Kızgın traduction Espagnol
17,101 traduction parallèle
Yine iniyor karanlık Ama biliyorum ki artık Taştan uykunun yirmi asrı sallanan beşiğe kızgın
" La oscuridad cae de nuevo... pero ahora sé que veinte siglos de un obstinado sueño... fueron contrariados hasta la pesadilla, por el mecer de una cuna.
- Hala gemi kazasıyla ilgili kızgın mısın?
¿ Todavía molesto por el naufragio?
Kızgın ve sessiz.
Está callado, enfadado.
Sanırım hâlâ sana kızgınım.
Creo que todavía estaba enojada contigo.
Kızgın olmakta sonuna kadar haklısın.
Tienes todo el derecho a estar enojado.
- Kızgın mısın bana?
Muy bien. Estás enfadado...
Cenazeye gitmediğim için hala bana kızgın.
Sigue enojada porque no fui al funeral.
Bana kızgın mısın?
¿ Estás enfadado conmigo?
Kızgın mı?
¿ Enfadado contigo?
Madenciye kızgındım, ama haklıydı. Gücümüz onların sıkı çalışmasına ve işbirliğimize bağlı.
Estaba enfadada con el minero, pero él tenía razón... y nuestro poder reside en su trabajo duro y la cooperación.
- Kızgın mısın?
¿ Estás contrariada?
Kızgın mısın?
¿ Estás enfadada?
Sarışın olduğun için kızgın mısın?
¿ Tú estás enfadada por ser rubia?
Kızgın değilim, söz veriyorum.
No estoy enfadada. Lo prometo.
Sanırım kötü bir şey yaptığını biliyor. Ben de onunla yüzleşmekten çekiniyorum çünkü ikimiz de biraz kızgınız.
Creo que sabe que hizo algo mal, y temo confrontarme porque estamos los dos un poco molestos.
Ayrıca Carlson hocayla konuşmamın sebebi Melanie'yle Forever 21'daki işe bensiz başvurduğunuz için kızgın olmamdı.
- De todas formas, Solo hablé con la señora Carlson porque estaba enfadada porque tú y Melanie pedisteis trabajos en forever 21 sin mí.
Şimdi beni gerçekten kızgın yapıyoruz
Ahora de verdad me estás haciendo enojar
Rob'ı kovdurduğum için mi kızgınsın?
¿ Te enojaste porque te hice despedir a Rob?
Farklı hesapları olan kızgın bir adam bir sürü kötü yorum yazıyormuş genelde.
Suele tratarse de un tipo enojado con muchas cuentas, que escribe muchas críticas negativas.
- Hayır soğukkanlı değilim, kızgınım.
- No. - Sí. Frialdad no, enojo.
- Kızgın mısın?
¿ Estás enfadado?
Kızgınsın Clarke ama seni tanıyorum.
Estás enfadada, Clarke, pero te conozco.
Halkın kızgın ve öfkeli.
Tu gente está asustada y enfadada.
Bana kızgın mı?
¿ Está enojada conmigo?
Bana kızgın mısın?
¿ Estás enojado conmigo?
Sana kızgın değilim bunları kulağıma fısıldaman yeterdi.
No estoy avergonzado por tí Podrías haber susurrado esas palabras en mi oído
Kızgın hissediyorum.
Enojada.
Kızgınlığını anlıyorum.
Entiendo vuestra ira.
Kızgınlığımı asla anlayamazsın.
Jamás podrías entender mi ira.
Eğer biraz dinlenmek istersen, ben buralarda takılıp kızgın ve sabırsızmış gibi yapabilirim.
Bueno, si necesitas un descanso, puedo quedarme por aquí y parecer molesto e impaciente por un rato.
Öldüğü için çok kızgınım.
Estoy tan enojado de que se fuera.
Onunla konuşmak için kendimi çok zorluyorum fakat biliyorsun işte. O hala çok kızgın.
He tratado de hablar con él... pero, ya sabes... sigue muy enojado.
Onunla iken çok kızgın kalıyordum.
Tampoco se me pasaría.
Niye hala kızgınsın?
¿ Por qué estás enfadado todavía?
Kızgın, Büyükkardeş, Onun bir arkadaşa ihtiyacı vardı.
La hermana mayor, enfadada, necesitaba un amigo.
Bir şeye kızgınsın da sinirini benden çıkarmaya mı çalışıyorsun?
¿ Estás enojada por algo y te la agarras conmigo?
Annenizin mutlu mu, üzgün mü yoksa kızgın mı olduğunu bilseydiniz güzel olmaz mıydı?
¿ No sería lindo saber si su mamá está feliz, triste o enojada?
Sana kızgın değilim.
No estoy enfadado contigo.
Kızgınlıklarını canlandıramayız, şimdi olmaz.
No podemos atizar su resentimiento.
Kızgın arkadaşımla yardım etmek istiyoruz...
Mi impulsivo amigo y yo solo queremos ser de ayuda.
Aarfa'nın kızgınlıkları?
¿ El enojo de Aarfa?
Hala bana kızgın mısın?
¿ Aun estás enojada conmigo?
Kristali James'in kulübesine getirdiğim için hala kızgınsın.
Sigues molesta porque me llevase el cristal a la cabaña de James.
Evet, kızgınım.
Sí, lo esto.
Beni umursar bir hâle getiren türde bir herife dönüşmesine kızgınım.
Me cabrea que se haya convertido en el tipo de tío que me importa.
Romero-thon gecesi. Var mısın? Yoksa hâlâ kızgın mısın?
Hay maratón de Romero. ¿ Te apuntas o aún estás cabreado?
Tamam. Hâlâ kızgınsın.
Vale, aún estás cabreado.
Hala buna mı kızgınsın?
¿ Eso te tiene enojada todavía?
- Kızgınsın.
Estás enojado. No no soy.
Kızgın değilim.
No estoy enfadada.
Kızgınsın.
Estás enfadado.