English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ I ] / Ilk gün

Ilk gün traduction Espagnol

2,317 traduction parallèle
İşe başladığım ilk gün yaptığın konuşmayı hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas aquel discurso que me diste mi primer día de trabajo?
Aile üyesi olmayanlara izin verdikleri ilk gün.
Bueno, es el primer día que dejan entrar a gente no familiar.
Galiba bu yüzden ilk gün etrafı göstermediler.
Por eso no me mostraron todo el primer día.
Ben birini öldürebilecek beton cisimlerle ilgili. bir veri tabanı oluşturdum ve bugün de onu kulllanabileceğim ilk gün, bu yüzden mutluluktan uçuyorum.
Que yo... Yo tengo... Tengo una base de datos de objetos de concreto que pueden matar a alguien y hoy es el primer día que puedo usarla, entonces estoy emocionada.
Tom ile tanıştığımız ilk gün kaynaşmıştık.
Tom y yo encajamos desde el día que nos conocimos.
Ivy ile sen yaz boyunca ayrıydınız, Ve geri döndüğü ilk gün sürekli onu lafa tuttum.
Ivy y tú estuvieron separados todo el verano, y su primer día de vuelta, yo la acaparé totalmente
Evet, söylemiştin. Buraya geldiğin ilk gün söylemiştin.
Sí, me lo contaste el primer día que viniste a verme.
Doğum günleri için, düğünler için cenazeler için yeğeninizi ilk gün okula götürmek gibi ufak şeyler için veya hatta köpeği yürüyüşe çıkarmak için bile sadece orada olamamak.
Por los cumpleaños, las bodas los funerales. Las cosas simples... O incluso llevar a pasear al perro.
Buraya geldiğin ilk gün kendime demiştim ki...
El primer día que viniste aquí, me dije a mi mismo,
İşe başladığın ilk gün, gizli görevimin canına okumuştun.
Me reventaste tu primer día de trabajo.
Bugün ilk gün.
Es el primer día.
Tanıştığımız ilk günden beri. Bir gün davulumu okula götürüyordum. Durdunuz ve arabayla götürmeyi önerdiniz.
Estaba llevando mi batería a la escuela un día, y... y todos me parasteis y me dijisteis que si quería que me llevarais, y dijiste que no era blanco como un fantasma, como todos los críos solían decir.
Bilirsin, gerçek bir işte ilk gün.
Ya sabes, primer día en un trabajo real.
Söylediğin ilk gün beri biliyordum.
Lo supe desde el primer día que me lo dijiste.
Tanıştığımız ilk gün gerçeği söyleseydim bana inanır mıydın gerçekten?
Bueno, si te hubiera dicho la verdad el primer día que nos conocimos, ¿ crees sinceramente que podrías haberme creído?
15 gün içinde ilk gösterine çıkacaksın.
Tu primer espectáculo de magia.
İlk partinin süresinin dolmasına yalnızca birkaç gün var ve seni hızlandırmam gerek.
Sólo tenemos un par de días hasta que salga nuestro siguiente lote, y necesito que vayas más rápido.
İlk tanıştığımız gün bunu giyiyordun.
cuando nos conocimos.
İlk tanıştığımız gün, sokakta çıplak koşmayı tercih ederim dediğimde, yanlış okulu seçtiğini söylemiştin.
Cuando nos conocimos dije que correría desnuda por el patio y tú dijiste que me equivoqué de escuela.
İlk üç gün, yalnızca hafızadan portre yaptırdılar.
Los tres primeros días nos tuvieron dibujando retratos de nuestra memoria.
Abisinin bebeği ilk defa tutmasına izin verdiğim gün bebeği kucağına bıraktım, birkaç saniye sonra bebek feryat etti.
El día que dejé que el hermano mayor sostenga a la bebé por primera vez la puse en su regazo y unos segundos después, ella pegó un alarido.
Yok tanıştığımız gün yok ilk buluşmamız.
El día que nos conocimos... Nuestra primera cita...
Ve ataç. İlk gün için bunlar yeterli.
- Tenemos un lápiz de bolos.
İlk gün gidip öylece bırakıverirsiniz zannediyordum.
Yo pensé que sólo te presentabas el primer día,
Belki de anne ve babamızın evindeki ilk bir kaç gün.
O tal vez los primeros días en casa de mama y papa.
Mürettebata dahil olduğum gün ilk onu öğretmişti.
Fue lo primero que me enseñó cuando me uní a la tripulación.
Violet'le bunu konuşacaktım, ama döndüğü ilk gün, bunu yapmak...
