English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ H ] / Havaalanına

Havaalanına traduction Espagnol

2,978 traduction parallèle
Havaalanına gitmek için taksi bekliyordum.
En realidad estoy esperando al taxi para ir al aeropuerto.
Bu sabah onu havaalanına götürdüm.
Lo llevé al aeropuerto esta mañana.
Havaalanına gitmeden önce kahvaltıya gelecek.
Pasará por aquí a desayunar, antes de ir al aeropuerto.
Havaalanına yaklaşmakta olan bir kasırga var!
¡ Hay un tornado afuera del aeropuerto!
Polonya hükümeti bu fotoğrafları Onlarla paylaştığımız için O kadar mutlu oldu ki Sizi havaalanına götürmeyi teklif ettiler.
El gobierno Polaco está muy agradecido de que compartimos esas fotos con ellos que ellos se ofrecieron a llevarte al aeropuerto.
Bulunduğumuz yerden havaalanına bir yol haritası çıkartıyorum.
Estoy trazando una ruta de nuestra ubicación hacía el aeropuerto mientras hablamos.
Debbie bir kaç kez havaalanına yetişmek zorunda kaldı ve benden Kayla'ya göz kulak olmamı istedi.
Ya sabes, Debbie tuvo que marcharse corriendo al aeropuerto un par de veces, y me pidió que vigilara a Kayla por ella.
Eğer havaalanına gidip "Bedava seks için sağa" ve "Seks hakkında bedava bilgi için sola" yazarsanız sola gidenlerin hepsi Kanadalıdır.
"Sexo gratis a la derecha" e "Información sexual gratis a la izquierda", los canadienses son todos los que van a la izquierda.
Doyle, McDermott'ın ailesinin Maryland'de özel bir havaalanına silah getirttiğini söyledi.
Doyle dijo que la familia McDermott importaba armas a través de un aeropuerto privado en Maryland.
Seni havaalanına bırakmamı ister misin?
¿ Quieres que te lleve al aeropuerto?
Moloko'nun bilgilerine dayanarak bunu Molokai'deki havaalanına kadar izledim.
Basándonos en lo que dijo Mokoto, lo rastreé al aeropuerto en Molokai.
Havaalanına yakın olmak hoşuma gidiyor.
No nos importa. Me gusta estar cerca del aeropuerto.
Beni havaalanına götürmeden önce lütfen üstünü değiştir.
Por favor cámbiate antes de llevarme al aeropuerto.
Yerinde olsam havaalanına gitmek için acele etmezdim. Hala bir hastaya ihtiyacın var.
Así que no me iría al aeropuerto aún.
- Bu arada, havaalanına gitmemiz lazım.
- Tenemos que llegar al aeropuerto.
Zoe'yi havaalanına götürdüğünü sanıyordum.
Creía que ibas a llevar a Zoe al aeropuerto.
Hıhı. Yani öyle olsaydı, bence- -... onu havaalanına sen götürmeliydin.
Mi idea... llévala al aeropuerto.
Havaalanına gidiyor muyuz?
¿ Vamos al aeropuerto o qué?
Şey, ben, aa... ( Kıvır kıvır : ) ) ... havaalanına gitmek üzereydim,
Sí, bueno, yo... iba a ir al aeropuerto de todas formas, así que...
Umarım havaalanına geç kalmayız.
Espero que no lleguemos tarde al aeropuerto.
Havaalanına doğru...
De camino al aeropuerto...
Sadece havaalanına bensiz gitmek zorundasın. Sonuncu.
Tendrás que ir al aeropuerto sin mí.
Havaalanına.
Al aeropuerto.
Sanırım Dixon'la havaalanına gidiyorlar.
Creo que ha ido al aeropuerto con Dixon.
Havaalanına birlikte gitmemizi önerdim ama babası Vegas'ta kalmasını buyurdu.
Sugiero que arreglemos las cosas en la limusina. de camino al aeropuerto, pero su padre le ha hecho quedarse en Las Vegas.
En azından seni havaalanına bırakabilir miyim?
¿ Puedo tan siquiera llevarte al aeropuerto?
Bizim ne yaptığımız ya da kimin ne emrettiği hakkında değil. Anlaşmanın, Chicago'luların havaalanına gitmek için önünden geçtikleri küçük bir kasabanın nasıl sonunu getirdiği hakkında.
Hacemos que no tenga que ver con nosotros... o quién lo ordenó, hacemos que sea sobre una pequeña ciudad, por la que la gente de Chicago debe cruzar para llegar al Aeropuerto lidiando con el fin del mundo.
Havaalanına mı?
¿ Al aeropuerto?
Havaalanına geç kalamayız, tamam mı?
No podemos llegar tarde al aeropuerto, ¿ de acuerdo?
Yarım saat sonra havaalanına doğru yola çıkmalıyız.
