Nasıl yaptın traduction Espagnol
5,579 traduction parallèle
Onu nasıl yaptın?
¿ Cómo lo has logrado?
Ama nasıl yaptın?
Pero, ¿ cómo?
Nasıl yaptın bunu?
¿ Cómo hiciste eso?
Nasıl yaptın Muhteşem?
¿ Qué te ha parecido, Don Asombroso?
- Nasıl yaptın bunu bana?
¿ Cómo pudiste hacerme eso?
Ne yapaca - - Nasıl yaptın bunu bana?
¿ Cómo pudiste hacerme eso?
Nasıl yaptın bunu? Gözlerin bile sulanmadı.
Ni siquiera estás lagrimeando.
Bunu nasıl yaptın?
¿ Cómo hiciste eso?
Bunu nasıl yaptın?
¿ Cómo has hecho eso?
- Nasıl yaptın bunu?
¿ En qué estabas pensando?
- Nasıl yaptınız?
- ¿ Cómo la hizo?
"Nasıl yaptın?"
¿ "cómo"?
Bunu nasıl yaptığını anlayamıyorum.
No sé como lo haces.
Nasıl çifte ajanlık yaptığını anlamıyorum.
No sé cómo puedes ser un doble agente.
Nasıl böyle çabuk yaptın?
¿ Cómo conseguiste que sucediera tan rápido?
Buna bakarak, nasıl olduysa son hamlesinde bir alçakgönüllülük bulmuş evet, sanırım ne yaptığını biliyorum ama aslında biraz aptalcaydı.
Y pensar que de alguna manera encontró un poco de humildad en su acto final, sí, creo que sé lo que intentaba, pero, bueno, considerando lo que está en juego, fue más bien estúpido.
Tüm bu yıllar boyunca nasıl yaptığını bilmiyorum.
No sé cómo lo hiciste todos estos años.
İstiridye Barında o adamların sizi nasıl sürtükleri yaptıklarını herkes duydu!
Todos escucharon sobre lo que paso en la Almeja y como esos tipos los volvieron sus perras.
Başarıya nasıl ulaşacağın ile ilgili muhteşem bir plan yaptım.
Tengo el plan perfecto para hacer que esto despegue.
Tarif ettiğiniz her şeyi anlattı... Sherrington'ı nasıl kullandığını, ona nasıl ödeme yaptığını... ve ne hakkında konuştuklarını.
Nos dio todo lo que describiste... cómo reclutó a Sherrington, cómo le pagó y de lo que hablaban.
Nasıl yaptığını öğreneceğiz.
Vamos a averiguar cómo has hecho esto.
Sürekli yaptığın gibi onu uzaklaştırmak, kalbini nasıl kıracağına ve hayatını mahvedeceğine odaklanmak yerine yakınlaş onunla.
En lugar de echarla, como haces siempre, pensar en como te va a romper el corazón, como va a destruirte la vida... tráela, acércala.
Ben size nasıl yaptığımı söylerim, sizde beni suça teşebbüsten içeri alırsınız
Te digo cómo lo haría, entonces me arrestas por el intento de cometer un delito.
Yapılabilecek en onurlu şey gibi göründü. Ama nasıl yaptın?
Era la cosa honorable que hacer.
Annemin yaptıklarını babama anlatmaya nasıl karar verdiğim hakkında.
Fue en el tiempo en que decidí contarle a mi padre sobre mi madre.
Uzun vadede incelemeden, yaptığınız kanalların standart prostetik kanalların yerini alacağını nasıl iddia edebiliyorsunuz?
Sin seguimiento a largo plazo, ¿ cómo afirma que su conducto desbanca al conducto protésico estándar?
Aferin, Veronica senin bu becerilerini ve başarılarını nasıl yaptığını bilmek isterdim?
¿ fascinado en cómo he dominado... las habilidades de deducción y seducción? Yo sólo quería...
Nasıl bu kadar çok düğüm yaptın?
¿ Cómo te has hecho tantos nudos?
Sen ve Rebecca'nın nasıl şeyler yaptığınızı anlatmaktan mutlu...
Con gusto les contaré a todos que tú y Rebecca...
Nasıl yaptığın umurumda değil.
No me importa cómo.
