English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ G ] / Goz

Goz traduction Espagnol

43,023 traduction parallèle
Açıkçası mesafeyi göz önünde bulundurunca ne vurursa kâr diye düşünmüştür bence.
Sinceramente, desde esa distancia... creo que intentaba dar a cualquiera.
- Hep göz gözeydik.
Cruce de miradas.
İçinde bulunduğunuz durumu çok iyi anlıyor olsak da sadece atanmış varis olduğunuz için Başkan olduğunuz gerçeğini göz ardı etmem mümkün değil.
Exacto. Por mucho que apreciemos el puesto en el que se encuentra, no puedo superar el hecho de que es usted el presidente solo porque fue el superviviente designado.
Rufusla çevreye göz kulak olarak destek sağlayacaksınız.
Usted y Rufus pueden proporcionar refuerzos desde el perímetro.
Onunla göz teması kurup cazibenle koridorun soluna getirebilir misin?
¿ Cree que puede llamar su atención y llevarlo al vestíbulo de la izquierda?
İstihbaratına göz atmak için Başkent Merkez Şefiyle iletişime geçtim.
Me puse en contacto con el jefe de inteligencia de Washington para echar un vistazo a su información.
Öğle yemeği sırasında arkanızda beklerken göz ucuyla baktım.
Estaba detrás de usted en la fila para comer, curioseando.
Bir göz atmamı istersen haberim olsun.
Hazme saber si quieres que le eche un vistazo.
Göz altına aldıklarından sonra da ailesiyle iletişime geçtiler. Polis mi?
Luego de que tomaran custodia, contactaron a la familia.
Adamım, az önce duyduğum satış için yapılan göz boyamalar... bende duş alma isteği oluşturdu.
Amigo, de solo oír su tono de ventas hace que quiera darme una ducha.
Ralphy-oğlan'a göz kulak olurken bize de garajın telefonundan destek verecek.
¿ Quién nos va a QB de El altavoz del garaje Mientras ella mantiene un Ojo en Ralphy-boy.
etrafa bir göz atacağım.
Sólo voy a echar un vistazo.
Senden istediğim babana göz kulak olman.
Lo que necesito que hagas es que te sientes junto a tu papá y lo vigiles por mí.
- Göz bebekleri normal.
- Las pupilas están normales.
Ve bence göz alıcı gözüküyor. - Öyle. Üretecekler mi?
- Lo es. ¿ Lo van a fabricar?
Ancak çevreye nasıl karıştığına bir göz atın.
Pero mira cómo se mezcla con el medio ambiente.
Bir dayanıklılık yarışı olduğumuz göz önüne alındığında, Bizim taktiklerimiz bugüne kadar arabalarımızı korumaktı.
Teniendo en cuenta que estábamos en una carrera de resistencia, nuestra táctica hasta ahora habían sido proteger a nuestros coches.
12.yüzyılda insanların göz kapakları da vardı ve kimse "Hadi şunlardan kurtulalım, bunlar eski moda" demedi ama.
Pero la gente ya tenía párpados en el siglo XII y nadie ha pensado en deshacerse de ellos solo porque sean anticuados.
Topla hedef alırsın, gez, göz, arpacığı ve yüksekliği ayarlarsın.
Apuntas el cañón. Ajustas la trayectoria y la elevación.
Mate, bir göz atmalıyım.
Amigo, tengo que mirar eso
Ben de tamir etmeye çalışıyordum. Ve kapatabileceğim tek göz bu göz.
Intentaba arreglarlo y el único ojo que puedo cerrar es este
Doğru, Jeremy Clarkson onun göz kamaştırıcı olduğunu düşünüyor.
Bien, Jeremy Clarkson cree que puede hacerse el extravagante...
Bu beni göz kamaştırıyor
Esa luz me enceguece...
Alternatif olmadığı göz önüne alındığında,
Dado que no había ninguna alternativa...
Şuna neden bir göz atmıyorsun?
Pero, ¿ por qué no... miras eso?
Hey, şey için teşekkürler... ona göz kulak olduğun için.
Oye, gracias por... tenerlo.