Tenemos que partir al aeropuerto en media hora.
Öyleyse havaalanına gidip birkaç Tom Clancy romanı alıp kafayı buluruz.
Entonces podríamos ir al aeropuerto... a comprar algunas novelas de Tom Clancy... y a emborracharnos.
Yarın sabah ördeklerle birlikte sizi okula götüreceğim okuldan havaalanına gideceğim adına C-17 dedikleri büyük, gri bir uçağa bineceğim ve Orta Doğu'ya uçacağım. Uçağa mı bineceğiz?
mañana por la mañana me llevo a los niños al cole con los patitos y voy directo del colegio al aeropuerto donde me subiré a un avión gris enorme que se llama c17 y volaré al medio este woa!
Tek yaptığım havaalanına gitmekti.
Todo lo que hice fue ir al aeropuerto.
Onu havaalanına 45 dolara götürebilirdim.
Yo podría hacer a 45 ciervos Llevándolo al aeropuerto.
İstersen seni havaalanına 45 dolara götürebilirim!
Para 45 ciervos, puedo tomar ¡ Usted para el aeropuerto!
Orly Havaalanına, lütfen.
Aeropuerto de Orly, por favor.
Havaalanına giderken onları arayacağım.
Pasaré de camino al aeropuerto.
Havaalanına mı geldin?
¿ Ibas al aeropuerto?
Ve havaalanına gelip, tam ben uçağa binerken beni kapıdayken yakalama. Yakalarsan da duygusal bir konuşma yapma ve çiçek verme.
Y definitivamente no me persigas al aeropuerto y me detengas en la puerta justo antes de subir al avión con un discurso emocional y quizás flores.
- Havaalanına gitmek istiyorum. - Derhal efendim.
Necesito ir al aeropuerto.
Havaalanına bak, Galvez.
Mira hacia el aeropuerto, Galvez.
Havaalanına.
¿ Adónde?
Başkan Yardımcısı'na Dulles Havaalanını kapatması ve Sophia'nın mikrobu yaymasını engellemesi için yalvardım.
Le rogué al Vicepresidente que cerrara el aeropuerto de Dulles y impidiera a Sophia liberar el patógeno.
Cinayet sırasında burada olmadıklarına emin olalım,.. ... o yüzden havaalanını ve Maui'deki oteli kontrol et.
Asegurémonos de que no estaban aquí durante el momento del asesinato, así que comprueben los aeropuertos y el hotel de Maui.
Empire'dan biraz geç ayrıldım ama şimdi Westchester Havaalanı'na gidiyorum.
Sí, bueno, me retrasé un poco dejando el Empire, pero ahora mismo estoy de camino al aeropuerto de Westchester.
Belgeler gösteriyor ki..,... Thomas Kane, sağlık hizmetlerinde yöneticiyken O'Hare Havaalanının yakınlarına trikloretilen dökme iznini vermiş. Bunların yayınlandığı, Enayi Yemi adlı blog'un kime ait olduğu bilinmiyor.
Los documentos que muestran que el Director de Sanidad Thomas Kane autorizó el vertido de tricloroetileno muy cerca al Aeropuerto de O'hare, fueron hechos públicos por un bloguero quién se hace llamar "Cebo de pesca"
Dersten sonra, havaalanın yakınındaki Fas lokantasına gitti ve tek başına yemek yedi.
Después de clase manejó hasta un restaurante marroquí cerca del aeropuerto donde cenó solo.
Çatışma anındaki trafik kameralarına baktık Libyalı ajanların havaalanındaki görüntüleriyle uyumlu iki adamı bulduk.
Así que he buscado en las cámaras de tráfico de la zona en el momento del tiroteo, y hemos encontrado a uno de los dos tipos que están en las fotos de los agentes libios del aeropuerto de Los Ángeles.
Tetikçi, Greg Reyes LA havaalanında güvenlik kamerasına takıldı.
Vale, el tirador, Greg Reyes, aparece en una cámara de seguridad de LAX ( Aeropuerto de Los Ángeles )
Sonra Gemma'nın arabasını alıp JFK havaalanındaki otoparka bıraktım böylece herkes Gemma'nın ortadan kaybolduğunu fark ettiğinde belki bir ihtimal polis onun buradan götürüldüğünün farkına varmaz diye düşündüm.
Y luego cogí el coche de Gemma y lo dejé en el aparcamiento a largo plazo del aeropuerto JKF. de modo que cuando todo el mundo se de cuenta de que Gemma ha desaparecido, quizás, sólo quiz, as la policia no pueda averiguar que éste es el lugar de donde se la llevaron.
Havaalanının yanındaki evin çatısına birini göndermemiz gerek.
Necesitamos a alguien en el tejado de esa casa en la trayectoria del vuelo, ahora.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]