Gracias.
- Bilmiyorum. İlk gün çocuğunu okula bırakan veli gibi hissettim kendimi.
Me siento como una madre dejando a su hijo, el primer día de colegio.
Bir kaç sene sonra ilk defa okul servisine bindiğinde bir ay boyunca her gün takip ettim. Adam ile birlikte bu sabah işe gittik bazı belgeleri yetiştirmek için.
Unos años más tarde cuando cogía el autobús escolar por primera vez, lo seguí cada día durante un mes.
İlk gün gitmen lazım.
Tienes que llegar en tu primer día.
İlk ay 12, ikincisi 34 gün.
Los dos primeros tienen 12 y 34.
İlk gün martinileri yüz yıllık bir gelenektir ve memnun etmeye istekli üniversiteli erkekler de öyle.
La inauguración con martinis es una tradición de cien años al igual que los universitarios deseosos de complacer.
Dışarı çıkıp sürekli sarhoş olmuyoruz ve ilk tanıştığımız gün sevişmedik.
Nosotros no podemos salir y emborracharnos y dejar a alguien embarazado en la primera cita.
İlk olarak, hedefinizin yeterince eğlendiğinden emin olmalısınız ki ertesi gün, hikayeniz inandırıcı olabilsin.
Primero, necesitas que tu objetivo se divierta lo suficiente para que tu historia sea creíble al día siguiente.
İlk gün, bir sorun olmadı.
El primer día no fue un problema.
- Derhal Şef. Mürettebata dâhil olduğum gün ilk onu öğretmişti.
Fue lo primero que me enseñó cuando me uní a la tripulación.
İlk olarak savcı Vasquez ile görüşmeyle başlayacaksın. Fakat Vasquez'in tüm gün boyunca jüri ile görüşmesi var, bu yüzden bu işi sonraya bırakacağız.
El primer paso va a ser sentarte con el fiscal federal Vasquez y él va estar con el gran jurado todo el día.
İlk gün olur öyle.
- Fallas de primer día.
Bana ilk güzel takımımı aldı, Bana her gün duş almamı ve saçımı şekillendirmem gerektiğini hatırlattı.
Me compró mi primer buen traje, me recordó ducharme todos los días y cortarme el cabello.
İlk gün mü?
¿ Primer día?
Saat 21 : 30. İlk enjeksiyondan bu yana beş gün geçti.
9 : 30 P.M. Cinco días desde la primera inyección.
Clottes, keşfinden hemen birkaç gün sonra mağarayı inceleyen ilk bilim adamı
Jean Clottes fue el primer científico en inspeccionar la cueva pocos días tras su descubrimiento
Mağaraya ilk girişimde, 5 gün kalma şansını yakaladım.
La primera vez que estuve en la Cueva de Chauvet pude estar 5 días
Eğer bir gün geçmişe gidecek bir teknolojiye sahip olabilirsek makine sadece onu bulduğumuz andan itibaren çalışacak, ilk zaman döngüsünü yaratmada.
Aún si algún día tenemos la tecnología para retroceder en el tiempo, la máquina funcionará sólamente a partir del momento en que la inventemos, creando el primer rizo en el tiempo.
İlk gün gerginliği mi?
¿ Nervios de primer día?
Tekrar düşündüm de, bu daha ilk gün.
Pero aun es el primer día.
Davaların işleme konulduktan birkaç gün sonra düştüğüne göre bunun birini suç duyurusundan ilk vazgeçirmesi olmadığını söyleyebilirim.
Y a juzgar por el número de litigios levantados, y desechados en pocos días, diría que esta no es la primera vez que obliga a alguien a ir a la corte.
İlk kurbanın boğulmasından iki gün önce.
Dos días antes de que nuestra primera víctima fuera estrangulada.
Her şeyin sonunun geldiği gün ben... en iyi arkadaşımı öldürdüm ve ilk kez aşık olduğum kıza sarıldım.
Aquel día en que el mundo, tal y como lo conocíamos llegara a su fin maté a mi mejor amigo. Y abracé por primera vez a la mujer a la que amaba.
- İşe başlayalı iki gün oldu. - Dr. Cuddy ilk olarak Dr. House'un ekibiyle ilgili her şeyi öğrenmemi ve söyledikleri hiçbir şeye inanmamamı söyledi. Nasıl -
Has trabajado aquí dos días. ¿ Cómo...
Ayrıca ertesi gün gelen hesaba bakınca ilk suçlayacağınız kişilerdir.
También son las primeras a las que se culpa cuando ves la factura al día siguiente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]