Aah, ayrıca William, bana piyano çalmayı öğretme teklifin için teşekkürler, ama sanırım bu noktada aramızdaki ilişkiyi göz önüne alırsak, bu pek de sağlıklı bir karar olmayacak.
Y William, gracias por ofrecerte a enseñarme piano, pero no creo que a este momento de nuestra relación fuese sano introducir esa dinámica.
Ava'nın anneannesinin bikini içinde su kayağı yaparken çektirdiği fotoğrafının da göz hizamda olduğundan da bahsetmiş miydim?
¿ Y mencioné que la foto de la abuela de Ava haciendo esquí acuático en bikini estaba a la altura de mis ojos?
İş yerlerinde biz kadınlara kendimizi bastırmamız söyleniyor. Zaptedeceksin, göz ardı edeceksin.
En el lugar de trabajo a las mujeres nos han dicho que nos moderemos, nos contengamos, lo ignoremos.
Bu kayıt defterini bir göz atsana.
Mira quién llama.
Patronun bu bilgisayara bir göz atmak istemez miydi sence?
¿ No crees que a tu jefe le encantaría echarle un vistazo a este ordenador?
Göz göze geldik, ben odama koştum. Bir daha da asla bahsini açmadık.
Cerré los ojos, corrí a mi habitación y nunca hablamos del tema.
Bir şey olmaz. Göz teması kurma sadece.
Estarás bien, tú no mires a nadie a los ojos.
Oğluma göz kulak olduğun için teşekkürler.
Muchas gracias por vigilar a mi hijo.
Bir göz atmak ister misin?
¿ Quieres echar un vistazo?
Kızlara göz kulak olurum.
Yo puedo cuidar a las niñas.
Allahım çocuklarıma göz kulak ol.
Dios mío, por favor, cuidad a mis niñas,
Şöyle bir göz atayım.
Déjame echar un vistazo.
Biz çalışırken sen de imzasını al ve göz açıp kapayıncaya kadar işi bitirelim.
Ahora vas a hacer que ella consiga su permiso mientras trabajamos y habremos acabado antes de que te des cuenta.
Tamam, pekâlâ, bir göz atabiliriz Bayan Dineen, evet.
Vale, está bien, podemos revisarla, Sra. Dineen, claro.
Eğer saklayacak bir şeyin yoksa Hitchcock ve Scully'den sana göz kulak olmalarını istememde bir sakınca yoktur.
Si no tienes nada que ocultar, seguro que no te importará que les pida a Hitchcock y Scully que te mantengan vigilado.
Catherine iyiydi, daima oradaydı, ben çalıştım ve o... o bana göz kulak oldu... ve ailemize, hayatımıza, ve, uh... tam bu noktada, karısından iş arkadaşına gitti.
Catherine estaba bien, siempre ahí. Yo trabajaba y ella... me cuidaba... y nuestra familia, nuestras vidas... en algún momento ella pasó de ser una esposa a un compañero de equipo.
- Göz mü yumuyorsun?
¿ La aprueba?
Göz alabildiğine binayla dolacak.
Cemento hasta donde alcanza la vista.
Çok güzelsiniz ve göz korkutucusunuz.
Y muy guapa y superintimidante.
O tanıyı getirirken, bir göz attı. Benim bilgisayarımda... Bu adamı eski bir aranan listeden tanıdı.
Cuando trajo a ese testigo, le dio un vistazo a mi computadora... reconoció a este tipo de una antigua lista de buscados.
Şuna bak göz göze bile gelemiyorlar.
Y mira eso, ella ni siquiera puede mantener el contacto visual.
Göz kulak ol.
Vigílale.
Olanları göz önüne alacak olursak... iyi görünüyorsun.
- Te ves bien... considerando.
Şartları göz önünde bulundurarak bize katılmasını istedim.
Dadas las circunstancias, sentí que era apropiado que nos acompañara esta noche.
Artık göz önünde olduğun için zaman zaman böyle şeyler olacak ama her dedikoduya karşılık vermen gerekmiyor.
Va a pasar de vez en cuando ahora que estás en el ojo del huracán, pero eso no significa que tengas que responder a cada rumor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]