gece yarısından sonra beraber gemiye geri dönmek zorundalar.
Lo cual significa que tendrán que volver a firmar juntos la entrada al barco después de la medianoche.
Gemiye dönmek için 1 saatten az vaktin var lan.
Tenemos menos de una hora para llevar nuestros traseros al barco.
O olmadan gemiye geri dönemez.
No puede volver sin él.
Balkabağına dönmeden arkadaşını gemiye getirme vakti geldi.
Es hora de llevar a tu amigo de regreso al barco antes de que se convierta en calabaza.
Gemiye geri dönmeden önce bir saatlik özgürlüğüm kaldı.
Tengo una hora de libertad antes de que regrese a ese barco.
Gemiye binip annenizin kocasını - yani hemşiresini - Manolo Colon'u nam-ı diğer Marcus Constantine'i tespit etmek için hazırlıklı özel dedektifim var.
Tengo un investigador privado preparado para abordar y ubicar al esposo de su madre. Bueno, enfermero Manolo Colón, alias Marcus Constantine.
Gemiye gireceğiz ve çok şiddetli gireceğiz.
Vamos a entrar y vamos a entrar pesados.
Oraya gidip o gemiye büyük bir delik açacağım.
Saldré y haré un agujero justo a través de esa nave. - No.
Gemiye bin.
Toma tu bote.