Yirmi yıl içinde yaptığın tek işi de bırakırsan, nasıl görüneceğini bir düşün.
Piensa que pasará si dimites de tu único trabajo en 20 años.
Tereyağlarını nasıl koyması gerektiğini gösterdim, ama o bile bile yanlış yaptı.
Le mostré cómo abastecerse de la mantequilla y lo hizo mal a propósito.
Nasıl yaptığınızı anlat bakalım.
Bueno... dime cómo lo has hecho.
İlgi çekici ama takip cihazının konakta nasıl çalıştığını anlamadan onu durdurmak için yaptıklarımızın, sahiden durduracağını bilemeyiz.
Interesante, pero hasta saber cómo el rastreador opera dentro del huésped, no sabemos si nada de lo que hacemos para pararlo hará, de hecho, pararlo.
- Nasıl yaptın onu?
- ¿ Cómo hiciste eso?
Pekala, siz sadece kendinizi tutuklatın,... nasıl yaptığınız önemli değil.
Está bien, simplemente haced que os detengan, mierda... no me importa cómo.
Bu insanların nasıl şerefsiz olduklarını bilseydin ve onların da senden nefret etmiş olması kahramanım yaptı seni.
Bueno, si supieras lo gilipollas que es esta gente en realidad y el hecho de que todos te odien te convierte en mi héroe.
Onunla çalışmak. Çünkü yaptığı numaraları ve illüzyonları nasıl yapıyor öğrenirim demiştim. Ama çalıştırdığı kimse nasıl yaptığını bilmiyordu.
Yo quería trabajar con él... porque pensaba que iba a llegar a aprender... cómo hacer los trucos y las ilusiones, pero nadie en el equipo sabía cómo hacía lo que hacía.
Nasıl yaptın?
¿ Cómo hiciste eso?
Sen bunu nasıl yaptın?
¿ Cómo lo hiciste?
Milan'daki öğrencilerinin onun taleplerini yerine getirdiğini diğerlerinin ise onu dikkate almayıp kendi çalışmalarına devam ettiklerini öğrendik. Atölyesinde nasıl çalıştığını öğrencileriyle ne şekilde işbirliği yaptığını öğrendik.
y continuaron haciendo lo que estaban haciendo antes, cómo trabajaba con su taller, cómo colabora con sus aprendices...
Daha önce konuştuğumuz şeyi anlatacağım. Bu şeyi nasıl yaptığını. Bu da bitişler hakkında olacak, geçişler...
Estamos diciendo aquí, cómo él hace el tema sobre el que ya hemos hablado y qué hacer al final...
Bu nedenle, sanatçının ilk başta nasıl bir tonlama yaptığını asla öğrenemeyeceğiz.
Y así, nunca sabremos hasta qué punto el artista entonó de nuevo.
Bunu nasıl yaptın?
¿ Cómo lo sabes?
Nasıl bu kadar güzel yaptın bunu?
¿ Cómo lo haces tan bueno?
Ve ne yaparsan yap, nasıl yaparsan yap çocuğunun hayatını nasıl hayal edersen et, ne tür ebeveynlik yaparsan yap 29 yıl sonra, küçük bir ofiste söylediğini veya yaptığını hatırlamadığın şeyler için seni suçluyor.
Y sin importar qué hagas, cómo lo hagas, cómo te imagines que será su vida, o qué clase de padre seas, 29 años después, estará en la oficina de un psiquiatra acusándote de haber hecho o dicho algo estúpido, que ni siquiera recuerdas haber hecho o dicho.
Arkadaşlıktan nasıl geçiş yaptınız peki?
Pero, ¿ cómo hicisteis la transición... de ser solo amigos?
- Evet - Nasıl o konuşmayı yaptın ona?
¿ Cómo te fue con "la charla" con él?
Hey baba nasıl oldu da bize bu konuşmayı hiç yapmadın? - Kesinlikle yaptım.
Oye, papá.
İyi edersin.Bir bavulla sürekli göçebe hayatı yaşamanı nasıl yaptığını hala anlamış değilim.
Será lo mejor. Aún no sé como lo haces... viviendo con la maleta todo el tiempo.
Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum.
No sé cómo puedes hacerlo.
nasıl yaptın bunu 38
yaptın 100
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
yaptın 100
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41