English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ I ] / Işte bu kadar

Işte bu kadar traduction Espagnol

3,587 traduction parallèle
Her kampçı bir paket cips getirir ve en sevdikleri tako malzemelerinden koyarlar. her şeyi ufalarsın ve işte bu kadar!
Cada campista coge una bolsa de patatas, pone su guarnición de taco favorita, lo tritura todo, y voila.
Pekala, işte bu kadar!
Muy bien, es el momento!
İnsanlar Atlas ve CMS verilerini alıyordu, ve şöyle oluyorlardı "gerçekten aynı şeyi mi görüyorlar?" ve işte bu kadar.
La gente veía los datos del Atlas y del CMS y se preguntaban si de verdad era lo mismo.
Kontrol ünitesini bilgisayar kartına bağla, işte bu kadar. Temiz, verimli bir aracın oldu.
Conectas la unidad a la computadora integrada y listo, tienes una conducción limpia.
Evet, tamam, işte bu kadar!
¡ Sí, muy bien, cariño!
Evet, yazıyı aratınca da, işte bu kadar.
Sí, sólo busqué la imagen y bingo.
Ve... işte bu kadar.
Y... eso es todo.
İşte bu kadar! Durun bakalım.
Espera.
- İşte bu kadar zararlı.
Está así de intoxicada.
Yeteri kadar ellemekten. Zaten Rosa'yla daha evlenmemiştik ama yine de bu hani o hiç olmamış gibi davranırsın ve asla konuşmazsın ya, işte onlardan biri.
Bueno, Rosa y yo aún no estábamos casados pero aún así esta es una de las cosas que finges que nunca ha pasado y no vuelves a hablar de ello.
O zaman bu kadar işte, evet, köprünün altından çok sular geçti, başka tek kelime yok?
- Eso es todo, sí, agua pasada no mueve molino, ni una palabra más.
İşte bu yüzden işinde bu kadar acımasızsın.
Por eso eres implacable en el trabajo...
Bir fahişenin zeki olması kadar değil, ama vaziyet bu işte.
No más que una prostituta inteligente, y aun así, aquí estamos.
Bu kadar kolay işte.
Es así de fácil.
İşte bu kadar dostum.
Ahí está, colega.
İşte bu kadar.
Ahí lo tienes.
İşte bu kadar.
He dicho.
İşte bu kadar...
Eso es...
Bu kadar süredir bu bodrumda komşunun köpeği ve onun Bruce'uyla bu aptalca oyunu oynuyordun işte.
Ese es cuánto tiempo has estado abajo en tu sótano jugando un juego sin sentido con el perro de tu vecino y su... Bueno, Bruce.
- İşte bu kadar.
- Ya lo tienes.
İşte bu kadar.
Ya está. Ahí vas.
İşte bu kadar.
Y eso es todo.
Ki işte bundan dolayı yaşadığımız dünyanın tamamen maddeden yapılmış olması bu kadar şaşırtıcı.
Por eso sorprende que nuestro mundo esté hecho enteramente de materia.
Ve, bu kadar uzun süre fizik okumuş ve bu ders kitaplarında ne olduğunu bilen, bu ders kitaplarından insanlara öğretmiş olan bana göre, yazılan ama asla silinmeyecek sayfalar görmek, işte bu yeni tattığımız, bundan önce bilmediğimiz, hep sonradan tanımış olacağımız bir şey olacak.
Y para mí, que he estudiado la física durante mucho tiempo y sé qué hay en esos libros, y he enseñado con ellos, ver que se van a escribir nuevas páginas que nunca serán borradas, porque esto es algo nuevo que sabemos que no sabíamos antes y que se quedará para lo posteridad. Esto es muy emocionante.
İşte bu kadar!
¡ Ninguno de los de arriba! ¡ Ninguno de los de arriba!
Yaptık işte, bu kadar yeter ve artık yokuz.
Es suficiente, y estamos cansados.
Bu kadar çok borcum var işte.
Así de endeudado estoy.
İşte bu kadar.
Bien, ahi lo tienes.
- İşte bu yüzden peri masalları var. Bu kadar çok gerçeklik içinde yine de mutlu sonun mümkün olduğunu hatırlamamız için.
Por eso necesitamos los cuentos de hadas contra tanta realidad, para recordarnos que los finales felices aún son posibles.
İşte bu kadar sıkıldım.
Así de aburrido estoy.
Kalp bu kadar kahpedir işte.
Qué caprichoso es el corazón.
- İşte bu yüzden üstüne bu kadar geliyorum Bay.
- Es por eso que fui tan duro contigo Bay.
- Bu işte nasıl bu kadar iyi oldun?
- ¿ Cómo eres tan buena en esto?
Koca oğlanın çektiğiniz videosu, ordaki video... bu kadar yakından görme, canlı canlı görem... işte av budur.
Ese video que sacaste del chico grande, justo allí mismo estando tan cerca, al verlo con tus propios ojos...
Sorun değil. İşte bu kadar dostum.
No hay problema.
Tüm ev bu kadar işte.
Y esta es toda la casa...
İşte bu kadar.
Ahí tienes.
Iste bu kadar.
[Ambos rien] Eso es todo.
İşte bu yüzden geçit törenlerini sevmem ve Papa arabasıyla kasabadan geçerken o kadar çok küfrettim.
Razón por la cual detesto los desfiles y por lo que grité todas esas barbaridades cuando el papa visitó la ciudad.
Ne düşündüğünüzü, neden bu kadar umursadığımı bilmiyorum ama umursuyorum işte. Çok üzgünüm.
Bueno, no sé por qué me preocupa tanto lo que piense, pero, de algún modo, es así así que, lo siento.
Tek yapmam gereken ellerini ileri ve geri hareket ettirmek. İşte bu kadar.
- Mira, todo lo que tienes que hacer es mover las manos una y otra vez.
Vay! İşte bu kadar!
¡ Guau, eso es!
Ama ben sana bu kadar güveniyorum işte.
Pero esa es la fe que tengo puesta en ti.
İşte bu kadar dostum.
Eso es, amigo.
İşte bu kadar. Ağırlığını desteklemek için vücudunun üst kısmını kullan.
Utiliza la fuerza de la parte superior de tu cuerpo para aguantar tu peso.
İşte bu yüzden bizden bu kadar fazlalar.
Es por eso que hay muchos más de ellos que nosotros.
- Sebebi, bilirsin işte, sürekli provalardayız performanslar sergiliyoruz ve bu durumda, bu kadar büyük bir baskıyı kaldırıp kaldıramayacağımızdan emin değilim.
- La razón... tu sabes, porque nos dejarón en esta situación donde nosotros tendremos que presentarnos. con una hora de practica es porque ellos quieren ver como manejamos la presión.
Nitekim, işte bu yüzden bütün bitkiler yeşil rengini aldılar, otlaklardan ormanlara kadar, ve aynı sebepten dolayı bugün, mor renkteki bir gezegen yerine, yeşil olan bir tanesine sahibiz.
De hecho, es por eso que todas las plantas en la Tierra llegaron a ser verde, de los pastos a los bosques, y es también por eso que hoy, en lugar de vivir en un planeta púrpura, tenemos uno verde.
İşte bu kadar.
Allá vamos.
Bu işte ne kadar iyi olduğunu biliyorum.
Sé que eres muy bueno con esto.
İşte bu kadar.
Estoy en ello.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]