English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ N ] / Ne bileyim

Ne bileyim traduction Espagnol

4,149 traduction parallèle
- Baktığım kağıtta görüyorum ki Amerikan halkının çoğu gururla kalkıp "ne bileyim" diyor.
Vale, estoy mirando una hoja de papel que dice que la mayor parte de América declara orgullosamente que "No sabe, no contesta". Nos hemos quedado asombrados.
Godfather'ı 10 kez izle ne bileyim.
Mira El Padrino 10 veces.
Ne bileyim.
No sé.
Ron'la evlenmek konusunda ki en büyük tereddütüm. Çocuklarımızın tuhaf İngiliz lakapları olacak mı? Ne bileyim Ringo ya da Dummy.
Mi mayor preocupación si me caso con Ron sería que los niños tendrían motes raros ingleses, como Ringo y Chupete.
Ne bileyim.
No lo sé.
Ne bileyim, seslendirme filan işte.
No sé, un doblaje o lo que sea.
Ben ne bileyim?
¿ Cómo diablos voy a saberlo?
Ama ne bileyim, bu koca dünya turnesi boyunca nasıl bir arada kalacaklar?
¿ Cómo van a lograr permanecer juntos durante toda la gira?
Ne bileyim...
- No lo sé...
Takılmak demek işte? Ne bileyim.
¿ Quiero decir saliendo?
Belki üniversite harcını ödemek istiyordur, ne bileyim.
Joder, quizá quiera pagar la matrícula de sus hijos. No lo sé.
Ne bileyim, kanepede uyuyabilir.
No lo sé, ¿ quizás en el sofá?
Sen de... Ne bileyim, dosyalara falan bak.
Tú deberías... no sé, mirar algunos archivos o algo.
Takmaya başlamıştım çünkü... Ne bileyim.
Empecé a llevarla porque...
İyi galiba. Ne bileyim.
BUENO, SUPONGO QUE ESTÁ BIEN.
S, bu ya. Çay falan yapar ve ne bileyim bana piyano çalmayı öğretmişti.
Prepara el té y... y me enseñó piano.
Ne bileyim, yatağın altına girin.
Bajo la cama, no sé.
- Ben ne bileyim.
- No lo sé.
Ne bileyim.
Sigue adelante, Miller.
Ama omuzlarımda bir yük hissettim. Sanki kaybedersem... Ne bileyim işte.
Sólo sentía un peso sobre mis hombros, como que si perdía, yo... no lo sé.
Ve bunu, ne bileyim, uyanma çağrısı olarak aldım.
Y eso lo tomo como un... No sé, como una llamada de atención.
Sanırım ben var olunca, hayat biraz ne bileyim, daha mı sıkıcılaşıyor?
Parece que cuando existo yo la vida es un poco más, no sé, ¿ predecible?
Güneybatıya taşınacağım ve ne bileyim, turkuazla alakalı bir şeyler yapacağım.
Me voy a... mudar al suroeste y no sé, hacer algo con turquesas.
- Ne bileyim be. Muhabbet ediyorum sadece Morty.
No lo sé, solo estaba entablando conversación, Morty.
- Ne bileyim be Summer! TV'yi duyamıyorum bile sizin yüzünüzden.
¡ No lo sé, Summer, no puedo ni oir la tele!
Bak, yani, ne bileyim her şeyi iyileştirebiliyor.
Bueno, mira, Quiero decir, se puede curar, No sé, tal vez nada.
Ne bileyim kekler hakkında yada depolama ile iligli bir program.
un programa de cocina o cualquier cosa
Ne bileyim be? !
¡ No tengo ni puta idea!
Ne bileyim tuzak olduğunu?
No puede ser... Esto no ha sido culpa mía.
Woodshed diye bir yer yok. Orası daha çok ne bileyim, ruhsal durumuna bağlı bir yer. Bu da ne demek şimdi?
El Woodshed no es un lugar, es más bien... no sé, un estado mental.
Ve ne bileyim...
Y no sé...
- Ne bileyim ben.
- No lo sé.
Ve bu etkinliğin iptal edildiği söylemekten pişmanlık duyuyorum bütçe kesintisi, güvenlik endişeleri ya da ne bileyim Obama sağlık yasası filan yüzünden.
Y lamento informarles que estoy cancelando este evento por los recortes presupuestarios, problemas de seguridad, Y... Oh, no lo se...
- Ne bileyim. - Çok iğrenç.
¡ Es asqueroso!
Bunun garip bir durum olduğunu biliyorum ama düşündüm de biz... Ne bileyim birbirimize biraz daha yardımcı olup daha dost canlısı olabiliriz.
bueno, sé que es una situación extraña, pero pienso que usted y yo podríamos... no sé, ayudarnos un poco más y ser un poco más amigas, ¿ no?
- Ne bileyim Finch, belki de o sincapları Fusco'ya sorgulatmalıyız.
No lo sé, Finch. Quizás deberíamos hacer que Fusco venga a interrogar a esas ardillas.
Ne bileyim, yerleşip işlerin nasıl gittiğine bakarsın...
Como quizás instalarse, ver cómo van las cosas y...
Ben de inanılmaz kısa yada ne bileyim çok kısa ayakları olduğunu düşünmüştüm.
Creía que era increíblemente bajito y con los pies muy pequeños.
Ne bileyim, bir çözüm buluruz belki.
Sabes, pienso que podremos hacer que funcione.
- Ne bileyim, sizin derdiniz.
- ¡ Eso es entre ustedes dos!
Ne bileyim? Hiç tanımadığım insanlarla bile yatarım. Neyin var senin bu akşam?
Me costaría con ellos incluso antes de que sean personas. ¿ Qué pasa contigo?
Ne bileyim, hiç öğrenmedim ki.
No lo se, nunca aprendí.
Ne bileyim, Doktor.
No sabría decirle, Doctor.
- Ne bileyim yandex'miyim.
- No le tengo controlado.
Ne bileyim her şeyi bok ettiğim için herkesin bana kızdığını sanmıştım.
Pensaba, no lo sé he llegado a pensar que la había cagado. Todo el mundo está cabreado conmigo.
Lincoln. Ne bileyim, birisi işte.
Lincoln, no lo sé.
Sadece... Ne bileyim, hayat var işte.
Solo hay... no lo sé, vida.
Ne bileyim.
¿ Cómo sabes cuándo estás en el camino adecuado?
- Ne bileyim ya.
No sé.
- Çünkü ne bileyim, ben düşünüyordum da o istediğin maltı dondurmayı hiç yiyemedin. - Şimdi mi?
- ¿ Ahora mismo?
- Ne bileyim.
- ¿ Tus amigas? - No lo sé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]