Iyi adamdı traduction Espagnol
1,996 traduction parallèle
Kasapçı, o iyi adamdı ama oğlu...
El Carnicero era un buen hombre, pero su hijo... Me acuerdo de él.
Evet, LaFleur iyi adamdır.
Buen hombre, LaFleur.
Büyük Amcan Keith tanıdığım en iyi adamdı.
Tu tío abuelo Keith fue la mejor persona que conocí.
O, Sergey'in takımındaki en iyi adamdı.
Esos eran los mejores del equipo de Sergey.
Yani, çok iyi adamdı.
Es decir, era un tipo tan genial.
Çok iyi adamdı.
Es un buen tipo.
Senin baban iyi bir adamdı.
Fue un buen muchacho, tu padre.
İyi bir adamdı.
Él era un buen hombre.
Belki o iyi bir adamdır.
Él no es como tú.
İyi bir adamdır.
Sabes, es un buen hombre.
İyi bir adamdı.
Era un buen hombre.
Ve o, iyi bir adamdı.
Y fue un buen hombre.
John Frobisher iyi bir adamdı.
John Frobisher fue un buen hombre.
İyi bir adamdı ve sen de öyle kıskançsın ki rahibeler gibi kapansam için rahat etmez.
Mira, era buen tipo. Y tú no estarás satisfecho hasta que entre a un convento.
İyi adamdı.
Era un buen hombre.
Papaz çok iyi bir adamdır.
El sacerdote realiza un buen servicio.
Lloyd iyi bir adamdır, Dr.Owens. gerçekten, öyle.
- Lloyd es un hombre bueno, de veras.
İyi bir adamdır. Aile babasıdır.
Un buen hombre, un hombre de familia.
Ustam iyi bir adamdı, seninle hiçbir işi olmaz onun.
El maestro era una buena persona, no te debía nada.
Babam iyi bir adamdı. Hiç kimseyi öldürmüş olamaz.
Mi padre era un buen hombre, nunca mataría a nadie.
Ed iyi bir adamdı.
Ed era un hombre decente.
Orada her ne olursa olsun, o iyi bir adamdı.
Sea lo que sea que haya ocurrido ahí, era un hombre decente.
Babam bunalım günlerinde bir gazeteciydi ve diğer insanlar gibi evi geçirmekte hayli zorlanıyordu. Babam bir yazar ve karikatürist, komik bir adamdı e pek çok başka özelliği ile birlikte iyi bir satış adamıydı.
Mi padre era un tío que hacía de todo, durante la Depresión y tuvo dificultades para ganarse la vida, como mucha gente entonces y fue jinete, dibujante, divertido, y un buen vendedor, y todas esas cosas
Kocam iyi bir adamdır.
Mi esposo es un buen hombre.
Bay Harderberg iyi bir adamdır ama zor bir müşteridir.
El Sr. Harderberg es un buen hombre, pero un jefe muy duro.
İyi bir adamdır, işinin erbabıdır.
Es un buen hombre.
Kendisi iyi bir genç adamdı. Ülkesine övgüye değer hizmette bulundu.
Es un buen joven sirvió al país con distinción.
İyi adamdı, ama zayıf biriydi aslında.
Pero débil, al fin y al cabo.
Antal iyi bir adamdır ve birbirimizi çok seviyoruz.
Antal es un buen hombre y lo amo mucho.
Şeytan hep en güzel kızdır veya partideki en iyi giyinmiş adamdır.
"Oh, el diablo es siempre la chica más bonita" "o el mejor hombre vestido en la fiesta"
Teddy, baban iyi bir adamdı.
Teddy, tu padre fue un buen hombre.
İyi adamdı.
Buen tipo.
Baban çok iyi bir adamdı, biliyor musun?
Tu padre era todo un personaje.
* Çünkü o şen iyi, bir adamdır *
# Porque es un buen compañero #
O iyi bir adamdı. Kesinlikle onun ölmesini istemezdim. Ama anlamanız lazım, bunların hiçbirinin suçlusu ben değilim.
Era un buen hombre y ciertamente no hubiera sido mi elección, pero deben entender que nada de esto fue mi culpa.
İyi bir adamdı.
Era un buen tipo.
Evet. İyi bir adamdı.
Era un buen hombre.
- İyi kalpli, nazik bir adamdı.
- El era un persona buena y amable.
Herneyse, Ernie iyi adamdı.
De cualquier forma, Ernie era buena onda.
İyi bir adamdı, iyi bir babaydı.
Él era un buen hombre, un buen padre.
"Jimmy, çok iyi bir adamdın, şu kokain çizgisinin sonundaki koca memeli fahişeyi görüyor musun?".
" Jimmy, qué bueno has sido... ¿ Ves a esta puta tetona con la raya de farlopa ya hecha encima?
Babam iyi bir adamdı, biraz dangalaktı gerçi.
Mi padre es buena gente. Es un poco tontorrón.
Hayır, gerçekten de iyi bir adamdı.
No, en realidad era muy buena gente.
- İyi bir adamdı.
- Era un buen hombre.
İyi bir adamdır.
Es un buen hombre.
- Rick çok iyi bir adamdır.
- Rick es un buen tío.
Eli, baban iyi bir adamdı.
Eli, tu padre era un buen hombre.
Çavuş Kramer iyi bir adamdır.
El sargento Kramer es un buen tipo.
Bill iyi bir adamdı.
Bill era un buen hombre.
Oğlum, Nathan Scott, iyi bir adamdır.
Mi hijo, Nathan Scott, es un buen hombre.
Fakat Eric özünde iyi bir adamdı.
Pero en el fondo Eric era un buen hombre.